Fazla bir şey değil traducir español
475 traducción paralela
- Oh, pek fazla bir şey değil.
- Nada importante.
Çok fazla bir şey değil. Ayrıca başımızı belâdan kurtaracak.
No te cuesta nada y a nosotros nos puede resolver la papeleta.
Pek fazla bir şey değil.
Poca cosa.
Bizler Altın Çağın kalıntılarıyız. Altın çünkü altın bir hiçti. Ayaklarının altındaki kumdan fazla bir şey değil... ya da dönüştüğümüz taştan.
Somos todo lo que queda de la Edad del Oro, cuando el oro valía tanto como la arena bajo tus pies... o la piedra en que nos convertimos.
O da fazla bir şey değil.
Pues eso no es mucho.
- Fazla bir şey değil.
No, no mucho.
Senin için Noel hediyesinden fazla bir şey değil, değilmi?
No es un buen regalo de Navidad, ¿ verdad?
Fazla bir şey değil.
No mucho.
- Fazla bir şey değil, sadece İmparatora karşı saldırı var.
- Sólo el atentado a nuestro emperador.
Fazla bir şey değil.
- A nada en especial.
- Fazla bir şey değil.
- A poca cosa.
Fazla bir şey değil, ama senindir.
No es mucho, pero es tuyo.
Fazla bir şey değil ya da neyse...
Que no me la aumente más, porque si no...
İstediğim fazla bir şey değil
No pido mucho
Çok da fazla bir şey değil.
Poca cosa.
Fazla bir şey değil.
Casi nada.
- Fazla bir şey değil.
- Poca cosa.
Fazla bir şey değil.
Casi nada
Fazla bir şey değil ama, işe yarar görünüyor.
No es mucho, mas el último parecía tener utilidad.
Fazla bir şey değil.
Poco.
Fazla bir şey değil.
No es mucho.
- Fazla bir şey değil.
- No mucho.
Şu an için pek fazla bir şey değil.
No hay mucho en eso ahora.
Çok fazla bir şey değil.
No mucho.
- Fazla bir şey değil, küçük bir iş.
- Es poco. Lo regulado por convenio.
Fazla bir şey değil.
Bueno, pues no mucho.
Fazla bir şey değil, ufak bir hediye.
No es gran cosa, una tontería.
Fazla bir şey değil, sadece bir iki isim...
No mucho, un par de nombres :
Benim için yaptıklarından fazla bir şey değil.
No más de lo que él ha hecho por mí.
Pek Fazla Bir şey Değil.. Bizim Yetki Alanımızda.
Es nuestra jurisdicción.
Her zaman değil. Bir gün seyircilerin alkışları ve gülüşlerinden daha fazla istediğin bir şey bulacaksın.
"No siempre, ÉL ; algún día encontrará algo que quiera más que el aplauso y las risas del público."
Her şey durulduğu zaman ona yetecek kadar parası olacaktır. Ancak bu arada eğer nakde ihtiyacı olursa olaylar göz önüne alınırsa fazla bir meblağ değil.
Supongo que no tendrá problemas económicos al menos cuando todo esté resuelto, pero mientras tanto, si necesita dinero no es mucho, poco más de 700 $, pero quisiera...
Gerçi fazla bir şey olmadı. Senin sayende, benim değil.
No hizo demasiado gracias a ti, no a mí.
Bir dost olarak senden fazla bir şey istemiyoruz, öyle değil mi?
No es mucho pedir entre amigos, ¿ no?
- Yanlızca küçük bir şey, fazla değil.
- Un detalle entre amigos.
- Fazla iş gerektiren bir şey değil.
- No es nada difícil.
Yapabileceğim fazla bir şey yok, değil mi?
No hay mucho que yo pueda hacer, ¿ no?
Şey, kötü görüntümü kullanırsam, oyuncak silah kullanmanın fazla bir anlamı olmazdı, değil mi?
No hubiera tenido sentido siendo un arma de juguete.
Kullanabileceğim fazla bir şey yok, değil mi?
No tengo mucho material para defenderlo, ¿ no?
- Fazla bir şey söylemedi, değil mi?
- No tenía mucho que decir, ¿ verdad?
Yapabileceğin fazla bir şey yok, öyle değil mi?
No hay mucho que puedas hacer, ¿ no?
Fazla bir şey yok, değil mi?
No es mucho.
Pek fazla bir şey yazmıyor, değil mi?
No dicen muchas cosas, ¿ verdad?
Tüm dikkatini böyle, kadınlarına vererek demek istiyorum. Başka bir şey için fazla zaman bulamazsın tabii, değil mi?
Digo, ya que les prestas a tus mujeres tu atención total... no puedes tener mucho tiempo para lo demás, ¿ o sí?
Silahları olmadan Colossus, fazla gelişmiş bir hesap makinesinden başka bir şey değil.
¡ Sin estas armas, Coloso no es mas que una excelente calculadora!
Oh, fakat saçma değil, belki, çünkü yine anımsadığıma göre... Şey, uzun bir süre önce... Oh, hay Allah, bir yıldan fazla bir süre önce...
Quizá no lo sean, porque también recordé que hace un tiempo, más de un año Tony me dijo...
Ama aslında, ona söyleyecek fazla bir şey yok, öyle değil mi?
Aunque no creo que tenga usted mucho que decirle.
Daha fazla bir şey söyleyemem. Gizemli Henriette artık aramızda değil.
No puedo decirle nada más excepto que la misteriosa Enrichetta no estará ya disponible.
Fazla bir şey değil.
¿ Qué ocurrió?
Öğrendiğime göre, sadece bir Avusturyalı süvari 50 binden fazla Bosnalı barbarı püskürtmeyi başarmış. Harika bir şey değil mi?
Sé de buena fuente que la caballería de Tyrania, ahuyentó a 50.000 fanáticos bosnios bárbaros.
Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorsun değil mi? Bu yılanın üzerine fazla düşmüyor musun?
¿ No vas a creer que existió esa serpiente, verdad?