Fazla kalmayacağım traducir español
205 traducción paralela
Fazla kalmayacağım.
No me quedaré mucho tiempo.
Fazla kalmayacağım.
Tengo poco tiempo.
- Fazla kalmayacağım.
- No voy a estar mucho tiempo aquí.
Humility'de çok fazla kalmayacağımıza emin misin?
¿ Nos quedaremos mucho en Humility?
- Fazla kalmayacağım. Mahzuru var mı?
- Estaré sólo un minuto. ¿ Te molesta?
Benim dışımda bir şey kalmadı. Burada da fazla kalmayacağım.
sólo me tengo a mí... y por poco tiempo.
Fazla kalmayacağım.
No quiero quedarme mucho rato.
Fazla kalmayacağım.
Me iré enseguida.
Ne yazık ki fazla kalmayacağım.
Me temo que no tardaré en volver.
Yo, fazla kalmayacağım.
No, solo estoy de paso.
Fazla kalmayacağım.
No tardaré.
Gerekenden fazla kalmayacağım. - Burada bekle.
No me quedaré más de lo necesario.
Söz veriyorum çocuklar, fazla kalmayacağım.
Os lo prometo, chicos, no tardaré mucho.
Burda çok fazla kalmayacağım.
No estaré aquí mucho tiempo más.
Burada fazla kalmayacağım.
No me quedaré mucho tiempo aquí.
Konuşmaya daldık ama ben fazla kalmayacağım.
Mientras estamos aquí hablando...
Fazla kalmayacağım çok yorgun olduğunuzu biliyorum.
No le molestaré mucho tiempo, sé que está Ud. muy cansado.
Sana diyorum ki burada bir dakika fazla kalmayacağım.
No me quedaré aquí un minuto más.
- Hayır, fazla kalmayacağım.
- No, es que me iré pronto.
Fazla kalmayacağım. Bir merhaba der, sonra yola koyulurum.
Sólo paso a decir hola, y luego sigo camino.
Dinle, burada fazla kalmayacağım.
No me quedaré mucho tiempo aquí.
Ama Londra'da fazla kalmayacağım.
Pero no me quedaré en Londres mucho tiempo.
Ben bazı insanlarla aynı yerde daha fazla kalmayacağım! .
Yo no comparto el teatro con cierta gente.
Fazla kalmayacağım.
No puedo quedarme.
Fazla kalmayacağım. İki vardiya çalışıyorum.
No, gracias, no puedo quedarme mucho.
Burada daha fazla kalmayacağım.
No me quedaré aquí más tiempo.
- Burada fazla kalmayacağım.
- No estaré mucho tiempo.
Doktorlarım bana bü dünyada 6 aydan fazla kalmayacağımı söylüyor.
Los médicos me dicen que no me restan más de seis meses en este mundo.
Zaten fazla kalmayacağım.
Me iré pronto.
Zaten fazla kalmayacağım.
No me quedaré mucho tiempo.
Fazla kalmayacağım. Sadece eş yalarımı almaya geldim.
Yo no me quedo, sólo vengo a buscar mis cosas y...
Fazla kalmayacağım, gidiyorum, ama sana bir şey göstermek istedim.
No puedo quedarme mucho. Me voy de la ciudad, pero quería enseñarte algo.
- Fazla kalmayacağım.
- Una breve intrusión.
Çok fazla kalmayacağım, sadece emeklilik formlarını bırakacaktım.
Sólo he venido a dejar los formularios para la pensión.
Fazla kalmayacağım, söz.
Me iré enseguida, te lo prometo.
Burada daha fazla kalmayacağım. Nereye gidiyorsun?
- No pienso seguir así.
Burada fazla kalmayacağım.
Muy pronto
Hayır, fazla kalmayacağım.
Hace un día precioso. No voy a quedarme mucho.
Daha fazla ayrı kalmayacağım.
Quiero reunirme con él cuantos antes.
Daha fazla sessiz kalmayacağım.
No pienso callar más.
Bir dakikadan fazla kalmayacağım.
No tardo un minuto.
- Fazla kalmayacağım, yemin ederim.
- No me quedo mucho más.
Siz sayın konuklarımız sıradaki delikanlının... burada fazla kalmayacağına üzüleceksiniz, çünkü çok güzel şarkı söylüyor.
Los invitados del estado lamentarán... que el siguiente cantante termine su sentencia pronto... porque canta muy bien.
Fazla kalmayacağız. Sizi daha iyi karşılardım ama zavallı karım hasta.
Os habría recibido como merecéis, pero mi pobre esposa está enferma.
Ve fazlası var. Daha fazla böyle kalmayacağım.
De hecho, no pienso seguirlo siendo.
Riske girmememiz gerektiğini çok dikkatli davranıp dedikoduya mahal vermememizi daha fazla ayrı kalmayacağımızı, yakında birbirimize kavuşacağımızı gün ışığına ebediyen çıkacağımızı biliyorum.
Sé que no podemos correr ningun riesgo que debemos tomar precauciones, evitar cualquier chismorreo que no estaremos mucho tiempo separados que pronto estaremos juntos a plena luz del día y para siempre
Fikrim yanlış değil ve daha fazla sessiz kalmayacağım.
Mi teoría no es incorrecta y no me quedaré más callada.
Buna daha fazla seyirci kalmayacağım, değil mi?
Y no veré muchas con este clima, ¿ no?
Çok fazla uzak kalmayacağım.
No me voy a demorar.
- Fazla kalmayacağız, tamam mı?
- No nos vamos a quedar mucho, ¿ está bien?
Çünkü onu öldürdüm ve yedim. Ama daha fazla yalnız kalmayacağımı biliyorum.
En su mayoría porque la maté y me la comí, pero también porque sé que no estaré solo mucho más tiempo.