Fazla zamanımız yok traducir español
909 traducción paralela
- Fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo. Vamos.
Fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok, Bay Gelder ve inanın bana insanların
- Adiós. Señor Gelder, no tenemos tiempo y hay vidas en peligro.
Kaybedecek fazla zamanımız yok, deniz hızla yükseliyor.
- Vamos, la marea sube deprisa.
Bu kestirme bir yol, ama fazla zamanımız yok.
Es ir rápido, pero no tenemos mucho tiempo.
Çok fazla zamanımız yok.
No nos queda mucho tiempo.
Phillip, fazla zamanımız yok.
Phillip, no tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok, o yüzden dinle.
No tenemos tiempo, así que escucha.
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
Les hemos despistado.
- Bir saatten fazla zamanımız yok.
- Tenemos una hora.
Çok fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo...
Mesele şu ki fazla zamanımız yok!
¡ El caso es que no tenemos mucho tiempo!
Çok fazla zamanımız yok.
No tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok, Mingo.
Dinos quién fue.
Fazla zamanımız yok, Mingo. Kim yaptı?
No hay mucho tiempo.
Bakın bayan, fazla zamanımız yok.
Mire, no hay tiempo.
Fazla zamanımız yok, toplanmalıyız.
No tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok.
Quizá no tengamos mucho tiempo.
Unutmayın fazla zamanımız yok efendim.
Recuerde, no tenemos mucho tiempo.
- Fazla zamanımız yok.
- No tenemos mucho tiempo.
- Acele edin. Fazla zamanımız yok.
Venga señoras, queda muy poco tiempo.
Fazla zamanımız yok.
No hay mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok. Haydi çocuklar.
muchachos.
Fazla zamanımız yok.
Tenemos poco tiempo.
Aynı geminin üzerindeyiz, İrene. Yani bir bakıma. Fazla zamanımız yok.
Lo cierto es que Herr Von Basil y yo, estamos en un barco que se hunde y el tiempo se agota.
Fazla zamanımız yok, Bayan Annie.
No vaya lejos, Srta. Annie.
Fazla zamanımız yok.
No nos darán mucho tiempo.
Eğer biz sadece Morgan ve Lasky ile çalışırsak bir dakikadan fazla zamanımız yok.
Yo nunca lo intentaría. ( Es muy arriesgado ) Con Morgan y Lasky alrededor no duraré mas de un minuto.
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
No tenemos tiempo que perder.
Tedaviyi biraz geciktirebiliriz, ama fazla zamanımız yok.
Podemos retrasar el tratamiento por un tiempo, pero no mucho.
- Fazla zamanımız yok.
- Estamos en la cuerda floja.
Tamam, fazla zamanımız yok.
Muy bien, no tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok Ve ciddi bir sorunumuz var
no tenemos mucho tiempo y tenemos realmente un grave problema
Korkarım fazla zamanımız yok. Maddi konuları konuşmamız gerekiyor.
Temo que tenemos poco tiempo... debemos discutir un tema pecuniario.
- Bay Rearden, fazla zamanımız yok.
- Sr. Rearden... no tenemos mucho tiempo.
- Daha fazla zamanımız yok.
- No tenemos más tiempo.
- Haklı, fazla zamanımız yok.
Tiene razón, no tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok Nick.
No tenemos mucho tiempo.
- Tamam ama çabuk ol. Fazla zamanımız yok.
Está bien, apúrese, no tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok.
- Arréglalo. Tenemos tiempo de sobra. Hagámoslo.
Onları hikayenin gerçek olduğuna inandırmak zorundayız ve fazla zamanımız yok.
Debemos convencerlos de que tu historia es verdadera, y no tenemos mucho tiempo.
Brenda, fazla zamanımız yok.
Brenda, no tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok.
Ahora sólo es cuestión de tiempo.
– Fazla zamanımız yok.
– No tenemos mucho tiempo.
Fazla zamanımız yok!
¡ no tenemos tiempo!
Pekala. Harcayacak fazla zamanımız yok. Şimdi hepiniz etrafımda toplanın.
No tenemos tiempo que perder, venid aquí.
Çok fazla zamanımız yok.
¡ El tiempo apremia!
Ben de size çok sabırlı davrandım Bayan Wright, ve gerçekten, bu mantıksız teoriler için daha fazla zaman yok.
He sido muy paciente con usted, Srta. Wright, y realmente, no hay tiempo para estas teorías absurdas.
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
"Considérate en casa Considérate uno de la familia " Nos has caído tan bien Que nos llevaremos a la perfección " Considérate aceptado Considérate parte del mobiliario
Bak, fazla zamanım yok. O kız beni Robin'e götürebilir.
Esa chica me puede guiar hasta Robin.
O zaman fazla vakit yok... çünkü kızım bu evin bir yerlerinde ve canlı.
Entonces no tenemos mucho tiempo, porque mi hija está viva en algún lugar dentro de esta casa.
zamanımız yok 144
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73