Gelmedi mi traducir español
3,607 traducción paralela
Hayır, hayır. İşine gelmedi mi fındığına yapışmış sincap gibi kilitler çenesini.
Cuando no se sale con la suya, se aferra a ello como una ardilla a una nuez.
- O götlek gelmedi mi?
- ¿ Ese cabrón no vino?
Son birkaç haftanın benim için de hiç kolay geçmediği aklına gelmedi mi?
¿ Se te ha ocurrido que las últimas semanas tampoco han sido fáciles para mí?
McGee, suç mahallinin yakınlarındaki kamera görüntüleri gelmedi mi?
- ¡ Huh! McGee, ¿ hay algo en el video de vigilancia cercano a la escena?
Yani, Shane... o canlı yayına gelmedi mi?
Bueno, Shane... ¿ no vino a la retransmisión en directo?
Cho hâlâ gelmedi mi?
¿ Cho no ha llegado aún?
- Ne yani, daha gelmedi mi?
¿ Qué, todavía no llegó?
Kate almak için hiç gelmedi mi?
¿ Kate nunca vino a recogerlo?
Doğru dürüst para da vermiyor ya. Yemek saati gelmedi mi oğlum?
No tenía un buen salario de todos modos.
Aman Tanrım. Merak ediyordum, bu kız... hiç eşyalarını almak için gelmedi mi?
Y, por Dios, no me extraña que esa chica nunca vinera a recoger sus cosas.
Avukatım hâlâ gelmedi mi?
¿ Ya ha llegado mi abogado?
Lisa, ilaç saatim gelmedi mi?
Lisa, ¿ no es la hora de mi medicina?
Sana da tuhaf gelmedi mi?
¿ No te ha parecido raro?
Bir kez senin için yeterli gelmedi mi?
¿ Una vez no fue suficiente para ti?
Öyle gelmedi mi?
- ¿ Que no se sintió así? - ¿ Cuántos?
Şurup demişken. Kokteyl vakti gelmedi mi?
Hablando de mojitos, ¿ no es hora de un cocktail?
Etkileyici gelmedi mi?
Impresionante, ¿ no?
- Büyükbabam hâlâ gelmedi mi?
- ¿ Llegó el abuelo?
Bu arkadaş hala gelmedi mi?
¿ Ella no ha llegado aún?
Bak, bence Sean'u bekliyor olman güzel birşey ama şunu da söylemeliyim, artık şeyi düşünmenin zamanı gelmedi mi?
Mira, creo que es genial que estés esperando por Sean, pero tengo que decir que, en un momento dado, ¿ no crees que quizás es hora de pensar en...?
Bu size de tanıdık gelmedi mi çocuklar?
¿ No os resulta familiar todo esto?
Sence de hayatını düzene sokmanın zamanı gelmedi mi?
¿ No crees que es tiempo de que ordenes tu vida?
Onay hâlâ gelmedi mi?
¿ Ya tienes confirmación?
İdam edilen bir kadınla evlendin ve bunu bana söylemek aklına gelmedi mi?
¿ Te casaste con una mujer que fue ejecutada y nunca pensaste que valía la pena contármelo?
Yani, birinin çıkıp da benim şahsi eşyalarımla ilgilenmesi sana garip gelmedi mi?
¿ No te parecía un poco raro que una persona solamente... esté interesada en objetos de mi colección personal?
Baban hala gelmedi mi?
¿ Tu papá no vino todavía?
Bomba ekibi daha gelmedi mi?
¿ Ya llegó el escuadrón de bombas?
Aslında bir köstebek olmadığı aklına gelmedi mi?
¿ Se te ha acurrido que quizá no hay espía?
- Basın daha gelmedi mi?
¿ La prensa todavía está aquí? Sí.
Gelmedi mi henüz?
Hola. ¿ Ya ha llegado?
Paige sizinle gelmedi mi?
¿ Paige no ha venido contigo?
- Annen daha gelmedi mi?
Vale. ¿ Está tu madre ya aquí?
Sence de hayatını yola sokmanın zamanı gelmedi mi?
Oye, ¿ no crees que es hora de seguir con tu vida, tío?
Bay Kwon gelmedi mi?
¿ Todavía está aquí el señor Kwon?
New York'un en gözde bekarı unvanını almadan önce bir sonraki adıma geçmenin zamanı gelmedi mi sence?
¿ No crees que es hora de que tomes el siguiente paso antes de que te ganes de verdad el título del soltero más deseado de Nueva York?
Kendi kaderini yaratmanın zamanı gelmedi mi?
¿ No es hora de que construyas tu propio destino?
Kendi kaderini yaratmanın zamanı gelmedi mi?
¿ No es hora de que hagas tu propio destino?
Birleşmenin bittiği haberi neden gelmedi?
¿ Por qué no me han dicho que mi fusión está por cerrar?
Evine kimse gelmedi değil mi?
Nadie fue a su casa, ¿ cierto?
Böyle diyorsun ama annemle alay ediş şekliniz hiç doğru gelmedi.
Tú dices eso, pero la forma en que te burlabas de mi madre, no sienta bien.
Bir şeyler yapmak isteyeceğin hiç aklıma gelmedi ben de senin hiç mi hiç gelmek istemeyeceğin bir mekâna gitmek için planlar yapmıştım...
Sabes, nunca se me ocurrió que tú querrías hacer algo e hice planes, y es un lugar que odiarías...
Onca konunun içinden en çok ilgimi çeken ise üç yıldır berabersiniz ve evlilik konusu hiç mi gündeme gelmedi?
Escondido tras todos los cotilleos está el alarmante hecho de que lleváis saliendo tres años, ¿ y el tema del matrimonio nunca ha salido?
Hiç mi aklına gelmedi.
Y él ni siquiera fue a visitarla.
Hiç bir zaman zamanı gelmedi değil mi?
No me digas. ¿ Estás preocupado por quedar expuesto?
Toksin testlerinin sonuçları gelmedi mi?
¿ Tienes los resultados de los análisis toxicológicos?
Hadi ama, yine mi balıkçı gelmedi?
¡ Rayos! ¡ No es el de los arenques!
Yoksa benim yüzümden mi gelmedi?
Espera. ¿ No ha venido por mi culpa?
- Korra yine mi antrenmana gelmedi?
¿ No vendrá Korra a practicar, de nuevo?
- Pek değil. İşe dönmem gerek, Acil çağrısı aldım ve dadı hala gelmedi.
Es mi primer día de vuelta al trabajo, me llamaron de Urgencias la niñera no llegó, Violet tiene un paciente temprano...
Gönderdiğim adam çoktan geri dönmüş olmalıydı ama daha gelmedi.
Mi compañero debería haber vuelto ya.
Annem gelmedi.
Mi mamá no apareció.