Gitmiş mi traducir español
1,155 traducción paralela
- Bir şey gitmiş mi?
- ¿ Falta algo?
- Bir şey gitmiş mi merak ediyorum.
- Dímelo.
Gitmiş mi?
Ido?
Buck gitmiş mi?
Buck se ha ido?
- Gitmiş mi?
- ¿ Ya está? Sí.
- Hastaneye gitmiş mi?
- ¿ Fue al hospital? - No.
Gitmiş mi?
¿ Ya se fue?
Diğer hastaneleri arayacağım. Bakalım başkasına da gitmiş mi?
Llamaré a otros hospitales a ver si saben algo.
Bakalım başkasına da gitmiş mi?
A ver si la han visitado ya.
Gitmiş mi? Ne demek bu?
¿ Qué quiere decir?
- Ben gitmiş mi olacağım?
¿ Me voy, entonces?
Gitmiş mi?
Ha ido?
- Gitmiş mi?
- ¿ Ido?
- Gitmiş mi diye bakacağım.
- Ver si ya se fue.
Düşündüm de belki kız arkadaşım Carrie ile içeri girip birkaç fotoğraf çekebiliriz. Ben de kasetime bazı notlar kay dederim. Beş dakika sonra buradan gitmiş oluruz.
Me preguntaba si mi novia, Carrie podía entrar y tomar unas fotos y yo grabaré una notas y saldremos en cinco minutos.
- Gitmiş, öyle değil mi?
- No está.
Tanrım, boynum gitmiş.
Dios, mi cuello duele.
Winchester silahım gitmiş!
¡ Mi Winchester no está!
Bir şeyler ters gitmiş olabilir mi?
Quiero decir, supongo que algo salió mal?
Şifre aklımdan uçup gitmiş.
La combinación simplemente desapareció de mi cabeza.
Buna ne demeli. Yokuş aşağı gitmiş, öyle mi?
Qué horrible. ¿ Por una cuesta?
- Latinyum broşum gitmiş.
- Mi pasador de latinio.
Hayır. Ama eğer eve daha erken gitmiş olsaydım karım şaşırırdı.
No, pero así, al llegar temprano, le iba a dar gusto a mi esposa.
Gitmiş! Tüm vagonları kontrol ettin mi?
no esta, han revisado todos los vagones?
"Sevdigim bahçesine, fidanlïklarïna, tohum ekmeye, zambak toplamaya gitmis."
"Mi amado descendió a su huerto, a las eras de las especias, para apacentar en los huertos y para recoger los lirios".
Treni raylardan çıkarıp yaralıları çiğneyerek bira içmeye mi gitmiş?
¿ Descarrila un tren y se va a beber cerveza? ¿ Qué harías tú?
Hoşça kal. Siktir! O kadar boktan şey varken gitmiş babamın saatini unutmuş!
¡ De todo lo que se podía olvidar, olvida el reloj de mi padre!
Babam, ben beş yaşındayken gitmiş.
Mi papá me dejó cuando tenía 5 años.
Genellikle, aklı başında gitmiş bir mürettebatın duygularının komutaya yol göstermemesi gerektiğine inanırım. Bununla beraber, Kaptan olarak hissedilebilen bu duyguları yok saymamak zorundayım.
Dejarse influir por las emociones de una tripulación acongojada es en mi opinión signo de una falta de capacidad para el mando, pero tampoco puedo desatender los sentimientos de mis subordinados.
Nereye gitmiş lan benim hayatım?
¿ Dónde demonios se ha ido mi vida?
Benim ziyaretimden sonra daha kötüye gitmiş.
Dijo que desde mi visita, se puso peor.
Babam dedi ki o çok güzel bir yere gitmiş her şeyin huzurlu olduğu ve herkesin birbirini sevdiği bir yere ve hiç kimsenin hastalanmadığı.
Mi padre dijo que ella que ella está en un lugar precioso donde reina la paz y todo el mundo se quiere y nadie se pone malo.
Acaba yanlışlıkla kuru temizlemeye gitmiş olabilir mi?
Sí, fue con tu ropa para la lavandería
Tüm o bademler yüzünden Gazman'a döndüm. Mardi Grass'a gitmiş gibi mutluyum!
Mi trasero ya se moldeó a la silla y ya tengo gases por comer tantas almendras.
O kadar uzağa gitmiş olabilir mi?
¿ Cree que puede haber llegado tan lejos en ese tiempo?
.. uçağım saat 22 : 00'da, iki saat erken gitmiş olacağım.
Mi vuelo sale a las 10 : 00. Llegaré dos horas antes.
Dolabı açtığımda, tüm kıyafetlerim gitmiş oluyor.
Cuando abro el armario, toda mi ropa no esta.
Jerry, yanığım. Gitmiş. Bak.
Jerry, mi quemadura, se ha ido, mira.
Havuzdan döndüğümde, havlum hep gitmiş oluyor.
Cuando salgo de la pileta mi toalla siempre desaparece.
Bütün mürettebatım gitmiş.
Mi tripulación se ha ido.
Gitmiş değil mi?
Ya se fue no?
- Gitmiş gibi mi görünüyorum?
- ¿ Te parece que voy a la universidad?
Sen uyuduktan sonra onun gitmiş olması mümkün değil mi? - Hayır, bu mümkün değil.
¿ No es posible que después de que usted se cayera dormida... se que no es posible.
Aniden çekip gitmiş, değil mi?
Se ha ido de repente, ¿ no?
- Lance mi? - Dün gece Hint yemeği yemeye gitmiş.
- Lance salió a cenar a un Hindú.
Siz burada olmasaydınız, yanımda tüfeğim, onunla ava gitmiş olacaktım.
Me gustaria salir de caza, si es que no estuvieran ustedes y tuviera mi rifle en buenas condiciones.
Eskiden oturma odamın olduğu yerde duruyorum ve oturma odam burada değil çünkü evim gitmiş ve burası Ultimart olmuş.
Estoy parado donde... donde mi cuarto de estar solía estar y no está aquí porque mi casa desapareció y esto es un Ultimart.
Başlatma Franky'ne, içinde param olan çanta gitmiş!
El maletín con mi dinero desapareció!
Yatmaya gitmiş olamaz değil mi?
No podría haber ido a la cama.
Nişanlım desen benden umudu kesmiş, gitmiş başkasıyla evlenmiş.
Mi prometida me había abandonado y se habia casado con otro.
Sevgili oğlum tamamen gitmiş, değil mi?
Mi niño querido se fue, ¿ no?