Güzel mi traducir español
23,286 traducción paralela
Güzel mi?
¿ Está rica?
Güzel mi güzel bir "coq au vin" hayal ediyorum.
No, estoy imaginando un delicioso coq au vin.
Bayan, bir dolar yarışması Cate Blanchett güzel mi yoksa sadece uzun boylu mu?
Señorita, por $ 1, ¿ Cate Blanchett es buena actriz o solo es alta?
Sence yeterince güzel mi?
¿ Crees que esto sea lo suficientemente bueno?
Sanırım hayatımda içtiğim en güzel milkshake Lisbon'daydı.
Creo que he tomado la mejor malteada de mi vida en Lisbon.
Hep güzel şeyler söyledi değil mi?
Y a menudo habló de usted y siempre con mucho afecto.
Adalet ve insan hakları adına yaptığım kampanyam çok sayıda güzel arkadaşlar edinmemi sağladı.
Mi lucha por la justicia y los derechos humanos me ha traído muchos amigos maravillosos.
Bu durum beni çok ama çok üzüyor. O en yüce nesli temsil eden güzel insanların kendi ninem ve dedem gibi insanların koca bir şirket tarafından parasının alınması çok kötü.
Y nada me entristece más que ver que a la gente de la Mejor Generación, gente como a mi propia Nana y Bobo, les cobra de más una gran compañía.
Çok güzel değil mi Şeker?
¿ No es precioso, Fudge?
- Güzel. - Öyle mi?
- Bueno. - ¿ Lo es?
Galiba her güzel evin bir yankesiciye ihtiyacı olur, değil mi?
Debido a que cada casa bien necesita un ratero, supongo?
İyi akşamlar, benim güzel karıma.
Buenas noches, mi bella esposa.
- Çok güzel bir kuş değil mi?
Sí que es un pájaro bonito.
Güzel, değil mi?
Es hermosa, ¿ verdad?
- Çekil ihtiyar yoksa seni bir güzel benzetip, arabanın bagajına atarım.
- Sal de mi vista, anciano, antes de que te de una paliza y te arroje dentro de ese maletero.
- Güzel, değil mi?
Sí, me gusta.
Güzel. Bu araba servisi gibi bir şey mi?
Genial. ¿ Es alguna clase de servicio de transporte?
Güzel, değil mi?
¿ Verdad que lo es?
Hayat bana güzel be birader.
- para que ella...? - Mi vida es muy dulce, colega.
Aynen, ister inan ister inanma Hood zamanımı değerlendireceğim daha güzel şeyler var.
Sí, bueno, te lo creas o no, Hood, - tengo cosas mejores que hacer con mi tiempo.
- Çok güzel değil mi?
Sí, muy a la moda, ¿ verdad?
Bebeğimi görünce daha güzel oldu.
Mejor ahora que pude ver a mi nena.
Kız çok güzel değil mi?
Exacto. ¿ No es increíble?
Herşeye rağmen güzel bir noel oldu değil mi?
Resultó una buena Navidad después de todo, ¿ no?
Beynim hala çoğunlukla el yapımı bombalar neresine gizlenmiş olabileceğini düşünüyor açıkçası boş kutu yığını gibi bu yüzden de numarasını almaya unuttuğum güzel kızı görmeye geldim.
Mi cerebro sigue pensando dónde podrían estar ocultos los explosivos. Como esa pila de cajas vacías. Así que olvidé pedirle el número a la chica bonita.
Evet, dinle, ahbap, sonraki aramamı FCC başkanı güzel arkadaşım Tom Wheeler ile yapacağım.
Sí, escucha, amigo, mi próxima llamada será a mi gran amigo, Tom Wheeler, presidente de la Comisión Federal de Comunicaciones.
O kadar güzel biri mi?
¿ Es tan extraordinaria?
Bu hayatımdaki en güzel şey.
Es... es la mejor cosa en mi vida.
Demek istediğim, siz çocuklar hayatımdaki en güzel şeysiniz.
Es decir, ustedes son la mejor cosa en mi vida.
Ne güzel, değil mi?
¿ No es genial?
Ne güzel bir sabah, değil mi?
Una mañana preciosa, ¿ verdad?
Güzel, küçük oğlum Shiraz.
Mi hermoso bebé, Shiraz.
Benim güzel, sadık yârim.
Mi hermosa y fiel mujer.
Wow, güzel değil mi!
¡ Guau! ¡ Linda!
Sevgili Bella... Kılı kırk yaran talimatlarım gereğince hepinizin en az beklediğim kadar güzel olan bahçede olduğunu varsayıyorum.
Mi querida Bella, según mis instrucciones algo pedantes, supongo que todos ustedes están en tu jardín, que ojalá se vea tan bien como espero.
İlk tahminim öyleydi ama sonra düşündüm ki kızı olmak için fazla güzel.
Oh, esa fue mi primera suposición, luego pensé, no, demasiado buen aspecto.
Şu ana kadar içtiğim en güzel çikolatalı milkshake.
Oh, es el mejor batido de chocolate que he probado en mi vida.
Yüzyıllar boyunca topladığım tüm bıçaklar arasında en sevdiğim o. Ruhum bu dünyadan gitse de... Ne kadar da güzel bir şiir.
De todos los cuchillos que he coleccionado a lo largo de los siglos, ese es mi favorito. Y aunque mi alma se aleje de la Tierra... Un poema hermoso.
Baksana ne kadar güzel degil mi?
Mira qué bonito es.
Güzel, değil mi?
Bonito, ¿ no?
Herhalde onunla geçirdiğim en güzel zamanlardan biri buydu.
Y fueron uno de los mejores momentos que pasé con mi papá.
- Daha güzel alkış istiyorum.
Quiero chasquidos más concisos. Mi madre es genial.
Güzel hamle. Aynen, güzel hamle değil mi?
Sí, lo fue, ¿ no?
Çok güzel bir başlangıç oldu, değil mi?
Es buen comienzo, ¿ eh?
Bu güzel kadın da kim, karıma ne yaptı?
¿ Quién es esta señora fina y lo que ha hecho con mi mujer?
Ne güzel, değil mi?
¿ No es una belleza?
Çok güzel, değil mi?
Es genial, ¿ no?
Güzel, değil mi?
Te gusta, ¿ no?
Babam yaşça büyükmüş ama güzel bir işi, parası ve iyi bir ailesi varmış.
Mi papá era mayor, pero tenía un buen empleo, dinero, era de buena familia.
Sevgilisi mi? Çok güzel.
- Su novio, qué tierno.
- Güzel mi?
¿ Buena?