English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işin aslı

Işin aslı traducir español

2,917 traducción paralela
Bana, çalışması gerektiğini söylemişti. Ama işin aslı başkaydı.
Me dijo que tenía que trabajar, pero esa no era la verdad.
Evet işin aslı ben en şeytanisiyimdir.
Sí, la verdad sea dicha, soy tan malo como se puede.
Şimdiye kadar tanıdığınız herkes, işin aslı tüm dünya, başarınızı kutlar.
Cuando el mundo que has conocido, todo el mundo de hecho, celebra tu éxito.
- Bakın, işin aslı şu ki...
- El caso es...
Tamam Rex, işin aslı ben öyle bir adam değilim.
Muy bien, Rex honestamente, le digo la verdad no soy ese hombre.
Bakın, Barry'nin başına gelenler için üzüldüm, ama işin aslını sorarsanız, emlak fiyatlarımız tavan yapacak.
Oiga, me siento mal por lo que le ha pasado a Barry, pero... si me lo pregunta, el valor de nuestras casas acaba de subir.
Demek isterdim ama işin aslı o kadar da kendimi eğlenceye veremem.
Eso es lo que me quiero decir... Pero en realidad, No puedo estar muy tranquilo.
Öyle ya da böyle bu işin aslını öğreneceğim.
Voy a averiguar la verdad de un modo u otro.
Ve işin aslına bakarsan, bu bir sorun.
Y el hecho es, que es un problema.
Cidden seni pislik göstermek için konuşmalarını kesip duruyorlar. Oysa işin aslında, sen karını çok seviyor oluyorsun.
Realmente lo editan todo para hacerte parecer un gilipollas cuando simplemente quieres mucho a tu mujer.
Kimse işin aslını fark etmeyecektir.
nadie averiguará sobre la muerte de la Princesa heredera.
Bu işin aslını öğrenmeliyiz.
Debemos resolver esto.
Fakat işin aslı, sevginin ne olduğunu bilim insanlarının söylemesine gerek yok.
Pero la verdad es que, no necesitamos científicos para decirnos qué es el amor. Yo soy amor, y Rachel es amor.
Çünkü işin aslı, sen... Sen benim için bir babaydın, Brick.
Porque la cosa es que has sido... demonios, no has sido menos que un padre para mi, Brick.
Seni her zaman ter ve barut kokarsın sanıyordum ama işin aslına bakarsan bu paçulidir çünkü sen, arkadaşım bir hippisin.
Siempre he pensado que olías a sudor y a pólvora, pero en realidad es a pachuli, porque, tú, amigo mío
İkimiz de işin aslını biliyoruz, George.
Los dos sabemos la verdad del asunto, George.
Bahaneler uydurup duruyorum ; babam yüzünden olduğunu, iş yüzünden olduğunu ama işin aslı sorun sendin.
Busco excusas que es por mi papá mi trabajo, cuando en realidad eres tú.
İşin aslı o zamandan beri buraya hapsolmuş durumdayım.
La verdad es, que he estado encadenado aquí desde entonces.
İşin aslı onu daha fazla taşıyamadım.
La verdad es que... no podía llevarla por más tiempo.
İşin aslı, bu herifleri yakalamak zor.
La verdad es que estos chicos son difíciles de atrapar.
İşin doğrusu, aslında biraz endişeliyim. İlişkiniz hakkında mı?
Para serte sincero, estoy un poco preocupado.
İşin aslı Rebekah, bence harika birisin.
La verdad es, Rebekah, que pienso que eres increíble.
İşin aslı, onlar sizi kıskançlıkları, inançsızlıkları ve kinleri yüzünden çekemezler.
Ellos tienen que envidiar el echo de que tus has empujado sus celos. la falta de fe, y pese a...
Aslında, işin özünde...
Bueno, creo lo fundamental de...
İşin aslı bunlar, normal şargozlarla aynı canlandırıcılıkta. Tek fark sıfır kalori olması.
La verdad, tan refrescante como las sodas normales, cero calorías.
İşin aslı size hediye alabilmek için mağazaya uğramam gerekti.
La verdad es que tuve que pasar por la tienda para comprarles algo a Uds.
İşin aslı Conti... Burama kadar geldi.
Para ser sincero, Conti, ya he tenido bastante.
İşin aslı şu ki, burayı babam kadar çok seven tek bir insan var.
La verdad es... solo conozco a una persona que ame este lugar de la forma que mi padre lo hacía.
Aslında biri bana sadece bir liste gönderecek dünyayı değiştirecek 67 iyi işin, Nelson Mandela'dan ilham alan şeyler.
Alguien me mandó un e-mail con una lista de 67 buenas acciones para cambiar el mundo, algo inspirado en Nelson Mandela.
İşin bütün aslı bir CNB muhabiriyle ilgili.
Todo se basa en la corresponsal de la CNB
İşin aslı ne biliyor musun?
Vale, ¿ sabes qué?
İşin aslı, ilk defa böyle bir yere geliyorum.
En realidad, nunca he estado en uno de esos lugares antes.
İşin aslı Auggie beni iyi bir zamanda yakaladı.
No, la verdad es que Auggie me agarró en un buen momento.
- İşin aslı, yaralıya çok yakındım.
Verá, la cuestión es, que era el más próximo a la víctima. Pude verlo, ¿ sabe?
İşin aslı, ben onları kıskanıyorum.
La verdad es, que los envidio.
İşin aslı neymiş öğrenelim.
Llegaremos al meollo del asunto.
İşin aslı benim de yaşım gençleşti...
En realidad, mi edad disminuyó también...
İşin aslı, bugün hoş gözükmüyorsun.
La verdad es que no estás guapa hoy.
İşin aslı geldiğim yerde donmuş tavuk veya ona benzer bir şey yok.
El punto es que no tenemos Chicken Whizees... congelados y secos o de cualquier otra forma, en mi época.
İşin aslı, pencerede bir sinek vardı.
En realidad, había una mosca en la ventana.
İşin aslını öğrenmemizin tek yolu bu.
Es el único modo en que lo sabremos seguro.
İşin aslı, her ney yaptıysan çok iyi yaptın.
Bueno, la cosa es que cualquier cosa que hicieras, estuvo bien.
İşin aslı Wesley, o elemanlar vahşice öldürüldü ve evle bağlantısı olan tek kişi sensin.
La cuestión es que, Wesley, esos colegas fueron brutalmente asesinados y tú eres la única persona que podemos conectar con esa casa.
İşin aslı mesele senin yeni ortağın hakkında. Sana onu tanıştırmak istiyorum.
De hecho, es sobre tu nuevo compañero.
Aslında bu işin sorumlusu Cuckoo. Sonuçta her şeyi o başlattı.
Toda la culpa de esto la tiene Cuco, es decir, es el que la ha preparado.
İşin aslı sizin gibi ben de toplum hizmeti yapıyorum.
La verdad es que como ustedes también hago servicio comunitario.
İşin aslı şu ki gerçekten yaşandı.
Bueno, pasó.
İşin aslı, bu sene takıma "Smaç" ı yapmamasını söylemediniz mi?
De hecho, ¿ no le dijo al equipo que no hicieran El Hundimiento este año?
İşin aslı... Yalan söylüyorsa şayet çok yetenekli.
Pues... es realmente bueno.
İşin aslı, tek kelimeyle felaket Sayın Başkan.
En realidad, bastante patético, Señor Presidente.
İşin aslı şu ki bu durumdan kısmen ben de sorumluyum.
Bueno, veamos, la cosa es que, creo que soy en parte culpable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]