Işini traducir español
26,001 traducción paralela
Bu bir tuzaksa ve ölürsem bitir işini.
Si es una trampa y muero, destrípalo.
Akbaba'yla işini kendi yönteminle hallettin.
¡ Tuviste tu momento con el buitre!
Aslında Bobo'nun kirli işini yapmaya mecbur kalman her şeyi daha iyi yapıyor.
Bueno, el hecho de que fueras engañado para hacer el trabajo sucio de Bobo lo mejora todo.
Hades işini biliyor, hakkını vereyim.
Hades tiene estilo, lo admito.
O zaman ben senin işini, sende benimkini yapmasan nasıl olur?
¿ Por qué no haces tu trabajo y me dejas hacer el mío?
Sanırım o sikik köstebek işini yaptırmak için başka mühendisleri işe alabilirsin.
creo que puedes contratar otros ingenieros para hacer ese maldito trabajo de monos.
Sana işini nasıl yapacağını söylemeyeceğim.
No te diré cómo hacer tu trabajo.
- O burada, işini bitirebiliriz!
¡ Está justo aquí, podemos acabarlo!
- Kendi işini kendi gören bir kız.
Es autosuficiente. Sí.
Mahvetme işini sen yap diye para alıyorsun. Böylece mahvettiklerimi düşünmüyorum.
Te pago a ti para destruir gente, así no pienso en a quién destruyo.
Tamam. Ama işini geri vermek zorunda hissedeyim diye götümü kurtardığın anlardan biri değil bu.
Pero esta no es de esas ocasiones en que me salvas para que sienta culpa y te devuelva el empleo.
Aynen, belli ki havuzu yapan adam işini biliyormuş. Havuz her zaman olması gereken yerdeymiş.
Sí, resulta que el que construyó la casa sabía lo que hacía y la piscina estaba en el lugar indicado.
"Bunlar" derken hemşire işini mi kast ediyorsun?
Por "eso", que quiere decir todo el personal de enfermería?
Yolu yaksak olmaz mı? Hayır, biçme işini ben yapacağım.
¿ No podemos quemar el camino?
Sınır kasabasındaki çiftçi köylerinin içini boşaltan soykırımcı bir savaş beyinin işini bitirmek için dört kişilik bir saldırı ekibi yolladık.
Enviamos un equipo de asalto de cuatro hombres para eliminar a un jefe militar genocida que ha estado acabando con aldeas agrícolas de la frontera.
- Yemek işini ne yapıyorsun?
- ¿ Cómo haces con la comida?
Bu yüzden, sakıncası yoksa "Arkadaşımın işine mal oldun." işini ertelesek de başka zaman kıçını seve seve tekmelesem.
Por lo tanto, si no le importa que todo este abling Me costo-su-amigo-a-trabajo Hing, Me encantaría una patada en el culo en otro momento.
O göt herif işini bıraksın da bu bok çukurundan gidelim diye bekliyorum.
Y estoy esperando a que este capullo acabe su trabajo para que los dos podamos irnos de este agujero de mierda.
Onun işini bırakmasını bekliyorsun ama ne zaman olacağını bilmiyorsun.
¿ Estás esperando que él se vaya, solo que no sabes cuándo será?
Burada işini bitir.
Termina con esto.
Sen sadece kendi işini yap.
Solo hago tu trabajo.
Ben de onun harika işini devam ettiriyorum.
Y me estoy encargando de su gran trabajo.
Kara, Hank sadece işini yapıyordu. Tamam mı?
Kara, Hank solo cumplía con su deber.
Bu sefer işini bitirdim mi?
¿ Lo logré esta vez?
Nercisse sadece işini yapmaya çalışıyor olamaz mı?
¿ No es posible que Narcisse solo esté tratando de hacer su trabajo?
Claude kendi başına işini oldukça iyi yaptı.
Claudia también hizo muy bien su parte.
Evet babası işini yeni kaybetmiş.
- * Puedes quedarte con el alto. * - Su padre acababa de perder su trabajo.
Sonra altın bıçakla işini bitireceğiz.
Y la matamos con oro.
Maskeyi çıkarmanın tek yolununun Ceremonia de Desgracia olduğunu öğrendim. Canice ve acı dolu bir süreç. Vibora Dorada'nın işini tersine çevirmek için.
Y descubrí que el único modo de retirar la máscara era a través de la Ceremonia de Desgracias, un proceso doloroso y brutal para revertir el trabajo de Víbora Dorada.
Wes onu bitirmek! Bitir işini!
¡ Acabalo, Wes!
Ve bu sefer'ayaklı kovalama'işini Fisher'a bırakalım
Y vamos a dejar la persecución a pie a Fisher esta vez.
Shaw sana köprü işini bittiğini söylemek için gelmişti.
Shaw viajó hasta acá para decirte que el viaducto está terminado.
Onun işini kestiğini biliyor mu?
¿ Ella sabe que la estás socavando?
Şu maden işini konuşmak istiyorum.
Me gustaría continuar con sus ideas sobre la cantera.
Hayır, işini yaptığı ve yerini bildiği sürece umurumdaydı.
Me caía bien cuando hacía su trabajo y sabía cuál era su lugar.
Sadece işini yapmaya çalıştığını anlıyorum.
Entiendo que solo intenta hacer su trabajo.
Boşverin bu cupcake işini.
Oye, olvídate del cupcake.
Deli, delilik yapar, ama işini tam yapar.
Loca es la que hace locuras, y esta loca está consiguiendo que se hagan cosas.
Whitley, işini yap.
Whitley, haz tu trabajo.
Hesaplama işini kime verdiğimizi görene kadar büyük konuşma istersen.
Yo moderaría esa fe hasta que vea de quién estamos dependiendo.
İşini yap.
Hazlo.
- Yapma lütfen. - İşini yapıyor o.
- Está haciendo su trabajo.
İşini yapmayan biriyle anlaşacağım zaman ona mükemmelmiş gibi davranırım.
Cuando estoy lidiando con alguien que no está haciendo un buen trabajo, lo que hago es tratarlos como si fueran perfectos.
İşini yapıyor işte.
Solo está haciendo su trabajo.
İşini yap, Homer.
Haz tu trabajo, Homer.
İŞİNİ TAMAMLA
- ACABA EL TRABAJO
İşini hemen bitireyim.
Mejor terminemos con esto rápido.
İşini bitirmeliydim.
Debería haber acabado con ella.
İşini yapma şeklin...
- La manera en que haces las cosas.
İşini kaybetmeyeceksin.
Conservarás tu trabajo.
İşini bitirince onun teknolojisini kullanır geriye gider, fırtınayı durdurur, yaşanmış her şeyi geri alırız.
Utilizamos su modo, su información, para volver y pararlo y deshacer todo lo que ha hecho.