English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işleri

Işleri traducir español

22,070 traducción paralela
Bayan Hitchin yarım yamalak işleri pek sevmez.
A la Sra. Hitchin no le gustan los cabos sueltos.
Bu sefer işleri doğru yoldan yapacağımızı sanmıştım.
Creía que esta vez haríamos las cosas bien.
Alexander Kirk, Sovyetler Birliği'nin devrilmesinin ardından madencilik işleri ile bir servet kazanan oligarşi liderinin takma adı.
Alexander Kirk es el alias de un oligarca que hizo una fortuna tras la caída de la Unión Soviética comprando operaciones mineras a precio de saldo.
Gri Kısım daha çok yasal ve manevi olarak sorgulanabilir işleri ele alır.
Materias Grises se ocupa de los casos que son legalmente cuestionables, pero moralmente justificables.
Yarın sabah basın toplantısı düzenleyerek seçim kampanyasını durdurduğunu ve kongreye girmeden önce Alexander Kirk adlı milyarderin bazı ticari işleri konusunda ifade vermesini istediğini duyuracaksın.
Mañana por la mañana, darás una conferencia de prensa para anunciar que te vas a desviar del itinerario de la campaña para obligar al multimillonario Alexander Kirk a testificar sobre algunas de sus actividades comerciales ante el comité del Congreso que presides.
Vermem gereken adam işleri bozdu Gabriel'e geri vermek istedim ama ulaşamadım bir türlü.
El tipo al que debía entregárselo, intenté devolvérselo a Gabriel, pero no he podido localizarle.
Sen ve Oscar kaybolduktan sonra işleri değiştirmiş olmalılar.
Después de que tú y Oscar desaparecieron, probablemente cambiaron las cosas.
Ama işleri olduğundan fazla Zorlaştırman gerekmez
Pero no hay que hacer esto más difícil De lo que es
Spor, ayak işleri, kutu oyunları, gezmeler, müzik, yastıktan kaleler, aklıma ne gelirse.
Deportes, quehaceres, juegos de mesa, salidas, música, fuertes de almohadas, lo que se me ocurriera.
Oscar'ın işleri var.
Oscar está ocupado.
# Bir yolu olmalı işleri düzeltmenin # # Geldi cücelerin işini bitirme vakti #
* Tiene que haber una manera de hacer las cosas bien *
Tam olarak kahve değil ama kimsenin yapmak istemediği ayak işleri.
No precisamente café, pero sí los trabajos de mierda que nadie más quiere hacer. - Muy bien.
Artık pis işleri bıraktım.
Estoy limpio ahora.
O ve Rich, işleri iddia ettikleri gibi halledemedikleri için bu durumdayız şu an.
Estamos aquí ahora mismo porque ella y... Rich no se encargaron de las cosas como dijeron que lo harían.
Ya da " Yaşasın! Sonunda robotlar boktan, korkunç işleri yapmaya başladı.
Llegaron los robots para hacer todo este trabajo de mierda.
Evrak işleri için yazdım adresini.
Solo puse la dirección para el papeleo.
Bu zincirlerden kurtulup insanların fısıldaştığı gibi insanoğlu için işleri yoluna koymayacaksın.
No te liberarás de estas cadenas para liberar a la humanidad como susurra la gente.
Bak, onunla işleri batırdım, tamam mı?
Mira, la he cagado con ella, ¿ vale?
20 yıl önce babamın yaptığı bazı boktan işleri ortaya çıkarmaya mı çalışıyorsun?
¿ Y ahora quieres sacar los trapos sucios de mi padre de hace 20 años?
Eğer bunları durdurmak için yapabileceğin bir şey varsa, işleri yoluna koymak için... Yapman için sana yalvarıyorum.
Si hay algo que puedas hacer para que esto pase, para enderezar las cosas... te ruego que lo hagas.
Çünkü olsaydı bu işleri... - Kesinlikle.
Porque si lo hubiera, eso solo seria...
Normalde bu işleri Caitlin yapardı...
Caitlin normalmente es la que hace esto, pero...
Başımıza bu işleri açan şey buydu zaten.
Eso fue lo que nos puso en este lío para empezar.
Onu görmek, dışarıda bir yerde olduğunu bilmek, işleri kolaylaştırmalıydı.
Verlo, sabiendo que está allá afuera, debería hacerlo más fácil.
Ama sen ve ben, işleri oluruna bırakırsak bu sana karşılığında bir şeyler verebilir.
Pero... Tal vez tú y yo viendo a dónde va esto, tal vez pueda darte algo para variar.
Işık büyüsüne ait bütün büyük işleri Büyücü'nün malikanesinde kalem de orada.
En la mansión del Brujo están todas sus cosas mágicas, incluso la pluma.
Belki de birazcık donanımla işleri renklendirmemiz gerekiyordur, ha?
¿ Crees que nos animaría más usar un poco de equipamiento?
Eğer işleri aydınlatmaya yarayacaksa seve seve.
Si eso aclara las cosas, será un placer hacerlo.
Artık gerçeği bildiğinize göre, hepinizin yarım kalan işleri tamamlandı.
Ahora que saben la verdad, también completaron sus asuntos pendientes.
Eski günleri yâd etmek bekleyecek çünkü babacığın işleri var. - Merhaba.
Tiempo de herramientas va a tener que esperar, porque papá tiene un trabajo que hacer.
O herif verdiğim bütün küçük işleri geri çeviriyor.
Cada mínima cosa que le propongo a ese tipo me la rechaza.
Senin durumundakiler böyle işleri almaz. Dalga geçilmekten korkarlar.
Muchos tipos en tu posición no lo harían por miedo a las burlas.
Aslında burada gece ve gündüz ayrımı yoktur. Bu da işleri kolaylaştırıyor.
Aquí no te das cuenta si es de día o de noche, así que es más fácil.
Bana ayak işleri yaptırmayı keseceksen getiririm. - Ne lazım?
Si con eso dejas de llamarme por mandados... ¿ Qué es?
Alışverişte işleri berbat ettim.
La fregué en la negociación.
Ama sen o işleri almadın, sabote ettin krize girdin, acil durumlar oldu ya da bunalımlara girdin.
Luego saboteabas los papeles o tenías una crisis, una emergencia o estabas levemente triste.
Tüm şu medya işleri çok boğucu. Özellikle son zamanlarda öyle bir hâl aldı.
Los compromisos mediáticos son abrumadores, sobre todo últimamente.
'Mal dudaklarım'üstünde çok iyi bir iş çıkardılar. Muhteşem bir dönüşüm. Şimdi, işleri elime almak ve asıl gerekeni yapmak için kendimi hazır hissediyorum.
ademas, hicieron bien mis labios apestosos es una transicion sorprendete ahora, estoy listo para ocuparme de la politica y hacer lo que importa en un minuto usare mas rayos UV de lo normal
Bu işleri karıştırıyor.
Esto complica las cosas.
Gündoğumu 45 dakika içinde ve sonra işleri bitecek.
El amanecer es en unos 45 minutos y luego están fritos.
Dış işleri bakanlığından mı?
que no puedo contar...
İşleri vardı. O yüzden beni gönderdi.
Bueno, estaba ocupado, así que me envió en su lugar.
Dış İşleri Bakanlığı'ndan geçiş izni aldım.
He acelerado los trámites de la investigación a través del Departamento de Estado.
Bu Yakın Doğu İşleri Genel Sekreter Yardımcısı Russell Franklin.
Este es Russell Franklin, Secretario de Estado Adjunto para Asuntos del Oriente.
İşleri bu, insanların izini sürüp etrafını gözlemlerler.
Es lo que hacen, siguen a la gente y observan cosas.
İşleri halletme şeklinden hoşlanmıyordum.
No me gustaba cómo hacía las cosas.
İşleri halleden bizleriz.
Nosotros somos los que hacemos las cosas.
- İşleri kendi yolumla halletmeme izin ver.
¿ De acuerdo? , solo déjame hacerlo a mi manera.
Efendim, Londra'dan Birleşik Krallık Dış İşleri Bakanlığı arıyor. Size bir tavsiyeleri olduğunu söylüyorlar.
Señor, es el secretario de asuntos forasteros de U.K llama desde London dice que tienen consejos para usted que?
İşleri daha iyi yapmak için iş bölümü yapmalıyız.
Debemos dividirnos mejor el trabajo
İşleri enteresan hale getirelim.
Solo para poner las cosas interesantes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]