Kalmak mı traducir español
2,856 traducción paralela
- Bir başına kalmak mı istiyorsun?
- ¿ Quieres quedarte solo?
Sirkte kalmak mı?
¿ Quedarme en el circo?
Yalnız kalmak mı istiyorsun?
Está bien. ¿ Quieres que te dejen solo?
Gitmek mi istiyorsun? Kalmak mı?
Así que, ¿ quieres quedarte o quieres irte?
Sadece hayatta kalmak mı?
¿ Nada más de subsistir?
Seyirci kalmak mı?
Pararon junto?
Hep burada kalmak mı istiyorsun?
¿ No quieres estar aquí?
Yeni yılı ailenle geçirmek mi..... yoksa tanımadığın biriyle evli kalmak mı?
¿ Hola? ¿ Pasar Año Nuevo con tu familia.. .. o seguir casada con un desconocido?
Hayatta kalmak mı?
¿ Sobrevivir?
Kısa bir süre sonra bir arkadaşımın, Dave McGann kalmak için bir yere ihtiyacı vardı.
Poco después, un amigo mío, Dave McGann necesitaba un lugar para vivir.
Arasaydım ve anlaşamasaydık, hayatım boyunca ona bağımlı kalmak zorunda olacaktım.
Y si llamaba, y no era ese hombre entonces, nos quedaríamos atrapados en la vida del otro...
Sanırım hükümet değişimi olayından uzak kalmak istedi.
Supongo que querrá escapar durante el cambio de gobierno.
Sanırım, ölene dek senin eşin olarak kalmak.
Bueno, supongo... sobrevivir como esposa hasta que muera.
Yerin ve zamanın ötesini hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğumuz şeyden daha fazlasını düşünebilmek için entellektüel bir atılım yaptık.
Hemos dado el salto intelectual necesario para pensar más allá del aquí y ahora, más allá de lo que precisamos sólo para sobrevivir.
Ardından farklı kıtalara parçalandığımızı ve elimizdekilerle hayatta kalmak üzere ayrıldığımızı gördük.
y el aislamiento en los distintos continentes, hasta la necesidad de sobrevivir con lo que hay a mano.
Benim karımın kariyerinin arka planında kalmak istemezdim.
No podría sentarme en la parte de atrás por la carrera de mi vieja
Gelinciğin uzun ve ince vücudu tünellerde avlanmak için mükemmel. Ama sıcak kalmak için berbat bir tasarım.
La forma esbelta y larga de la comadreja, es perfecta para cazar en túneles, pero la peor forma para permanecer caliente.
Burada mı kalmak istiyorsun?
¿ Quieres quedarte aquí?
Başlarda burada kalmak istemiyorlar diye korkmuştum ama sanırım artık biraz daha rahatladılar.
Al principio tenía miedo de que no quisieran de verdad estar aquí, pero creo que están empezando a sentirse un poco más cómodos.
Ya da karanlıkta mı kalmak isterdin?
O, ¿ quieres seguir a oscuras?
Kullandığım bu arabada iyi olan şey... canlı kalmak için fren yapmaktansa, tam yerinde frenlemeye odaklanabilmemdir.
Lo que es bueno de este auto es que uno se concentra para frenar en el lugar preciso... Más que frenar para poder seguir con vida
Her gün formunu korumak için çalışanlar hayatta kalmak için ölümcül dozun bir adım uzağında olan zehri çekerler.
debes mantener tu cuerpo en la mejor condición y beber dosis casi letales de veneno.
Kendi topraklarımıza bağlı kalmak için kendimizi o gelecekten soyutlamak zorundaysak o hâlde burada elimizdekilerle yaşamak zorunda kalacağız.
Si tenemos que separar nuestras vidas de ese futuro con el fin de mantener nuestro hogar, después solo tendríamos que sobrevivir aquí con lo que obtengamos.
Michael gibi bir devin gölgesinde kalmak, Jermaine için sanırım çok zordu.
Creo que a Jermaine le costaba mucho vivir a la sombra de alguien tan grande como Michael.
Kore de daha fazla kalmak isterdim, ama Japon yemek şirketinden bir iş teklifi aldım.
Me gustaría quedarme más tiempo en Corea, pero he recibido una oferta de trabajo de una empresa de comida japonesa.
Sağ kalmak istiyorsan, bir plana ihtiyacın var. Ve ben bu işe tüm hayatım boyunca çalıştım.
Si quieres sobrevivir, necesitas un plan... y he estudiado este trabajo mi vida entera.
Yani anlayacağın burada kalmak zorundayım çünkü gidecek hiçbir yerim yok.
Así que, tengo que quedarme aquí... porque no tengo adónde ir.
Hayatta kalmak için gerekli şeylerden bir çanta hazırladım.
Reuní varias cosas vitales que necesitaría para mi supervivencia.
Arkadaşlarım bizde kalmak isterlerse ailelerine yalan söylemek zorundaydı.
Yo tenía amigos que quería dormir Tuve que decirle a sus padres a dormir con otra persona.
Gece kalmak zorunda mıyız?
¿ Tenemos que pasar la noche?
Ben bekar kalmak istiyorum. Gün batımına doğru alevli oklar arasında at üstünde yol alırken, bırak saçlarım dalgalansın. "
Quiero ser soltera y dejar volar mi cabello mientras cabalgo por el valle disparando flechas a la puesta del sol ".
Tüm arkadaşlarımı hayatta kalmak uğruna öldürttüyseniz eğer belki bir değişikliğin zamanı gelmiştir.
Si ha tenido que matar a todos mis amigos para sobrevivir, - quizás necesitemos un cambio.
Yine bir başına mı kalmak istiyorsun?
¿ Quieres quedarte solo otra vez?
Ben bekar bir anne olmayı planlamamıştım. Kimseyi tanımadığım çölün ortasında bir yerde sıkışıp kalmak istememiştim.
No planeé ser una madre soltera o estar en medio del desierto y no conozco a nadie.
- Gitmeniz gerek, ben burada kalmak zorundayım.
Debes marcharte, yo me quedo acá con esto. -
Hayatta kalmak için iyi olduğum şeyi yapmak zorundaydım. - N'aber moruk?
Si iba a sobrevivir en este lugar, era hora de hacer eso en lo que me destaco.
Atlanta'da mı kalmak isterdin?
¿ Preferirías seguir en Atlanta?
Burada kalmak zorundayım.
Tengo que quedarme aquí.
Burada kalmak zorundayım!
¡ Debo quedarme aquí!
O Atlantik Şehri'nde kalmak istiyordu ve benimse daha fazlasına ihtiyacım vardı.
Ella quería estar en Ocean City, y yo necesitaba más que eso.
Yalnız kalmak istediğini söylediğini sanmıştım.
Pensé que querías estar un tiempo solo.
- Bayanlar Sanırım onunla özel kalmak isteyenler de var
Si juegan bien sus cartas, quizás reciban una respiración boca a boca.
Biraz daha L.A'da kalmak zorundaymışım gibi görünüyor. Biraz uzunca.
Me tengo que quedar en Los Ángeles otro rato.
- Kalmak mı istiyordun?
¿ Querías quedarte? No.
Aynı zamanda sağ kalmak zorunda olduğumu biliyordum ve bundan hiçbir kaçışım yoktu.
Al mismo tiempo sabía que tenía que sobrevivir y que para mí no había ninguna ruta de escape.
Sağ kalmak zorunda olduğum hayatımın ilk günü bu değildi.
No era simplemente el primer día de mi vida, tenía que sobrevivir.
Tatlım, geç kalmak istemezsin.
Cariño, no querrás llegar tarde.
Hayatta kalmak için tek şansım bu.
No puedes negarme mi única posibilidad.
Şimdi, onlar yaptığınız her şey için minnettar, özgürlüklerine yardım ettiğiniz için. ancak bu şekilde kalmak için savaşmaya hazırlar
Están agradecidos por todo lo que hizo para ayudar a liberarlos, pero están dispuestos a pelear para seguir libres.
- Bir gün daha kalmak zorundayım.
Tengo que quedarme un día más.
sanırım ben çocuklarıda alıp bu gece annemin yanına gideceğim, kalmak için.
Creo que me voy a llevar a los niños donde mi mamá esta noche.