Ki bu traducir español
61,720 traducción paralela
Verdi'ye bir bilet aldım. Güzel bir elbise giydim. ve tam otele gidiyordum ki bu kırmızı bandanalı hippi... ban doğru yanaştı ve,
Compré una entrada para Verdi, me puse un traje e iba de camino cuando un hippie con una cinta roja en la cabeza se dirigió a mí y me dijo :
Kapıyı sadece yalnız olarak sen kilitleyebilirsin şayet bir ikizin yoksa ki bu da zaten saçma olurdu.
Solo usted puede abrir la puerta a menos que tenga un gemelo, pero eso sería ridículo.
Bunun ışığında, bu dosyalara erişimi olan sadece üç kişi var ki bunlar ; ben Rebecca ve sen.
Tanto como el hecho... de que solo había tres personas que tenían acceso a esa cuenta en particular : Rebecca, tú y yo.
İstediğin kadar inancının arkasında saklanabilirsin, Jadalla, ama ikimizde biliyoruz ki bu masum insanları öldürmek sadece müslamanlarıda.
Puedes esconderte detrás de tu religión todo lo que quieras, Jadalla, pero los dos sabemos que esto solo se trata de matar a gente inocente... algunos de ellos musulmanes.
Yani bu bageti lokmalık doğramam kesinlikle imkânsız, ki bu da epey talihsiz oldu çünkü doğranmış ekmek parçalarını kuru fasulye humusuyla yiyecektim.
No tengo la menor idea de cómo cortaré esta baguette en trocitos, lo cual es una pena, puesto que iba a comer los trocitos de pan con hummus de frijoles.
İkimiz de biliyoruz ki bu meblağ Kibera'daki insanların ödediğinden az.
Los dos sabemos que mucho menos que lo que pagamos en Kibera.
Bakın, ben kimim ki bu soruya yanıt vereyim?
¿ Quién soy yo para responder eso?
İtiraf etmeliyim ki bu kadar belirsizlik beni rahatsız ediyor.
Debo admitir que me molesta mucho tanta incertidumbre.
Ama bütün bu olan çok üzücü. Ötekileşme korkumuz hakkında bir şeyler yapmaya çalışıyor ki bu beni de içine çekti.
Pero es todo tan triste, con ese Taylor intentando hacer algo con nuestro miedo al otro, que quedé enganchada.
Gerçek şu ki bu önemli ama...
La verdad es que esto es importante, pero...
Ve birlikte bir aile kurmaya çalışıyorlar ki bu dünyanın en doğal şeyi.
Y juntos están formando una familia, que es lo más natural del mundo.
Aynen öyle ki bu da...
Exacto, por eso...
Ama sonra bir anda fark ettim ki bu benim yaklaşım tarzımı tamamen değiştirmek için bir şanstı.
Pero luego en un instante, vi... que esta era la oportunidad de re encuadrar todo mi enfoque.
Biraz zamanım oldu, Bu yüzden düşündüm ki Bugün kontrol ederdim.
Tuve algún tiempo de inactividad, así que... pensé revisarlo hoy.
Bu da demek oluyor ki, maalesef şişlik inene kadar ameliyatı yapamayız Dustin.
Lo que significa, por desgracia, Hasta que la hinchazón disminuya, No somos capaces de operar En ti, Dustin, así que...
Sözlerime inan ki onlar bu dünyaya ait değildi efendim.
Créame cuando le digo que ellos no eran de este mundo, señor.
Bu gerçek mi? Tabiî ki.
¿ Es esto real?
Bu ne ki.
Eso no es nada.
Bu neden önemli ki?
¿ Por qué importa?
Burada bilinmezliğin ortasında birbirimizle konuşuyoruz ve ben sadece bu geceliğine burada düşünüyordum ki... Bu akşam sana dans teklifi yapmazsam kendimi asla affetmem.
Y... estamos en el medio de la nada, nos cruzamos, solo me quedo una noche y... pensé... que si no te invito esta noche nunca me perdonaré.
Arkadaşım olarak, kardeşim olarak gördüğüm Billy tabii ki de bu kadar değer verdiğim insanlara zarar gelmesine izin vermeyecektir.
Por supuesto, Billy nunca mancillaría la confianza que he depositado en él como un hermano... como amigo, para permitir que algo malo le suceda a alguien allegado a mí.
İyi haber şu ki en azından bu sayede işlerin ilginçleştiğini görme fırsatımız oluyor.
Supongo que las buenas noticias son que así es cómo sabremos que finalmente estamos llegando a un punto interesante.
O an geldiğinde ise bu yer içimde öyle bir yer etmişti ki ben nerede bitiyordum ve burası nerede başlıyordu bilemez haldeydim.
Pero cuando al fin llegó el momento... había dejado tanto de mí misma en este lugar, que en ese momento, sinceramente no sabía dónde acababa y dónde empezaba.
Bu yüzdendir ki insanların içindeki iyi yanlarını görmek istiyorsun ancak bazen o yanlar orda bulunmuyor.
Por ese motivo te empeñas en ver lo bueno de la gente, pero a veces, no hay nada bueno.
Hızlıca bu işi bitirip, bir şeyler öğrenmemiz gerekiyor ki kullanabilelim.
Tenemos que ser contundentes al máximo para ver si la sacamos - información útil.
Ne yazık ki, bu karar senin değil Andy.
Por suerte, no es decisión tuya, Andy.
Diyorsunuz ki Bay Grimes'in bu durumunu ilk olarak Bin-Khalid olayından bir sene fark ettim.
¿ Así que la primera vez que notó que el Sr. Grimes se volvía inestable fue un año antes de la misión para eliminar a Bin-Khalid?
Ancak, bu süreye kadar gördüklerimize dayanarak söylebiliriz ki ölülerin sayısının yüzden fazla olması muhtemel...
Por las imágeres vistas hasta el momento, podemos especular que el número de muertes podrían superar sin problema la centena...
Bu da demek oluyor ki o Ranger'ların isimlerini onlara siz verdiniz.
Y que usted le proporcionó los nombres de los Rangers que mataron a su padre.
İkimizde biliyor ki geleneksel metedolar bu adamın konuşmasını sağlamayacak.
Ambos sabemos que los métodos convencionales no le harán hablar.
Bu benim sorunum, demek ki senin de sorunun.
Es mi problema, lo que lo convierte en vuestro problema.
Beni o teröristlerle ilişkilendirebilecek hiçbir delil bulamayacaklar. Bu da demek oluyor ki bırakmana gerek yok.
No encontrarán ninguna prueba que me conecte con esos terroristas, lo que significa que no tienes que renunciar.
Bu, tüyler ürpertici, melankolik ve makûs bir öykü, ki makûs sözcüğü de burada "tüyler ürpertici ve melankolik" anlamına gelir.
Esta historia será espantosa, lúgubre y calamitosa, una palabra que aquí significa "espantosa y lúgubre".
Ona nasıl bu kadar temizçe girmeyi başarabilirlerdi ki? Onlarla ligde olmadığı sürece?
¿ Cómo se las han arreglado para entrar tan limpiamente a menos que estuviera en alianza con ellos?
Bana öyle geliyor ki bir zaman sonra bu bizim değil, onun fikri olup çıkacak.
Pero tengo la sensación de que algo va a suceder, un momento en el que esto dejará de ser nuestra idea y se convertirá en la suya propia.
O adam ki güven bana bu konuda bu adada Avery ile yelken açmış adamların sonuncusu.
Ese hombre y lo sé de buena tinta, es el último hombre en esta isla que una vez navegó con Avery.
Şurası bir gerçek ki sonuçta bu hikayenin etkisi hiç hafife alınamaz.
Pero lo que es una verdad indudable... es lo irrefutablemente efectiva que ha sido esa historia para lograr un resultado.
Bu da demek oluyor ki Bay Croome orada bir yerde olmalı.
De modo que tu jefe, el señor Croome, tiene que estar por alguna parte.
Aman Tanrım. Bu demek oluyor ki...
Dios mío. ¿ Eso significa...?
Ne zaman bu sikik herifler bize program verdiler ki?
¿ Desde cuándo estos malditos programan bien las cosas?
Farklı olduğumu itiraf etmek ve olmadığım biri gibi davranmayı reddetmek, olmadığım şeyler olma kariyerime mal olabilir ki düşünürseniz bu çok çılgınca.
Y admitir que era distinto y negarme a fingir que era lo que no era podía costarme mi profesión de fingir. Lo cual es muy raro, bien pensado.
Çünkü, benim için bir şeyi düzeltmek birini roket atarla vurmak anlamına gelmiyor ki ayrıca başının belada olmasının büyük oranda bu tarz şiddet yanlısı tercihlerde bulunmuş olmanla alakalı olduğunu da belirtmek isterim. Tabii şiddetin herhangi bir konuda işe yarayıp yaramadığı konusunda henüz ortak karara varılmış değil... Öte yandan...
Porque, para mí, arreglar algo no es salir a los tiros, y por cierto, muchos de tus problemas son resultado directo de elegir la vía de la violencia, de modo que está por verse si la violencia soluciona algo alguna vez, pero yo sé sé que no quiero herir a Rajan.
Ben Teagan'ın tek kardeşiyim yani bu demek oluyor ki evet, ben eskiden ağabeyi olan ablasıyım.
Soy la única hermana de Teagan. Es decir que sí, era su hermano y ahora soy su hermana.
İyi ki doğdun sevgili Nomi... bu ilk duyduğum şeydi.
Que los cumplas, querida Nomi... fue lo primero que oí.
Tabii ki bu illa rüşvet olduğu anlamına gelmiyor.
Ahora, puede que no sea un soborno, pero maldita sea si no parece uno y huele como uno.
Biliyorum ki hepimiz bu sorunlu gençlerin söz ve hareketlerini kınıyoruz.
Sé que todos rechazamos la retórica y las acciones de estos jóvenes perturbados.
Görüyorsun ki, bu cesette belirli gelişmeler yaptım...
Verás, hice ciertas... mejoras a este cuerpo...
- Bu ne yazık ki...
- Lo que es una pena...
Ayrıca 9 yıllık dönem içinde bu kurumun yüklü miktarda parasını çoktan rahmetli olmuş amcanın hesabına aktardın. Gel gör ki onun ismi de Alan Snyder.
Durante nueve años, también logró desviar una gran suma de efectivo de esta institución a una cuenta a nombre de un tío paternal fallecido hace tiempo también llamado Alan Snyder.
Canavarın her gün buraya geldiğini biliyorum ama bu... bu kadar içip Wellspring'i kurutması mümkün mü ki?
Sé que la Bestia venía aquí todos los días, ¿ pero es... pero incluso para él es posible que pudiera drenar tanto el Manantial?
Tamam, anladım ama şunu da söylemeliyim ki muhtemelen bu yapacağı en aptalca şey olacak.
Vale, ahora lo entendí, pero también tengo que decir que es la cosa más idiota que podría haber hecho.