English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ K ] / Kımı

Kımı traducir español

381,897 traducción paralela
Durumu yoluna sokmazsan kıçına tekmeyi yersin. Anladın mı?
Si no le das vuelta a la situación, estás despedido. ¿ Comprendes?
Grayson, adının tanıdık gelmediğini söyledi ama sonra birdenbire beni arayıp onu araştırıp araştırmadığımızı sordu. Ben de araştırdım.
Grayson dijo que no le sonaba su nombre, pero me llamó de pronto y me preguntó si estábamos investigándola.
Altyapımız farklı olsa da ikimiz de sıkı çocuklarız.
Somos diferentes, pero, en el fondo, los dos somos rudos.
Ohio'da el sıkışıyor olmalıydım.
Debería estar en Ohio estrechando manos.
İnsan yaşamına bu kadar saygısızca davranılması canımı sıkıyor.
Y me resulta frustrante que traten la vida humana con tan poco respeto.
Artık ülkenin yeniden iyileşmesine yardım etmek istiyorum.
Quiero empezar a ayudar a que el país se reconcilie.
Kafanız mı karışık?
¿ Están confundidos?
Yaşlılarımızı ve ihtiyaç duydukları sağlık hizmetini uzun zamandır göz ardı ediyoruz.
Por mucho tiempo ignoramos a los ancianos y sus necesidades sanitarias.
Bu yüzden programa bir sent daha yatırmadan önce Yaşlı Sağlık Sigortası'nda düzeltmeler yapmaya kararlıyım.
Por eso me comprometo a arreglar Medicare antes de destinar un centavo más al programa.
Artık o kelimeyi kullanan kaldı mı?
¿ Alguien sigue usando esa palabra?
- Ben kız arkadaşıyım.
- Soy su novia. - Está bien.
Güneşten mi, tozdan mı bilmem ama insanlar selam verirken gözlerini kısarlar.
Quizá sea el sol o el polvo, pero la gente bizquea al saludar.
Bunu kızımın eşyalarının arasında buldum.
Encontré esto entre sus cosas.
Bu, kirli bombaysa bambaşka bir dünyaya adım attık demektir.
Si es una bomba sucia, el mundo acaba de cambiar.
- Bu derdi başımıza kendimiz mi açtık?
- ¿ Esto es culpa nuestra?
Yaptığımız ne varsa, hepsini mecbur olduğumuz için yaptık.
Hicimos exactamente lo que debíamos hacer.
Bıktım artık.
Estoy cansado.
Savaş mı, dönemin kısıtlamaları mı?
¿ La guerra o las restricciones de la época?
Ne yapalım, bu şerefe bir sonraki başkanın nail olacağını sanıyorum, artık her kim olursa.
Bueno, creo que el próximo presidente tendrá la oportunidad, sea quien sea.
Önceden başkanlık yaptım.
Ya fui presidente antes.
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı'yken yardım edemediniz mi?
¿ No puedes ayudar con Servicios Humanos y Sanitarios?
Kısa tutacağım.
Seré breve.
Bu işler için yaşlandım artık.
Estoy demasiado viejo para esto.
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı'nı... Francis Underwood'u bağış listesinde kocanın önüne geçirmeye zorladım.
Obligué a Servicios Humanos y Sanitarios a poner a Francis Underwood antes que él en la lista de donantes.
Kıçımı yesinler.
Pueden besarme el trasero.
Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı'na baskı yaptım.
Obligué a la secretaria de Servicios Humanos y Sanitarios.
Ben de 13 saat falan yerimden kıpırdamadım.
Estuve escondido 13 horas seguidas.
Sence çılgınlık mı?
¿ Te parece una locura?
O yüzden artık bunun bir parçası olmayacağım.
Así que no participaré más en esto.
Artık sizin için hedef tahtası olmayacağım.
Ya no seré el blanco de nadie.
Zoe Barnes, Francis Underwood'u kongre üyesi olduğu sırada tek kullanımlık bir telefonla aradı mı?
¿ Zoe Barnes llamó a Francis Underwood desde un teléfono desechable cuando era diputado?
Tantanayı ve formaliteleri saymazsak işin tuhaf yanı, aslında başkanlık kurumuna inancım olması.
Si ignoramos toda la ostentación, lo peor es que yo creo en la presidencia.
Fedakârlık yapma fırsatı ya da kapasitesi barındıran daha üstün bir kariyere sahip olsaydım senin ve sevdiklerin için her türlü fedakârlığa göğüs gererdim.
Si tuviese mejor fortuna y algo que poder sacrificar, me sacrificaría por usted y por sus seres queridos.
- Her şeyi konuşmadık mı?
- ¿ Queda algo por repasar?
Pardon, "kısır" servisiniz var mı acaba?
Disculpe. ¿ Sirven cangrejos aquí?
Hangi kısım sizi aştı, hangi kelimeleri bilmiyordunuz gibi. Son oyunumu bir genç oyun yazarları festivalinde sahneye koyacağım. Ama önce tüm duygusal imzalarıma yer vermiş miyim diye emin olmak için sesli olarak duymak istedim.
Voy a presentar mi última obra a un festival para jóvenes dramaturgos, pero primero quiero oírla en voz alta para asegurarme de que he dado justo en el blanco emocional.
Anladım. Bu hikâye, Manny'nin çarpık objektifinden dördümüzü yansıtıyor.
Esta es la historia de nosotras cuatro vista a través de los ojos distorsionados de Manny.
Alobutın Kızlar'la alıştırma yapacağım.
Voy a calentar con las Chicas Pindigo.
Artık gitsek olmaz mı? "
Ya nos podemos ir, ¿ verdad? "
Öncelikle e-postalarını kırardım. Sonra birkaç tane sahte sosyal medya hesabı açardım. Bunları da, sevdiğin herkesle aranı açmak üzere karalama kampanyası başlatmak için kullanırdım.
Primero, piratearía tus e-mails, después crearía muchas cuentas falsas en redes sociales, que usaría para montar una campaña de difamación en muchas direcciones para abrir una brecha entre todo lo que amas y tú.
İlk kızın elbisesinin bağcıklarını çözmesini kaçırmayalım.
No queremos perdernos cómo se quita el lazo la primera chica.
Artık seni Lorraine'le ve şu şeyle paylaşmak zorundayım.
Ahora tengo que compartirte con Lorraine, con eso.
Biz de almamış mıydık bundan?
¿ Nosotros no compramos algo de...?
İnanmıyorum, böyle giderse kendi satış rekorumu kıracağım.
Madre mía. A este paso superaré mi récord de ventas.
Babamın katil ahşaptan aldığımı öğrenmesine izin veremezdim. Ben de Ben'i lobideki akvaryumdan başka bir balık almaya gönderdim.
No podía dejar que papá supiera que he comprado madera letal, así que mandé a Ben a por un pez de repuesto de la pecera del vestíbulo.
Seni bir kez daha nasıl hayal kırıklığına uğrattığımı anlat.
Dime lo que te he vuelto a decepcionar.
Kızım, neden hemen aklına...
¿ Por qué das por sentado...?
Arthur Goodman'la mı çıkıyorsun?
¿ Estás saliendo con Arthur Goodman?
- Kızım, Paskalya bu.
- Amiga, es Pascua.
Benedict Arnold Club'a bu kılıkta mı gideceğim?
¿ Tengo que ir al club Benedict Arnold vestida así?
Kızım! Mesajı oku!
Amiga, ¡ lee el texto!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]