Sanırım bu traducir español
20,401 traducción paralela
Sanırım bu şey, genelde beraberinde gelen kin olmadan alınan beş yıllık vergiye eşdeğer.
Creo que esto es el equivalente a cinco años de ingresos por impuestos, pero sin una onza del resentimiento que tradicionalmente les acompaña.
Sanırım bu yüzden hep içime attım. Seni kaybetmekten korktuğum için.
Y creo que por eso me lo guardé, porque me asustaba perderte.
Sanırım bu hoş.
A mí me parece bonito.
Sanırım bu Spooky Joelar çürümüş.
Creo que estos Sándwiches Horrorosos están malos.
Olamaz, sanırım bu portakal olarak kullanılmış.
Cielos, no. Creo que esto solía ser una naranja.
Federal rakun sığınağına birlikte izinsiz girdiğiniz sanırım bu da Bayan Yeşil Kart değil?
Y ¿ supongo que esta no es la Sra. Visa, con quien entró en un santuario de mapaches federal?
Sanırım bu tip şeyler beni kızdırmıyor.
Supongo que este tipo de cosas no me enojan. Olvídalo.
Sanırım bu adamların silahı yoktu.
Tengo entendido que esos tipos no iban armados.
Sanırım bu bir şeyleri canlı tutmanın bir yolu.
Creo que es una forma de mantener las cosas vivas.
Sanırım bu daha önemli ha?
¿ supongo que eso es más importante?
Ve sanırım bu insanları sadece birer kurban olarak değil aynı zamanda barış elçileri olarak ta görmeliyiz.
Creo que es importante que pensemos en esta gente... RECEN POR PARÍS... no como víctimas de la violencia, sino como embajadores de la paz.
Sanırım bu gece Mike'tan ayrılacağım.
Creo que voy a terminar con Mike esta noche.
Yargıç... sanırım bu sizin kararınız...
Asumo, Juez, que es su elección.
Komitedeki Senatörlerin çoğunluğu, sanırım bu öfke karşısında hayrete düştü... bu iki hikayeyi çözmek imkansız gibi.
A muchos de los Senadores que fueron al Comité esta noche, creo que les sorprendió el enojo... Es imposible que el Juez Thomas absolutamente resuelva estas dos historias.
Sanırım bu adamı dışarıda çevreyi filme alırken gördüm.
Creo que vi a este hombre grabando el perímetro.
O zaman sanırım bu da kilise için, öyle değil mi? Evet.
¿ Y esto también es para la iglesia?
- Sanırım bu mümkün değil.
- No lo creo posible.
Sanırım bu'belki'demek.
Tomaré eso como un "quizá".
Sanırım bu dönem biz erkeklerin çekeceği var.
Es temporada contra los hombres.
Sanırım bu durumu atlatamayacak.
Creo que no se le va a pasar.
Sanırım bu konuda seni kıskanamam.
Supongo que no te lo puedo reprochar.
Sanırım bu düşünce dünyadan ziyade senin hakkında bilgi veriyor.
Esa filosofía habla más de ti que del mundo.
Sanırım bu sefer alacağım.
Creo que me llevaré este esta vez.
Sanırım bu kurallar gülümsemek için var.
Supongo entonces que la regla es que debo sonreir.
... biraz zamanımı aldı ama sanırım bu insanların oldukça fazla net gelire erişimleri var.
que estas personas tienen unos ingresos considerables.
Sanırım bu dondurmalı çorba olmuş.
Bueno, será sopa de pastel de helado.
Sanırım onun tarafını tutmamın sebebi dünya ona yetiştiğinde olacakları izlemek için iyi bir yerde olmak istemem ve bu hikâye yine anlam kazanmaya başlayacak.
Creo que parte de la razón por la que he estado a su lado era para asegurarme de que presenciaría el momento en que por fin lo atraparían, y toda esta historia volvería a recobrar el sentido.
Sanırım nihayet ileri aşamaya ve yeni bir hayata başlamaya hazırsın bu perşembe günkü programda bunu istiyorum 12 dakikalık kayıt Brandon Yeagley ile rüya gibi düğünün olur seni Amerin Korku Hikayesi :
Y quiero que el show del jueves, que se graba en 12 minutos, sea tu boda soñada con Brandon Yeagley.
- Bu kadın da seni seviyor sanırım.
Y esta es la mujer que amas, ¿ verdad?
- Sanırım artık bu senin problemin.
Bueno, supongo que ahora es tu problema, ¿ no?
-... sanırım ölüyor. - Belfast Katili bu demek?
- Parece que se está muriendo. - ¿ Así que es el Estrangulador de Belfast?
- Sanırım en iyi şansımız bu.
Es nuestra mejor apuesta.
Tabii, şimdi oraya geçene ve bu kalıcı olana kadar. Haftalık beş saat sınırı var. Sanırım sen de aynısın?
Ahora, hasta que nos deje y se quede de forma permanente, tiene un límite semanal de cinco horas.
Seni burada başa kimin getirdiğini ve bu konumda kimin tuttuğunu hatırlatmama gerek yok sanırım, öyle değil mi?
No tengo que recordarle quien le puso al mando y mantuvo su cargo, ¿ verdad?
Sanırım bana bu adamı daha önce görüp görmediğini söylemen gerek.
Quiero que me digas si conoces a este hombre.
Bugün çamaşırlarını yıkadım ve bazı şeyleri makineye attım ve sanırım suç bu arkadaşın.
Hoy lave tu ropa y yo... incluí algunas de las cosas de las niñas... y, Creo que este pequeñín fue el culpable.
Bu bahsettiğin çocuk robot yapan sanırım onu vurmak zorunda kalabilirim.
Bueno, este chico del que estás hablando, este, constructor de robots, creo que tendré que dispararle.
Sanırım, kadınların ve erkeklerin bu olaya, bakış açısındaki temel farklılıkları bu vurgular.
Lo que realmente resalta... es la forma en que un hombre y una mujer ven el asunto.
Adamıma, havuzlara bu sistemi kurduğunda asla seni kayda almasını söylemedim ama sanırım derinlerde bir yerde yapacağını biliyordum.
Nunca le pedí a mi hombre que tomara estas cuando preparó los baños, pero... supongo que en fondo, sabía que lo haría.
Demek istediğin bu değildi sanırım.
No creo que eso sea lo que quisiste decir.
Sanırım şöyle oluyor ; "Bu telefonu aramayın" diye beyanat veriyorsunuz, böylece numaranızı ele geçirmiş oluyorlar.
A veces pienso... pienso que cuando se suscribe a estos "no llame" listas, eso es lo que obtienen su número.
Sanırım benden bu kadar.
Creo que sólo voy a terminarla por esta noche.
Bu büyük bir terfi ama sanırım hazırsın.
Es un gran paso adelante, pero, creo que estás lista.
Bu arada, sanırım... Bir çok hamurişi... ve meyve.
Bueno, mientras tanto, supongo que tenemos... muchos pasteles y... fruta.
Yani bu beslenmelikleri de geri isteyeceksin sanırım değil mi?
Supongo que querrás que te devuelva esto también.
Detektif, sanığın adına kayıtlı bu tabanca, olay yerinde bulunan mermilerin ateşlendiği silah mıdır?
Detective, ¿ es esta la pistola, que está registrada a nombre del acusado, el arma que se utilizó para disparar las balas encontradas en la escena?
Sanırım Usain için bu geceki karşılaşmadan daha yakın bir karşılaşma hiç görmedik.
Creo que nunca hemos visto una carrera tan cerrada para Usain como la que veremos en este estadio esta noche.
â ™ ª Yanan iri bir parça aşk dedim â ™ ª â ™ ª Evet ben sadece yanan iri bir parça aşkım â ™ ª â ™ ª Vay be sadece yanan iri bir parça aşkım â ™ ª Bu şarkı çok güzel, bin kere dinleyebilirim ve sanırım dinleyeceğim.
Esa canción es tan buena que la escucharía mil veces y lo haré.
Sanırım ihtiyacınız olanlar bu kadar.
Pues, supongo que eso es todo.
Sanırım kimseyle çıkmadığıma dair bir ipucu oldu bu.
En realidad, fue un indicio de que no salgo con nadie.
Sanırım Jackson'un yardımıma teşekkür etme tarzı bu.
Supongo que es el agradecimiento que recibo por ayudarlo.