Senden mi traducir español
4,717 traducción paralela
Senden mi öğreneceğim?
Tener que escucharte.
Hayalinde, senden mi kaçıyorlar, yoksa sana doğru mu koşuyorlar?
En-en tu imaginación, Ya sabes lo que quiero decir
Molly'i senden mi alıyorlardı?
¿ Te compraron Molly?
- Senden mi geliyor bu koku?
- ¿ Ese has sido tú?
Onu senden çalmadı değil mi?
No te lo robó, ¿ verdad? , ¿ lo hizo?
Çünkü ikinci kez en iyi arkadaşım Matt'i kurtardın. Çünkü senden öyle yapmanı istedim.
Porque la segunda vez salvaste a mi mejor amigo Matt porque te lo pedí.
Çok kötü bir gün geçiriyordum ve sinirimi senden çıkarmak istemezdim.
Tenía un mal día, y... No era mi intención desquitarme contigo.
Gerçekten senden nefret ettiğimi mi düşünüyorsun,... son on yıIda yaşadığımız onca şeyden sonra?
¿ Realmente piensas que te odio, después de todo por lo que hemos pasado en los últimos diez años?
Senden iki tane mi?
- ¿ Había dos de ustedes?
Senden bıkmadım. - Gerçekten mi?
No estoy cansada de ti. - ¿ De verdad?
Sağdıçlar bunu yapar ve senden benim sağdıcım olmanı istiyorum.
Es lo que hace el padrino y te estoy pidiendo que seas mi padrino.
Bir dakika, adamın biri senden yüzbin dolar istiyor ve sende veriyorsun, öyle mi?
Espera un minuto... ¿ un tío te pide cientos de miles de dólares y simplemente se los das?
Kendime senden sadece bir gün daha ayrı kalacağımı söylüyorum. Ancak bu şekilde dayanabiliyorum, aşkım.
Me digo a mi mismo que solo estaré lejos de ti hoy, que es lo máximo que puedo soportar, mi amor.
Mağazanın kapılarını kapattığın için kocam senden kuşkulandı.
Cerrar las puertas de la tienda ha hecho que mi marido dude de ti.
'Az ben... Senden serseri bir mi?
¿ Al menos... podrías darme uno?
Simon, şok oldun biliyorum ama şunu bilmeni isterim. Patronum ve arkadaşım olduğun için... Helena'yı senden çalmayacağıma söz veriyorum.
Mira, Simon, entiendo que esto viene como una pequeña conmoción, así que solo quiero que sepas que como mi jefe y como mi amigo, te prometo no te la quitaré lejos de ti.
Bunu söyeyeceğime inanmak zor çünkü yetişkinlik hayatımın büyük bölümünü senden ve temsil ettiğiin her şeyden nefret ederek geçirdim ama...
Bueno, no me puedo creer que vaya a decir esto porque he pasado la mayor parte de mi vida como adulto odiándote y todo lo que representas, pero...
Gerçekten, babaannem bile senden hızlı kullanıyor.
Mi abuela conduce más rápido que tú.
Senden bir an bile şüphe etmedim anneme de böyle söyledim zaten.
Nunca dudé de ti ni por un segundo y se lo dije a mi madre.
Yasal olarak, bir annenin tüm hak ve sorumluluklarına sahibim. Ve oğlumu doktora götürürken senden izin alacak değilim.
Legalmente, tengo los derechos y responsabilidades de una madre, y no necesito pedirte permiso para que mi hijo vea un médico.
Senden gizleyeceğimi mi sanıyorsun?
¿ Qué, piensas que te lo ocultaría?
Senden gizleyeceğimi mi sanıyorsun?
¿ Qué, crees que te lo ocultaría?
Ben bol bol içki içip kız arkadaşımla yiyişmek istiyorum ama maalesef ki senden bazı cevaplar alana dek bunu yapamam.
Lo que quiero es beber copiosas cantidades de alcohol y liarme con mi novia, pero desafortunadamente no puedo hacerlo hasta que consiga unas cuantas respuestas por tu parte. Cuidado con esos.
Senden hoşlanmıyorum. Ailenden hoşlanmıyorum. Benim ilişkime karışmandan da hoşlanmıyorum.
No me caes bien, no me gusta tu familia no me gusta que te entrometas en mi relación.
Madem sırlardan konu açıldı, senden fazla bilmediğimi mi sanıyorsun?
Te has encontrado conmigo cuando no deberías mucho más a menudo.
Kim senden ayrılmıştı değil mi? Neden seni aradı?
Pero Kim rompió contigo, ¿ no?
Senden imkansızı istedim.
Aunque eres mi más grande discípulo, temo que he pedido mucho de ti.
Eğer senden düğünümüz için pasta yapmanı istesem?
¿ qué te parecería hacer el pastel para mi boda?
Babam gerçekten nefret ediyor senden.
Mi padre realmente te odia.
Senden demeç mi istediler?
¿ Están interesados en ti?
Eğer senden düğünümüz için pasta yapmanı istesem?
¿ Y si haces tú la tarta para mi boda?
Senden nefret ettiğim çok açık değil mi? Senin de bana karşı sempati duyduğunu pek söyleyemem hele ki Brüksel olayını duyduktan sonra.
Es bastante obvio que le desprecio, y no puedo imaginar que yo le caiga muy bien, especialmente después de oir lo de Bruselas.
Lars Olafsen'yi buraya getirttim. Senden genel müdürüm olmanı istiyorum.
Lars Olafsen está aquí y quiere ver a mi manager general.
Seni bir süredir tanıyorum ve senden tek istediğim oğlumla birlikte olabilmem için hayatımdan defolup gitmendi.
Te he conocido un tiempo, y todo lo que quería era sacarte de mi vida para poder estar con mi hijo.
- Senden mi?
- ¿ De ti?
Senden daha ateşli biriyle olacağı için mi?
¿ Preocupada de que la estén follando en sus diques secos?
Senden daha yaşlı görünüyorum çünkü doğurma yaşımdan önce evlendim.
Parezco más vieja que usted porque me casé mucho antes de que acabase mi edad fértil.
Ayrıca senden onun kitabından bir alıntı yapmanı istedi, değil mi?
También te preguntó por una cita de su libro, ¿ verdad?
Bunu söyleyeceğime inanmak zor ama çünkü erişkin hayatımın büyük bir kısmını senden ve senin temsil ettiğin şeyden nefret ederek geçirdim ama...
Bueno, no me puedo creer que vaya a decir esto porque he pasado la mayor parte de mi vida como adulto odiándote y todo lo que representas, pero...
Güzel. Senden istediğim şeyi getirdin mi?
Bien. ¿ Traes lo que te pedí?
Öfkemi senden ya da Korkunç Brandon'dan çıkarmamalıyım.
No debería descargar mi rabia contigo o con Brandon Aterrador.
Senden iyisi mi olacak?
Eres la mejor.
Galiba anahtarımı senden geri almam gerekiyor.
Necesito que me devuelvas la llave de mi casa.
Robin'in yeni bir eşek şakasıyla senden intikam almak için gizli gizli plan yaptığı paranoyasıyla yaşadığın bir evlilik mi istiyorsun cidden?
¿ De veras quieres un matrimonio dónde tienes la paranoia de que Robin estará escondida, planeando vengarse con alguna broma pesada?
Çünkü senden daha güzel oldukları için mi?
¿ Por que son mas lindas que vos?
Başkanı senden daha iyi tanıyorum, değil mi?
Sé del Presidente más que tú, ¿ no?
"Senden hoşlanıyorum." gibi mi?
- Hey... ¿ qué es confesión de amor? Qué... " Me gustas.
Senden tek istediğim benim bu tek işimi halletmen.
Todo lo que estoy pidiendo es que quites esta cosa de mi plato.
Bazen, beni senden uzak tutan yegane şeyin çarpan kalbim olduğunu düşünüyorum.
A veces pienso que lo único que me alejaba de ti era... el latir de mi corazón
Eğer bu oy meselesinde desteğimi istiyorsan, senden biraz taviz vermeni istiyorum.
Si quieres mi apoyo en esta cosa de votación, Necesito un poco de quid pro quo de usted.
Senden biraz daha gençken babam vermişti bana bunu.
Mi papá me la regaló cuando yo era un poquito más joven que tú.