Sessizce traducir español
3,869 traducción paralela
Ward, bana öyle sessizce yaklaşma... Bebeğin erken doğmasını istemiyorsan tabii.
Ward, no me sorprendas de esa manera, a menos que quieras que este bebé se adelante.
Diğerleri kaçarken onlar sönmek üzere olan ateşin yanında sessizce oturdular ve sükûnet içinde donarak öldüler.
Mientras los otros huían, ellos se sentaron quietos cerca de la fogata y tranquilamente se congelaron hasta morir.
Sadece bir kişi var. Sessizce yaklaşıp demirin tadına baktır.
Ahí hay uno ahora... escúrrete y dale una probadita de nuestro hierro.
Sessizce olayın üstü örtüldü ve bir başkasını daha utandırmamak için buraya sürgün edildik.
Simplemente fuimos silenciosamente ignorados exiliados aquí para no abochornar a nadie.
Sessizce.
Silenciosamente.
Ama sessizce.
Pero silenciosamente.
Gerçekten sessizce gülebilirim.
Sé reírme sin hacer ruido.
- Sessizce ilerle tamam mı.
- Camina como siempre, no hagas ruido.
Sessizce yürü.
Camina en silencio.
Sana bir tavsiye vereyim. Dostuna yardım etmek istiyorsan sessizce yanına sokul.
Un consejo... si quieres echar una mano a un compañero, acércate en silencio.
Sessizce.
En silencio.
Bu büyük bir aksilik ama bu yasanın sessizce ölmesine izin vermeyeceğim.
Es un revés importante, pero no tengo la intención de dejar que esto se pierda.
Siseram çadırda sessizce yatıyor, uyuyor.
Mi Sisera descansaba en la tienda. Dormitaba.
Burada sessizce bekle.
Ahora, quédate muy tranquilo aquí.
Eğer kaçıranlar azar konum ve sessizce dinlerken l'tüm karışıklığı çözmek ll.
estás regañando a sus secuestradores, y ellos te hacen caso en silencio Ayudame con esta confusión.
Yalnızca yürümeye devam edelim ve hala donukken yanından sessizce geçelim.
- Sólo sigamos hacia adelante. - Intentemos pasarlo mientras aún está congelado.
- Yanlarından sessizce geçebiliriz.
- Podemos pasar entre ellos.
Bazan düşünüyorum da... sağlıksız birinin sessizce öldürülmesi uygun olur.
A veces pienso que si uno no está sano, se le debería sacrificar discretamente.
Sahte referanslar düzenledim ve sessizce Dr. Quentin olarak görev üstlendim.
Forjé mis referencias y en silencio tomé mi posición como el Dr. Quentin.
Şimdi sessizce uyumaya çalış.
Terminamos, acuéstate y mantente en silencio.
Senmiş gibi davranıp sessizce 40 derecelik bir çadırda bir buçuk saat boyunca oturmaya devam edemem.
No puedo seguir haciendo de cuenta que soy tú, sentarme en silencio en una choza de barro con 37º durante una hora y media.
Bunu söylemen garip. Çünkü sessizce oturma kısmı senin için sorun değilse senin için oldukça soğuk bir görevim var.
Es gracioso que lo menciones, porque si no te molesta sentarte en silencio, te tengo algo muy frío.
Bu "Evert" denen hatun sessizce gitmemiş.
Esta chica, Evert, no se fue en silencio.
Gün boyunca sessizce otururdum, belki de iki gün.
Me senté en silencio todo el día. A veces dos. I ¿ Funcionó?
Bir kere Tayland'lı bir kızla otururken içimden sessizce sakın erekte olma, sakın erekte olma diye düşünüyordum.
Una vez me senté al lado de una chica tailandesa y pensaba, "No tengas una erección, no tengas una erección."
Ama bu ofiste eliniz kolunuz bağlı oysaki benim bu gibi problemleri sessizce çözme konusunda yeteneklerim var.
Pero sus manos están atadas por el puesto. Mientras que yo tengo un talento para resolver problemas...
O sessizce gelmezse o zaman bütün bedenini kurşunla doldururum.
Si él no viene en silencio, luego Voy a llenar el cuerpo hs a balazos,
Evet, sessizce gelecek misin, yoksa seni sürükleyeyim mi?
¿ Y qué? Wil vienes qu etly o He arrastrarte?
Sessizce odaya bak, ve neler olduğunu bana söyle.
¡ Mira en esa habitación... Y dime lo que está pasando!
... hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.
Junto a los timbales, el tambor está resonando.
... hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.... hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.
Junto a los timbales, el tambor está resonando.
Hadi davullarla gel hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.
Junto a los timbales, el tambor está resonando.
Hadi davullarla gel... Hadi, sessizce değil, davullarla gel bana. Hadi davullarla gel... hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.
Junto a los timbales, el tambor está resonando.
Hadi davullarla gel... Hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.
Junto a los timbales, el tambor está resonando.
Hadi, sessizce değil, davullarla gel bana.
Junto a los timbales, el tambor está resonando.
Bir masada tek başına oturup herkes tarafından sessizce yargılanmak istemediğim için hayır demiştim.
Solo dije que no porque no quería sentarme en una mesa y ser juzgada en silencio toda la noche.
Sen uykuya dalana dek, burada sessizce oturacağım.
Solo me sentare aquí en silencio hasta que te duermas
Bana öyle sessizce yanaşma.
No te me acerques con sigilo.
"Bazen sessizce, bazen avaz avaz şarkılar söylüyor."
"A veces en silencio, a veces suena fuerte".
"Bazen sessizce, bazen avaz avaz şarkılar söylüyor."
"A veces en silencio, a veces suena fuerte."
O halde en iyisi, platformda sessizce yanında durup kaybetmeni izleyeyim.
Quizás debería quedarme callado junto a ti en el podio y verte perder.
Onlar konuşurken ben sessizce oturup, hafifçe tuzlanmış yüzlerinin tavada kızardığını hayal ederim.
Ellos hablan mientras yo estoy sentado en silencio imaginando sus caras ligeramente saladas friéndose en una sartén.
Kardeşin sessizce parasını alacak ve Portekiz'e dönecek.
Tu hermana cogerá su dinero tranquila y volverá a Portugal aún más tranquila...
Sessizce yiyiver ; kimsenin ruhu duymaz.
Come esto en secreto, nadie lo sabrá.
Geceleri sessizce ağlıyorlar.
Lloran en silencio por la noche.
Ücra bir köşede sessizce oturacak tüm çekingenliğini rüzgara teslim ettiğini hissedince hamlesini yapacak. Ayaklarını yerden kesecek ve doğruca yatağa.
Se va a sentar ahí, en silencio, al costado hasta que perciba que has arrojado todas tus inhibiciones al viento y ahí hará su jugada te hará caer y te llevará a su cama.
Elimi sıktın ve sessizce,... doğaüstü kardeşliği için karşılama komitesinden olduğunu söyledin.
Tú me estrechaste la mano y muy silenciosamente, dijiste... que eras parte de un comité de bienvenida para los hermanos sobrenaturales.
Sessizce benimle gel yada... yarın bu fotoğrafının altında ölüm haberin olur.
¿ Cómo te atreves a venir a mi área e insultarme? Ven conmigo en silencio o esta foto..
Ayrıca bir kere sizle dalaşmaya başladım mı ya sessizce geleceksiniz ya da sizi öldürmek zorunda kalacağım ama her iki şekilde de bu biftek soğuyacak.
Y sé que cuando me pare a tratar con ustedes tal vez se vayan tranquilos o tal vez tenga que matarlos. Pero como sea, esta carne se va a enfriar.
Ne zaman etrafta sessizce durabiliriz?
¿ Cuándo podemos dejar de andar de puntillas alrededor?
Tamam, sessizce gireceğiz.
Bien, vamos lento y tranquilo.