Tuzak mı traducir español
1,018 traducción paralela
- Sence bu bir tuzak mı?
- ¿ Crées que se trata de una trampa?
- Tuzak mı?
- ¿ Señuelos?
- Tuzak mı?
- ¿ Trampa?
Tuzak mı?
¿ Una emboscada?
Bu bir izleyicinin fikri mi, iyi geceler dileği mi yoksa bir tuzak mı?
- ¿ Es esto una audiencia, un beso de buenas noches o una emboscada?
- Birisi bize tuzak mı kuruyor?
Alguien quiere que caiga en una trampa?
Tuzak mı kurayım?
¿ Emboscarle yo?
Bu benim için bir tuzak mı?
¿ Es una trampa para mí?
Bir başka tuzak mı?
¿ Otra trampa?
Tuzak mı hazırladın?
Prepara la trampa.
- Birileri bana tuzak mı kuruyor?
- ¿ Me está tendiendo alguien una trampa?
Eğer ona tuzak kurarsan yerini tespit edebiliriz. Tuzak mı?
Lo podemos localizar si quiere ponerle una trampa. - ¿ Una trampa?
Tuzak mı acaba?
¿ Podría ser una trampa?
Tuzağımıza düştüğünde orada olmak istiyorum. Tuzak mı?
¡ Quiero prepararme para cuando caiga en la trampa!
Bu, şu gördüğün zavallı askere konan bir talih kuşu mu yoksa yokedici bir tuzak mı?
¿ Es esto un golpe de suerte para este pobre soldado o es simplemente una trampa?
Ne bu, bir tuzak mı?
¿ Qué es esto, una trampa?
Yarın dükkanın önüne bir tuzak kurarım.
Haré un cepo mañana en la fundición.
Bir köylü için tuzak kurdum, ve bir prens yakaladım.
Esa trampa la puse para un campesino y... ¡ cae un príncipe!
Bu tuzak değil. Planımız için kaç adam gerekiyor?
¿ Cuántos de nosotros te harían falta?
Yeni bir tuzak kuralım.
Les pondremos un cebo de nuevo, y entonces...
Onlara nehirin kenarına tuzak kuralım.
Atraigámoslos a Komoshiki, la villa a la vera del río.
Bir tuzak olduğunu anlamalıydım
Yo debería haber adivinado que era un truco.
Tuzak bu. Hayır, araştırdım.
No he robado dinero.
Tuzak mı kurdunuz?
¿ Tú?
Çocukken kurbağalara tuzak kurardım.
De niño solía encantar a las ranas.
Sanırım başkana bunların tuzak olduğunu söylemeliyiz.
Creo que deberíamos decirle al Presidente que es una trampa.
Kafayı mı yedin yahu? Tuzak için ortam hazırladın resmen.
¿ Pero estás loco?
Burdan Pasifik'e kadar, sadece bir kez değil defalarca, tuzak kurup avlanan adam mı?
¿ Un hombre que ha cazado desde aquí hasta el Pacífico, no una sino doce veces?
Tam sizin mekâna gidecektim, bir tuzak kokusu aldım.
Corrí a tu casa, pero sentí una emboscada allí.
... yapacağımız şey ona tuzak kurmak olacak.
Tienes nuestros nombres en la invitación
Bütün cinayetlerin şüphelisi benim karımın ölümü belli ki bir tuzak bir olay daha olursa, mahvoldum demektir!
Soy sospechoso de todos estos crímenes. ¡ Hasta la muerte de mi mujer es una trampa! Si ocurre algo más, estoy muerto.
Hiç tuzak kurmadım ama kesinlikle kurmak isterdim.
Nunca atrapé ninguno, pero me gustaría.
Bir tuzak kurmamız lazım.
- Tenemos que poner una trampa.
Ama önümüzde beyaz şerit çizen o kamyonet bana biraz tuhaf geldi. - Bir tuzak daha mı? - Hayır.
Otra emboscada?
O şişman rahibi Robin Hood'a tuzak kurmak için yem olarak kullanacağım.
Usaré a ese fraile gordinflón como cebo para atrapar a Robin Hood.
Onlara tuzak hazırlayalım.
Sí. Preparémonos.
Şunu ekleyeyim, polis bu küpeyi suç ortaklığının bir kanıtı olarak kullanmak niyetindeyse, sizi uyarıyorum, kanıt yetersizliği nedeniyle küpeyi polisin oraya yerleştirerek bir tür tuzak kurmak istediğini kanıtlarım!
A lo que yo añado que, si la policía tiene la intención de usar esa joya como prueba de su complicidad le advierto que yo soy capaz de demostrar que la policía le tendió una trampa y lo puso allí ex-profeso, porque no tenía pruebas para la acusación.
Söylediğim ve yaptığım her şeyde bir hile veya tuzak var.
Todo lo que digo y hago tiene truco o trampa.
Bu, daha önce yaşadığımız kadar ölümcül bir tuzak. Bu kez, onlarla başedecek kadar silahımız yok.
Es una trampa mortal tan letal como la que dejamos atrás, y no tenemos el armamento para luchar en la entrada y salida.
Dün serçeye tuzak kurarken bana yardım etti.
Ayer, ella me ayudó con las trampas para gorriones.
Tuzak olmanın çok uzağında kaba, el yapımı uzay gemisi bize inanılmaz bir armağan getirdi.
Lejos de ser un truco esa nave toscamente hecha a mano nos trajo un regalo...
Blake sahilde yaktığımız tuzak ateşine kandı. "
" Blake siguió la falsa hoguera en la orilla
Topraklarımıza tükürüyor bizon sürülerimizi talan ediyor kunduzlarımıza tuzak kuruyorlar.
Escupen nuestro suelo... destruyen nuestras manadas de búfalos... y cazan castores con trampa.
Charlie'ye öyle bir tuzak kuracağım ki, yerin dibinden çıkarmaya çalışacaklar.
Me voy a meter tanto en el bolsillo que me dará las gracias por respirar.
Tuzak kuralım!
- Montar una trampa.
Küçük taşralı akrabalarımıza bir tuzak kurup onları buradan mümkün olduğu kadar uzaklaştıracağım. Biraz zaman kazanırız.
Llevaré a nuestros primos campesinos a una operación de señuelo y los alejaré lo más posible de aquí para ganar tiempo.
O zaman arkadaşımız John Tanner'ın evine gidelim ve ona tuzak kuralım.
Entonces vamos a casa del amigo a contarle todo.
O zaman arkadaşımız John Tanner'ın evine gidelim ve ona tuzak kuralım.
Entonces vamos a casa del amigo John Tanner a contarle todo,
... ona tuzak kuralım.
Contar todo,
Dört yıl önce... Ben, ölümünüz için bir tuzak you... için bir tuzağa ayarladım.
Hace cuatro años, preparé una trampa para ti, una trampa para tu muerte.
Bir tuzak çalıştırdım.
¡ Activé otra trampa!