English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Tıpkı benim gibi

Tıpkı benim gibi traducir español

1,347 traducción paralela
Dünyanın onlardan nefret edeceği mesajını verdim çünkü tıpkı benim gibi onlar da dünyaya ait değiller.
Yo les di tu mensaje, y el mundo me odio... pero ellos no pertenecen al mundo, como yo tampoco pertenezco al mundo.
Tıpkı benim gibi onlar da dünyaya ait değiller.
así como yo no pertenezco al mundo, ellos no pertenecen al mundo.
- Tıpkı benim gibi.
- Igual que yo.
Tıpkı benim gibi, evlât.
Yo también los comía.
Tıpkı benim gibi tatlı ve lezzetliler.
Son dulces y sabrosos, igual que yo.
Tıpkı benim gibi ama aynı yaşta.
Igual que yo, a la misma edad.
Tıpkı benim gibi.
Crecer, como yo.
Ve onu tıpkı benim gibi sevmeli
Y apreciará tu corazón de oro Lo mismo que yo
Acaip tipler gördün mü, tıpkı benim gibi?
No, no... como gente extraña. Tú sabes, como yo.
Sadece sevin. Tıpkı benim gibi.
Sólo enamórense, como yo.
Ülkeleri için canlarını vermeye yemin ettiler, tıpkı benim gibi.
Juraron dar sus vidas por su país... como yo.
Tıpkı benim gibi.
Yo también.
Burada çalışıyorlar. Eğleniyorlar. Tıpkı benim gibi para kazanıyorlar.
Se divierten y ganan dinero, igual que yo.
Tıpkı benim gibi.
Igual que yo.
Tıpkı benim gibi.
Lo mismo que yo
Kızın yüzünü engeller dolayısıyla göremedim ama kız tıpkı benim gibi.
No la pude ver por la cortina, pero es mi clase de chica.
Tıpkı benim gibi asla sıcak bir kalbe sahip olmamıştı.
Como yo, ella nunca había tenido un enamorado.
Beni öyle görmek onu parçalayacak ve içi içini yiyecek, tıpkı benim gibi.
Las tripas se le revolverán. Será igual a como me sucedió a mí.
Sen de oradaydın Jared, tıpkı benim gibi.
Estuviste ahí, Jared, también, como yo.
Katiller ; tıpkı benim gibi.
Son criminales. Son asesinos, igual que yo.
Benim yapmak istediğim Tıpkı buraya gelmeden önce birkaç tane Long İsland Ice Tea'yı üst üste devirmek istemem gibi.
Eso me gustaría. Así como yo quería un té helado antes de venir.
ama burnu tıpkı benim burnum gibi
Lo único en lo que se parece a mi es en la nariz.
Her birine göre bir yer var. Tıpkı Sparki'nin deniz fenerinde... Stitch'in de benim yanımda olması gibi.
Cada uno de ellos tiene un lugar al que pertenece, como Sparky, que está en el faro, y Stitch, que está conmigo.
Benim adım John bayan, tıpkı babamınki gibi.
Me llamo John, señora, igual que mi papá.
Tıpkı benim gibi!
Igual que yo.
Tıpkı yakın arkadaşımız Paolo gibi. Gerçek bir şampiyonla gezmek istersen benim adım Ernest.
Ahora si quieres dar una vuelta con un verdadero campeón yo soy Ernest.
Benden yanaysan tıpkı benim gibi dövüşmelisin.
Si estás en mi equipo, pelearás para ganar, como yo.
Seninle ilk tanıştığımda, Julia konuşacak bir kız arkadaşa ihtiyacın olduğunu anladım, tıpkı benim de bazen olduğu gibi.
Cuando te conocí, Julia, noté que necesitabas una amiga con quien hablar. Igual que yo a veces.
Tıpkı benim de arkadaşın olduğum ve değiştiğim gibi.
¿ Cómo manejaste eso?
Tıpkı benim, senin yemek yapmanla dalga geçmem, senin de, misafirimiz olduğunda, pantolon giymemi söylemen gibi.
Es como, me burlo de tu cocina, te digo que me ponga los pantalones cuando tenemos compañía.
Tıpkı benim bu yedi yılın bir ikisini yatacak olmam gibi.
Igual que yo, sólo tendré un año o dos de esos siete.
Tıpkı benim bir geceyi bir kadınla geçirmemin... beni heteroseksüel yapmayacağı gibi.
Es como si pasara la noche con una mujer... no me haría heterosexual.
Senin bir evin yok. Tıpkı benim olmadığı gibi.
No tienes hogar, igual que yo.
Tıpkı bildiğimiz gibi ama... benim daha önce hiç bu kadar milli duygularım kabarmamıştı.
Es como siempre he sabido, pero de alguna manera... Nunca me he sentido tan indio antes yo soy Indio
Tıpkı benim eskiden konuştuğum gibi konuşuyorsun.
Este mocoso se parece a mí en los viejos tiempos.
Ah, zavallı çocuğum benim! Tıpkı büyüklüğü ile lanetlenmiş Achilles gibi.
Mi pobre hijo, como Aquiles tienes la maldición de tu grandeza.
Hem görünüşe göre sandığımdan daha çok ortak noktamız var. Galerilerden hoşlanıyor, ucuz Japon restoranlarını seviyor. Tıpkı sen ve benim gibi.
Que yo tenía una mente brillante, pero era un hombrecito ávido... y en bancarrota moral, cuya vida personal entera... no era otra cosa que un aburrido pedo de 72 años.
Tabii tıpkı benim siyah göldeki yaratıkla yüzdükten sonra geri dönmem gibi.
Eso fue justo después de nadar con la criatura de la Laguna Negra
Buradaki o akşamlar, o sabahlar... O akşamlar o sabahlar tıpkı benim ülkemdeki gibi.
Los mismos atardeceres, los mismos amaneceres. igual que en mi país.
İşte benim ülkem, tıpkı senin ülken gibi.
Así es mi país, igual que tu país.
- İşte benim ülkem... - Tıpkı benim ülkem gibi...
Así es mi país... igual que mi país.
Benim düşünceme göre tıkaç sayesinde kurbanın çıkardığı sesler katili heyecanlandırıyor. Sonra ikinci çorabı alıyor... Kurbanın boğazına doluyor ve muhtemelen küçük bir sopanın yardımıyla, çorabı tıpkı bir turnike gibi yavaş yavaş çevirip sıkılaştırıyor.
Creo que la amordaza y hace la clase de de ruidos que el asesino encuentra excitantes entonces le quita la otra media y se la pone alrededor del cuello probablemente usando una vara corta de madera, va enroscando como si fuera un torniquete.
Tıpkı benim şeyi bırakmaya çalışmam gibi.
Está tratando de dejar el cigarrillo. Es como yo tratado de dejar el...
Aman Tanrım, bu tıpkı benim adım gibi!
¡ Dios mío, como mi nombre!
Aman Tanrım, bu tıpkı benim adım gibi!
¡ Ay, Dios mío, así es como me llamo!
Sanırım burada sıkıştınız, tıpkı benim sıkşıp kaldığım gibi.
Creo que han estado ahí atrapados tanto tiempo como yo.
Lütfen... benim dileğim sadece basit bir hayat yaşamak, tıpkı antik metinlerde yazdığı gibi.
Sólo deseaba vivir una vida sencilla, como está escrito en los textos antiguos.
Üzgünüm. Tıpkı benim kütüphane kartım gibi, O teklifin de süresi geçti.
Lo siento, pero esa oferta, como mi credencial de la biblioteca, ya expiró.
Tıpkı, benim seni tanıdığım gibi.
De la misma manera que yo te conozco a ti.
Ve komik pazarlama taktiklerini denemeyin, tıpkı benim evcil tyrannosaurus almamı sağlayan herif gibi.
Y no intente uno de sus trucos de vendedor. Como ese tipo que me convenció de comprar un tiranosaurio de mascota.
Güzel değilim. Tıpkı Oprah gibi benim de ölçülerim uygun değil.
No soy linda ni he nacido para vestir los talles de las modelos ".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]