Yaptın mı traducir español
37,572 traducción paralela
Uzaylı-insan arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için ekonomik ve demografik araştırma yaptın mı?
¿ Acaso investigaste los indicadores económicos y demográficos para establecer un contexto de las relaciones humano-alienígenas?
Yaptın mı bir şeyler?
¿ Le hiciste eso?
Benim için yaptın mı?
¿ Lo hiciste por mí?
Lise koçluğu yaptın mı hiç?
¿ Has realizado entrenamientos en institutos?
Hiç SM yaptın mı? ( SM = Sadizm ve Mazoşizm Davranışları )
¿ Has hecho algo de sadomasoquismo?
- Rol yaptın mı? - Hayır...
¿ Juegos de rol?
Gerçekten yaptın mı bunu?
¿ Así que lo lograste?
Sen de yaptın mı?
Oh, ¿ has hecho uno tan bien?
Yani, benden başka herkes karanlıktayken görebilmemin bir yolu varsa- - iki tane gece görüş kamerası, biraz hayalgücü, ve işte- - kendi yaptığım çirkin görünümlü gece görüş gözlüğümle ortam ışığını güçlendirip karanlıkta görebilirim.
En tanto tengas una forma de ver mientras el resto está en la oscuridad... Dos cámaras de visión nocturna, algo de imaginación, y listo... Tienes tu propio par de gafas feas que aumentan la luz del ambiente y te permiten ver en la oscuridad.
- Lex'e yaptığın gibi bana da nutuk atacağın kısma mı geldik?
¿ Aquí es donde me sermoneas, como lo hacías con Lex?
Bende aynısını anneme yaptım
Yo hice lo mismo con mi madre.
Onu gördüm. O kaldırıma adım attığında. ne yaptığını biliyordu.
Él sabía lo que estaba haciendo cuando saltó a la calle.
Bunun için minnettarım. Sonuçta bunu benim için yaptın.
Aprecio esto, lo que haces por mí.
Ben yapılacakları yaptım. Sen daha yolun başındasın.
Tú solo estás empezando el viaje.
Bana söylediğin şeyleri yaptım ve Barbara bebeği antrenör / bakıcıya bıraktıktan sonra bir grup Koreli kadını benim merkezime inmeleri için getirttim.
¿ Sabes qué? , hice lo que me dijiste que hiciera y dejé a Bárbara en el entrenador / niñera, y dejé que un montón de mujeres coreanas me trabajaran.
Yaptığımın yarısını anlamıyorum bile.
Ni siquiera sé lo que estoy haciendo la mitad del tiempo.
Oradaki bir patlamanın ne kadar zarara yol açacağını öğrenmek için PHMSA'da bir uzmana patlama çapı hesaplaması yaptırdım.
He tenido a un experto de la ASGMP haciendo un radio de protección de impacto solo para ver qué tipo de daño causaría una explosión como esta.
Peki şu ping atma olayını falan yaptınız mı?
Bien, ¿ entonces hiciste lo del ping para...?
Tek yaptığım arabaların adresleri öğrenmek, tıpkı benden istediğin gibi.
Todo lo que he estado haciendo es conseguir las direcciones, como me lo pediste.
Bırak ne yaptıklarını kanıtlayayım.
Déjame probar lo que hicieron.
Onlar da bunun için uğraşıyorlar zaten. Sen sakin olmalısın, anladın mı? Tansiyonun tavan yaptı.
Bueno, bueno, están haciendo eso, pero necesitas calmarte, ¿ de acuerdo?
Ama Roscoe'nın iyi bir çocuk olduğunu ve bir hata yaptığını hatırlayalım.
Pero recordemos que Roscoe es un buen chico y que ha cometido un error.
Sadece atım yaptığında uçar, ben de garaja ulaşması için yaklaşık zaman miktarını programlayacağım.
Lo único que va a volar cuando los impulsos, así que voy a programar el tiempo aproximado para conseguir que el garaje.
Benden bilgi saklayarak ne yaptığını biliyorum, seni İmparatorluk'ta evimde, aile hayatımızda hoş karşılamamıza rağmen.
Sé que me ha ocultado información, a pesar de haberle dado la bienvenida al Reich, a mi hogar y a la vida de mi familia.
Ne yaptım? Hatta senin kızın diye ağırdan alıyorum.
De hecho, voy a llevarlo lento porque ella es tu hija.
Dwight'a yaptığın şey yanlıştı, tamam mı?
Estamos muy decepcionados.
Yaptığımız eylemlerini hesabını daha mutlak bir kudrete vereceğimize inanıyor musun?
¿ Crees que nuestras acciones son responsables de las consecuencias de un poder superior?
Bizi hakkında uyardığın adam mı yaptı bunu?
Este hombre del que nos advirtió, ¿ él hizo esto?
O yaptığın neydi? Dillerini böyle bükebiliyor mı diye sormuştum.
Les preguntaba si podían enrollar la lengua.
Bugün Tim'le suçluluk emareleri ile ilgili yaptığımız konuşmayı hatırladın mı?
Recuerde que cuando estaba hablando Tim hoy Acerca de los marcadores sospechas?
O şerefsiz doktorun, senin için yaptığım şeyleri yapacağını mı sanıyorsun?
Este maldito doctor... ¿ crees que él habría hecho... las cosas que hice por ti?
Oğlum için yaptıklarınızı asla unutmayacağım.
Y nunca olvidaré lo que ha hecho por mi hijo.
Dinle, Bunu yaptım çünkü benim en iyi arkadaşımsın, ve ne yaptıysam seni hayatta tutmak içindi.
Escucha, lo hice porque eres mi mejor amigo e hice lo que hice para mantenerte con vida.
- Ne yaptıklarını anladım.
Ya entiendo lo que hicieron.
- Anne, odamı Reggie'nin odası mı yaptın?
Mamá, ¿ convertiste mi habitación en la de Reggie?
Sana babanın öldüğünü söyledi, ama senin sayende- - suda yaptıkların sayesinde- - oldukça hayattayım.
Te contó que tu padre estaba muerto, pero gracias a ti, por lo que hiciste en el agua, estoy más vivo que nunca.
Ne yaptığımı duyunca inanamayacaksın.
Nunca vas a creer lo que estoy haciendo.
Bazı çocukların yaptığı gibi hiç sayısını aklımda tutmadım.
Nunca llevé la cuenta como algunos de los muchachos.
Yaptığın espriyi anlamak için programlanmadım.
No estoy programado para comprender tu sentido del humor.
Rex, tek yaptığım hiç birinizin kazanmasının istenmediğini göstermekti.
Rex, lo único que hice fue señalar que ninguno de ustedes estaba destinado a ganar.
Şimdi bu savaşa dayanarak yaptığım hesaplamalara göre İmparatorluk'a karşı yaptığınız bu isyanın yüzde birden daha az olumlu sonuçlanma olasılığı var o yüzden burada yollarımızı ayırmak zorundayız.
Ahora, basándome en esta batalla calculo que tienen una chance inferior al 1 % de montar una rebelión exitosa contra el Imperio así que de aquí en más, cada uno va por su lado.
Yaptığın tek şey başımı ağrıtmak.
Sólo me das dolor de cabeza.
Kahramanların yaptığı da budur. İnsanlara yardım etmek.
Es lo que hacen los héroes... ayudar.
Aynı planladığım gibi hep yaptığımız alın öpmelerden.
Uno de nuestros clásicos besos en la frente, justo como tenía planeado.
Ne yaptıklarını biliyormuşum gibi geçen 10 dakikadan sonra tekrar piste çıktım.
Después de diez minutos fingiendo que sabía lo que hacían, estaba de vuelta en la pista.
Burada çok akıllıca yaptığımız şey uçağın arkasından dolaşmak. Çünkü uçakların arka camları... veya aynaları yoktur, bu sayede yaklaştığımızı göremeyecekler.
Lo que estamos haciendo aquí es, muy inteligentemente, es rodear el avión porque los aviones no tienen ventana trasera o espejos en las puertas, así que no nos pueden ver acercarnos.
Yaptıklarının bir resmini almıştım. Şuna bak!
Tengo una imagen de lo que lo hizo. ¡ Mira este!
- Ne? Bay Wilman'dan bir yazı aldım. Ne yaptığımızın talimatlarıyla birlikte.
Tengo aquí un texto del Sr. Wilman, con las instrucciones de lo que estamos haciendo.
Burada yaptığım bir sürü şeyin aksine bunların hepsini evinizin arka bahçesinde yapabilirsiniz.
A diferencia de todo lo que he hecho aquí, con todas estas cosas, esto es algo que podéis hacer en casa en vuestro jardín.
- Baksana, yabancı çocuklarla dolu bir sınıfı şimdi ben nasıl etkileyeceğim, hem de kendi çocuklarım bile, ne iş yaptığımı bilmezlerken?
- Mira, ¿ cómo se supone que voy a inspirar a un auditorio lleno de extraños si mi propia mujer y mis hijas ni siquiera entienden a qué me dedico?
d Eğer bir çiftliğiniz varsa, d d mısırın gelecekteki fiyatını bilebilirsiniz... d d Sırf bu yüzden sigorta yaptırırsınız d d ki mısırlarınızı korumuş olasınız. d d Yağmur, fırtına ve kar d d ektiğiniz mısırlarınıza d d zarar verebilir, bu yüzden d
* Si tienes una granja * * Deberías saber lo que valdrá el maíz en el futuro * * Así que contratas un seguro para *