English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Y ] / Yasak mı

Yasak mı traducir español

789 traducción paralela
Bakmak yasak mı?
¿ Es que no puedo mirar?
- Ne o? Yasak mı?
- ¡ Que yo sepa no está prohibido!
- Yasak mı?
- ¿ Hay alguna ley en contra de eso?
Oraya girmek yasak mı?
- ¿ Está prohibido entrar ahí?
- Yasak mı?
- ¿ Prohibido?
- Düşünmeye yasak mı var?
Todavía no está prohibido pensar.
- Bir yasak mı var?
- ¿ Alguna ley lo prohibe?
Bir Müslümanın kuzeniyle evlenmesi yasak mıdır?
¿ Puede un musulmán se case con su prima?
- Yasak mı yani?
- ¿ Por qué?
Kutsal dağ insanlara yasak mı? Evet.
¿ Está la montaña sagrada prohibida a los hombres?
Bir hanıma dostça bir içki ısmarlamak yasak mı?
¿ Quién dice que no podía invitarla a una copa?
Gülmek yasak mı? Karnavalındayız...
¿ Qué, desde cuando está prohibido reirse?
- Uyumak yasak mı?
- ¿ Me quiere dejar dormir?
Yasak mı?
¿ Permiso?
Su tesisatı kullanmak partice yasak mı?
¿ Va en contra del partido usar un baño?
Oğlumu görebilir miyim, yoksa yasak mı?
¿ Puedo ver a mi hijo o me está prohibido?
Yasak mı var?
¿ Existe esa ley?
- Dursun, yasak mı?
¿ No tiene derecho?
- Sigara içmeniz yasak mı?
- ¿ No puede fumar?
Uçmam yasak mı?
¿ Solo?
Yasak mı?
¿ Solo?
Konuşuyorduk, yasak mı? Sen ne diyorsun, Brad?
Estamos conversando, ¿ por qué, está prohibido?
Yasak mı?
¿ Y por qué no?
Sorarım size, sevgili kardeşlerim bizim gibi dürüst ve onurlu yurttaşlara yasak olan şey neden ahlaksızca yaşam süren bir... bir ressam için serbest olsun?
Les pregunto, hermanos míos ¿ por qué lo que se nos prohíbe a los ciudadanos honestos y decentes debe permitírsele a un pintor inmoral?
Askeri üniformaların dışındaki giysilerin getirilmesinin kesinlikle yasak olduğunu hatırlatırım.
Les recuerdo que esta prohibido estrictamente recibir ropa no militar.
Bu kesinlikle yasak, tatlım!
¡ Rigurosamente prohibido, mi cielo!
Yoksa o da mı yasak?
¿ Eso también está prohibido?
Yüzbaşı, şu malum şahıstan uzak duracaksın, kesin yasak, anlaşıldı mı?
Capitán Pringle, permanecerá usted alejado de esa mujer. Prohibido, ¿ está claro?
Hayır, evladım. Bu yasak.
No hija, está prohibido.
- Camdan bağırmak da yasak, bu yüzden bir - - Postane kuracağım. Ruhlarımızın çıplak olması için -
Como muestra de mi gratitud... y como un medio de fomentar la comunicación- - dado que gritar por la ventana está prohibido... suministraré... una oficina postal en nuestra cerca... para alentar que sigamos... desnudando nuestras almas y revelando... nuestros secretos más pasmosos.
Yaptığın şey için minnettarım ama müşterilerle çıkmamız yasak.
Le estoy muy agradecida por lo que hizo... ... pero no nos está permitido salir con los clientes.
Kızım odasında hasta yatıyor, bir başkasıyla görüşmesi yasak.
Mi hija está enferma en su habitación y no puede ver a nadie.
Sadece bakıyordum, o da mı yasak?
- ¿ Qué pasa?
Sonra aniden : "Benim adım Lolita ve oğlanlarla oynamam yasak."
De repente dice : "Me llamo Lolita, y se supone que no juego con chicos".
Birkaç dünya dakikası önce,... o dünyada yasak bir deyime başvurmadınız mı?
¿ No ha empleado usted hace unos minutos terrestres, un idioma del que no tenía ningún derecho, a hacer uso en este mundo?
Yasak ama bir tane alayım.
Va contra las normas, pero acepto uno.
- Bu da mı yasak?
¿ Por qué me he de estar quieto?
Yasak Alan Duke City N.M. Elektrik ve Su İşletmesi
ÁREA CERRADA
Yasak mı?
¿ Prohibido?
Sollamanın yasak olduğunu söyleyen işaretten var mıydı?
¿ Y por qué iba tu hijo como un loco por la vía?
Ne var ki perdenin arkasında kalmış bir şekilde hâlâ adım atmanın yasak olduğu yerde anılar birikmeye devam ediyor tek düze olarak ezelî şekilde.
Sin embargo, Retroceder Detrás de la cortina, ... Donde está todavía prohibido pisar,... La acumulación de la memoria continúa,... Monótona,... Antigua.
Niye? Yürüyüş yapmak yasak mı?
Pudo empezar por decir que era una manifestación.
Yasak olduğunu bilseydim, kendim dolaba koyardım.
Yo las hubiera dejado si hubiese sabido que no se podía.
Harekat gününe kadar uçman yasak.
Usted esta solo para el Día-M.
Özür dilerim hayatım. Ancak, bu laboratuara girilmesi kesinlikle yasak.
Querida mía... perdóname tú pero tengo estrictamente prohibido a todos el acceso a mi laboratorio.
Odalarımızda yemek ve içmek yasak.
No podemos comer ni beber en nuestras habitaciones.
Fotoğrafçıların salona girmesi yasak, küçük hanım.
- Ningún fotógrafo puede entrar.
Ekranımızda, Kaptan Pike ve Enterprise'ın galaksideki yasak olan tek dünyaya yaptığı sefer.
En nuestro monitor, el viaje del capitán Pike y la Enterprise, al planeta prohibido de la galaxia.
Yeni bir emire kadar dışarı çıkmak yasak, anladın mı?
No te irás hasta que yo lo diga.
Hayır, sevgili Charlotte, burada bekleyeceğim Marat'nın ayaktakımının toprağa verileceği o vadedilen günü Fransa'nın bir kez daha o yasak kelimeyi haykıracağı günü :..
No, querida Charlotte, aquí me quedo esperando ese día prometido cuando, con la gente de Marat enterrada Francia una vez más pronuncie la palabra prohibida...
- Yasak mı? - Evet.
- ¿ Prohibida?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]