English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ç ] / Çalışın

Çalışın traducir español

40,192 traducción paralela
Biz gizli kapaklı çalışıyoruz ama işin sonunda bulduklarınızı medyaya, gazetecilere, politikacılara vermelisiniz ve onlar da kendilerine düşeni yapmalılar.
Trabajamos en las sombras, pero, tarde o temprano, tenemos que compartir nuestros hallazgos con los medios, periodistas y políticos para que ellos hagan su parte.
Kaç insanımızın Smith'i devirmeye çalışırken öldüğünü biliyor musun?
¿ Sabes cuánta de nuestra gente ha muerto intentando acabar con Smith?
Kirkman'ın enkaz mahalindeki konuşmasında bizi birleştirici, bütünleştirici gösterecek birşeyler bulmaya çalışıyorum. Michigan büyük ihtimalle başlangıç.
Estoy intentando encontrar una forma de unirnos a todos con los comentarios de Kirkman en los escombros, pero Michigan probablemente sea solo el comienzo.
Şimdi ise Amerika'nın hükümetini bir araya toplamaya ve ülkeyi bölünmekten kurtarmaya çalışıyorum.
Ahora estoy intentando volver a montar todo el gobierno estadounidense y evitar que el país se desmantele.
Sayın Vali, ayrıca bilmelisiniz ki Polisiniz bilmeden, üç tane uzun dönemli soruşturmada görev alan Ulusal Güvenlik için çalışan gizli ajanı da tutuklamış.
Gobernador, también ha de saber que su policía, sin saberlo, ha cogido a tres operativos encubiertos que trabajaban en una operación de largo alcance para Seguridad Interior.
Bakın, ben sadece halkımın güvenliğini sağlamaya çalışıyorum.
Mire, solo intento mantener a salvo a mi gente.
Oğlanın kafasını keserler ve satanistlere 30 dolara satmaya çalışırlar.
así que le cortan la cabeza y piensan venderla a adoradores de Satán por 30 pavos.
Ne zaman bitse ve sen de onunla arkadaş olmaya çalışsan.. ... ona göre sen takıntılısın ve bir yere gidemezsin.
Pero cuando se termina y tratas de ser al menos amigo, significa que estás obsesionada y no lo puedes dejar.
Sana geleyim mi diye sordu. Ailesi ders çalıştığını zannediyordu. Ama bir baktılar ki Kimya dersinden düşük almış.
Entonces te pide que vengas cuando se supone que estudia, luego sus padres se enfadan porque obtuvo mala calificación en quimica...
Uzun zamandır perde arkasından Rudy Jones'un ayağını kaydırmaya çalışıyormuş.
Ha estado trabajando en secreto para hacer que echen a Rudy Jones desde hace tiempo. ¿ Dónde está él ahora?
Arkadaşın üzerinde çalışıyorduk.
Hemos estudiado a tu amigo.
Sadece sayısız çalışanımın değil, benim de hayatımı kurtardın.
No solo a todos mis empleados, sino también a mí.
Gizli çalışırken de bu kadar yumuşak mıydın, Frank?
¿ Eras así de suave cuando estabas encubierto, Frank?
Afedersin, sadece hayatını kurtarmaya çalışıyorum
- Lo siento. Intento salvarte la vida.
Yaşlı adamın mirası için... yanlış kapıyı çalışıyorsunuz.
Su gente está muy equivocada sobre las propiedades del viejo.
Çakma Çavuş dedi ki Başkan Yardımcısı'nı öldürmeye çalışan birini durduracakmış.
El sargento de pega dice que pretende evitar que un hombre mate al vicepresidente.
Ondan öç almanın bir yolunu bulmaya çalışıyorum.
He estado pensando en cómo devolvérsela.
Kadını hatırlıyor ama daha dün Denny's'de bütün bir gün çalışmış adam. Burada olduğuma inanamıyorum.
¿ Él se acuerda de ella, pero ayer accidentalmente trabajó un turno completo en Denny's?
Denny's'de çalışmadığımı öğrendiğimden bu yana hiç böyle heyecanlanmamıştım. Hâlâ çok karizmatik bir adamsın, Earl.
No he estado así de emocionado desde que me enteré que no trabajaba en Denny's.
Liam'a yaptığını benimle mi telafi etmeye çalışıyorsun?
¿ Quieres compensarme por lo que le hiciste a Liam?
Sırt ve biceps çalıştın, değil mi?
Tocaba espalda y bíceps, ¿ no?
Bütün bardak tutucuların çalışıp çalışmadığını görmek istedi.
Quería ver si los siete posavasos funcionaban.
Bak, bu bütçe tasarısını durdurmaya çalışmasını eğer böcek gibi bir konu var ise anlarım ve evet, halen böcekleri rahat konuşamıyorum ama bütçeyi engellemeye çalışmasının tek sebebi liberal olması değil mi?
Digo, mira, entiendo que intentar detener este presupuesto es acerca de un tema mayor, el tema de los insectos, y sí, me sigo sintiendo raro de hablar de esa forma, ¿ pero no está tu hermano intentando detener este presupuesto porque es liberal?
Hayır. Benimle beraber çalışmalısınız.
No, tienen que trabajar conmigo.
- Bu tezat bir şey değil mi? - 10 ekolojik terör olayının 9'unda dikkat çekilmeye çalışılan çevresel tehdit yerine halkın tepkisi, teröriste öfkelenmek şeklinde olur.
Nueve de cada diez veces, el ciudadano reacciona ante un acto de ecoterrorismo enfadándose con el terrorista más que con la afrenta ambiental sobre la que busca llamar la atención.
- Sorsan kızını bulmak için çalışıyoruz.
Aunque supuestamente se trate de encontrar a tu hija.
- Yani bu adamın yöntemi bu. Tesislere sızmaya çalışmıyor.
No está irrumpiendo en estas instalaciones.
Hayatımı tekrar yoluna sokmaya çalışırken karşımda kafein mi alacaksın sahiden?
¿ En verdad vas a tomar cafeína enfrente de mí cuando trato de regresar mi vida al buen camino?
Üç haftadır izinsiz çalışıyorsun, iyileşme izninin de pek tadını çıkarmadın.
Han sido tres semanas que has estado alejado del trabajo y realmente no has tomado ventaja en el intertanto.
Birlikte çalışırken şehirde çıkardığınız... üç günlük masraf bu!
Es la cantidad de dinero que ustedes le han costado a la ciudad trabajando juntos por tres días.
Sınırı geçen bir çakalı öldürmeye çalışıyordum.
Trataba de matar un coyote que traspasó el perímetro.
Birkaç tanıdığını bulmaya çalışıyoruz.
Estamops tratando de localizar a algunos de sus asociados.
O zaman onlara karşı dürüst olmaya başla ve onların tepkilerinden durumu anlamaya çalış.
Comienza por ser honesto con ellos, y trata de aprender de la reacción que tengan.
Ve o araba çalıntı olmadığı için şanslısın.
Y es mejor que reces porque no haya sido un auto robado.
Yaptıklarını itiraf ettirmeye çalışıyordum.
Traté de hacerlo admitir lo que había hecho.
Sır olarak saklamaya çalıştıysan, batırmışsın yani.
Si estabas intentando mantenerlo en secreto, hiciste un trabajo malísimo.
Karaciğer rahatsızlıklarını analiz etmek için daha kesin bir yol bulmaya çalışıyoruz.
Trabajamos para encontrar un modo más preciso de
Bu hastalığa yakalandın çünkü antideprasan bağımlılığından kurtulmaya çalışıyordun.
Amelia... te enfermaste porque intentaste dejar de golpe tus antidepresivos.
Şu anda sadece bacağını kurtarmaya değil, hayatını kurtarmaya çalışıyoruz.
O no estaremos tratando de salvar su pierna, estaremos tratando de mantenerlo con vida.
Şimdi bacağını kurtarmaya değil, hayatını kurtarmaya çalışıyor olabiliriz.
Y ahora ya no hablamos de tratar de salvar sus piernas, hablamos de tratar de salvarle la vida.
Beni ısırmaya mı çalıştın? !
¡ ¿ Intentaste morderme?
Ve lisansın için çalışırken, ki online yapabiliyorsun.
Y mientras estudias para el título, que puedes hacer online, puede trabajar en mi oficina.
Beni ikna etmeye çalışmayacak mısın?
¿ No vas a tratar de convencerme?
- Ama Walt'ın çok gizli uluslararası vakalarda çalışan bir devlet çalışanı olduğunu açıklarsam, Amerikan pasaportu taşıyan bir vatandaş olsaydı ülkeye daha hızlı giriş çıkış yapabileceği meselesini tartışabilirdim.
Pero si me explico que Walt es un contratista del gobierno trabajando en alto aclaramiento casos internacionales, que podrían argumentar que que podía entrar y salir del país más rápido si él era un ciudadano con pasaporte estadounidense.
Tek bildiğim bu iki herif burada yalnızca bizim olduğumuzu sanıyor yani umarım Sly ve Cabe neler döndüğünü biliyordur ve bizi nasıl kurtaracaklarını bulmaya çalışıyorlardır.
Todo lo que sé es que esos dos matones pensamos que somos las únicas personas aquí, así que espero que Sly y Cabe sabe lo que está pasando y están tratando de encontrar la manera de llegar nos hace libres.
Herkese bunun ne kadar güzel bir fikir olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu ve de eski nesil masalarda çalışmanın yanlış olduğunu sürekli anlatacaksın.
Tienes que decirle a todos constantemente lo buena idea que es, y lo importante que es y lo equivocados que están de tener escritorios tradicionales.
Ama içindeki sevgiyi öyle bir çekiyor ki. Bulmaya çalışırken resmen aradığını iliklerinde hissediyorsun. Sonra öyle bir çarpıtıyor ki.
Pero la forma en que toma el amor, lo encuentra, lo puedes sentir olfateándolo, y retorciéndolo.
Kadın ve çocukları dışarı çıkarmaya çalışıyorum.
Intento sacar a las mujeres y niños.
Hatırlatayım, kafayı yemiş, sana ihanet etmiş ve dünyaya bir salgın hastalık yaymaya çalışmış manyak bir eski sevgilin vardı.
¿ Es tu exnovia psicópata, que se volvió mala, te traicionó y trató de desatar una plaga al resto del mundo?
Bir yıldan fazla bir süredir, Interpol ve CIA ABD savunma yüklenici firması Wexler Uzaysahası Endüstrileri'nin Almanya sorumlusu Eric Wexler'ın Amerika'nın düşmanlarına silah satışında bulunduğunu ispatlamaya çalışıyor.
Durante más de un año, la Interpol y la CIA han estado tratando de demostrar que Eric Wexler... Director de la rama germánica del contratista de defensa de EE.UU. Industrias Aeroespaciales Wexler... Ha estado vendiendo armas a los enemigos de Estados Unidos.
Şu trene binene kadar, çok da hayatıma devam etmeye çalıştığım söylenemez. Ama bazen olaylara bakış açınızı değiştirecek birileriyle tanışırsınız.
No estaba mirando de seguir adelante cuando subí a aquel tren, pero a veces conoces a alguien que te hace ver las cosas de manera diferente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]