Çok tuhaf traducir español
6,160 traducción paralela
Bunu tüm hastalarıma söylerim çok tuhaf olmaması için.
Se lo digo a todos mis pacientes para que sea menos incómodo.
Son günlerde çok tuhaf hissediyorum.
Últimamente he estado tan desigual.
Hastanede kimliği belirlenemeyen çok tuhaf biri olduğunu söyledi.
Mencionó que tiene a la Desconocida más extraña en el hospital.
Geldiğiniz için teşekkürler. Bu çok tuhaf oldu. Çok utandım.
Gracias por venir, esto fue tan raro, fue vergonzoso.
Çok tuhaf!
Eso es simplemente estrafalario.
Çok tuhaf, hiç aşermedim. Tuhaf.
Es curioso, en realidad no tengo ningún antojo.
Az önce çok tuhaf bir telefon konuşması yaptım.
Acabo de tener la conversación telefónica más extraña.
Feng'in ifadesi bizi çok tuhaf bir konuma sokuyor.
El testimonio de Feng nos pone en una situación embarazosa.
Şey, bu çok tuhaf.
Bueno, eso es gracioso.
Çok tuhaf.
Es extraño.
Buradaki var ya, çok tuhaf biri.
Este tío de aquí... - Súper raro.
Çok tuhaf bir şey çekti canım şimdi.
Acabo de tener un ansia muy extraña.
Lütfen suratıma kapatma çünkü kulağa çok, çok ama çok tuhaf gelecek ölü sevgilim dirildi ve ardından kardeşimi yedi ve şimdi de beni yiyecek.
Téngame paciencia porque esto va a sonar muy, muy, muy, muy extraño, pero mi novia regresó de entre los muertos y luego se comió a mi hermano y ahora ella me va a comer a mí.
Gece kulübünde çok tuhaf bir enerjin var.
Muy personal. Es que tienes una energía rara cuando estamos de fiesta.
Çok tuhaf davranıyor.
Está actuando de manera extraña.
Muhasebecileriyse çok tuhaf görünümlü biriydi.
Supongo que el contable también tendría un aspecto ridículo.
Çok tuhaf gelecek ama...
Bueno, va a sonar realmente extraño, pero...
Bazen neden onunla hâlâ arkadaş olduğunu anlamıyorum. - Çok tuhaf.
A veces no entiendo por qué siguen siendo amigos.
Çok tuhaf.
Es tan extraño.
Çok tuhaf, ama... Hoşuma da gitti.
Es extraño, pero... de alguna manera me gusta.
Çok tuhaf bir eğlence anlayışınız varmış Amiral. Fransa'ya nükleer füze göndermek...
Tiene una manera graciosa de celebrarlo, Almirante... disparando una arma nuclear en Francia.
Çok tuhaf bir akşam yaşıyorum, ve sen de şu Dirk dediğime çok benziyorsun. Beni bir restorana götürmüştü ve orada sevişmiştik ama sonra hiç aramadı.
Realmente pasé una noche interesante y te pareces tanto a Dirk que me llevó afuero y luego tuvimos sexo en un restaurante temático y luego nunca me volvió a llamar.
Sen... Çok tuhaf davranıyorsun.
Hablábamos de movimientos del muro de escudos.
Ona yardım etmeye çalışıyordum ama çok tuhaf bir şey oldu.
He intentado ayudarla, pero ha pasado algo muy raro.
Çok tuhaf be.
Dios, esto es incómodo.
Bu çok tuhaf.
Es extraño.
Herkesin böyle şeyler yazması çok tuhaf.
Es tan extraño que todos escriban sobre eso.
Çok tuhafıma gitti ve ona görünmeden gittim.
Me rayé mucho, me fui antes de que me viera.
Çok tuhaf değil mi?
Es raro, ¿ verdad?
- Çok tuhaf çünkü ben de Mike'la konuşuyordum o da beni deli olduğuma ikna etti.
- Bueno, eso es muy gracioso, porque estaba hablando con Mike y él me ha convencido de que yo estaba loca, asi que ahi vas.
Ayrıca son günlerde çok tuhaf davranıyordu.
Aunque ha estado actuando de forma rara estos últimos días.
Çok tuhaf.
Es gracioso.
Ve burada düşünüyordum, bu çok tuhaf bir sorun adamım.
Y aquí estaba yo pensando, este es un extraño problema, hombre...
Çok tuhaf davranıyorsunuz.
Estáis actuando muy raro.
- Çok tuhaf değil mi?
- Es raro, ¿ verdad?
Bu çok tuhaf.
Esto es raro.
Haline bak. Çok tuhaf bir vücudun var.
Mírate, tienes un cuerpo tan raro.
Ama bazen çok tuhaf davranıyor ve bazı şüphelendiğim şeyler oldu.
Pero actúa algo raro a veces... y he encontrado algo que me despertó dudas.
Bu çok tuhaf, mezarlarının burada olduklarını bilmiyordum.
Esto es raro, no sabía que sus tumbas estaban aquí....
Bugün çok tuhaf bir gün.
Es un día de locos.
Çok tuhaf hissediyorum.
Me siento extraña.
- Çok tuhaf davranıyorsunuz. - Hayır, davranmıyoruz.
Chicos, están actuando raro.
- Bu çok tuhaf ya.
- Eso es raro.
Bugün ardımdan çok kapı kapattım. Tuhaf muhabbetler döndü.
Hoy quemé un montón de puentes.
Bu çok tuhaf ama.
Simplemente parece raro.
Çok konuştu ama tuhaf ve ırkçı şeyler söyledi.
Dijo un montón de cosas, pero era muy raro y racista.
Tüm o tuhaf şeyler için çok özür dilerim.
Siento mucho todo eso.
Tuhaf bir kaşı olan çok kaba bir çocukla yaşadığımızı hatırladın mı? Hani bize meydan okumuştu?
¿ Recuerdas cuando vivíamos con ese niño tan malo con la ceja extraña y nos retó a jugar?
Çok şükür, iki çalışma arkadaşının otel lobisinde içki içmesinde tuhaf bir şey yok.
Por suerte, no hay nada de extraño en que dos compañeros tomen una copa en el vestíbulo de un hotel.
- Çok tuhaf.
- Qué raro.
Gaspar'ın kirli sakalı... mesela... çok tuhaf. İnce detaylarda yanlış olan... bazı şeyleri fark ediyorum bile.
Ya comencé a notar algunas peculiaridades.
çok tuhafsın 37
çok tuhaftı 23
tuhaf 629
tuhaf biri 22
tuhaf bir şey 23
tuhaf birisin 17
tuhaf bir durum 17
tuhaf mı 39
tuhaf değil mi 54
çok teşekkür ederim 2489
çok tuhaftı 23
tuhaf 629
tuhaf biri 22
tuhaf bir şey 23
tuhaf birisin 17
tuhaf bir durum 17
tuhaf mı 39
tuhaf değil mi 54
çok teşekkür ederim 2489