English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Afedersiniz ama

Afedersiniz ama traducir francés

319 traducción paralela
Afedersiniz ama sözlükleriniz beni rahatsız ediyor.
Et pardon, pardon, Vos dictionnaires vont me gêner.
Afedersiniz ama Wölfiisheim'a çok var mı?
Excusez-moi... C'est encore loin, Wölfisheim?
Afedersiniz ama, kendinizden başka şeyler de düşünürseniz Bunun, bugüne kadar kaybettiğiniz tüm paralardan çok daha değerli bir şey olduğunu anlarsınız.
Désolé, mais si vous pensiez à autre chose qu'à vous-même, vous comprendriez que ceci a bien plus de valeur que l'argent que vous auriez gaspillé.
Pusulanın iğnesi artık manyetik kutbu göstermiyor. Afedersiniz ama bileklerinizi gösteriyor.
La boussole ne nous donne plus qu'une seule direction... l'emplacement de vos chevilles.
Afedersiniz ama, geleneklere göre önce genç hanımın anne babasıyla görüşmek icap eder.
Excusez-moi. Selon la coutume... on doit d'abord parler aux parents de la jeune femme.
Afedersiniz ama eğer siz- - Burası iki yıllığına benim evim ; o karta dokunayım demeyin. Affetmiyorum!
Excusez-moi, si vous êtes...
Afedersiniz ama ne istiyorsunuz?
C'est-à-dire que je ne sais pas qui vous êtes.
Afedersiniz ama burada yanlış giden bir şeyler var.
Désolé. Il y a un problème...
Sayın Başkan, afedersiniz ama...
Pardon, Monsieur, mais...
Beyler afedersiniz ama gerçekçi davrandığınızı düşünmüyorum.
Excusez-moi, mais... vous n'êtes pas réalistes.
Afedersiniz ama soruları gezinin sonunda alacağım.
Les questions après. Il faut se dépêcher.
- Bakın afedersiniz ama, onun kahve olduğundan emin misin? içki olmasın
Vous êtes sûr que vous buvez bien du café?
Afedersiniz ama, Herbert'ı görmem gerek, aşkımı.
Excusez-moi, je veux voir Herbert.
Afedersiniz ama siz hangi liseye gittiniz?
Pardon, mais... vous êtes allé au lycée?
Afedersiniz, efendim - ama orada Smoky Nehri dışında başka geçit yok.
"Désolé, Monsieur - mais il n'y a pas d'autre passage que la Smoky River."
Afedersiniz, Profesör ama polis buraya geldi.
Pardon, M. Le Professeur. La police est là...
Afedersiniz Profesör ama...
Pardon, M. Le Professeur.
Afedersiniz bayan, ama sizin de gelmenizi istiyoruz.
Mademoiselle, vous pouvez nous suivre aussi s'il vous plait?
Afedersiniz General, ama Buffalo Bill Cody kasabada.
Je vous prie de m'excuser, mais Buffalo Bill Cody vient d'arriver en ville.
Afedersiniz ama yanlış.
Pardon, mon commandant...
Ama, afedersiniz...
Permettez...
Afedersiniz, ama, şey bana yardım etmeyi düşünür müydünüz, acaba?
Pardon, mais... Vous ne voudriez pas m'aider? Coucou!
Afedersiniz, efendim ama- - ama ben sizinle- -
Je suis horriblement en retard!
Oh, afedersiniz, ama Bay Üç, Neden onları boyamanız gerekiyor kırmızıya?
Du plus éclatant des rouges Excusez-moi, mais pourquoi donc
Afedersiniz komutanım, ama suç Er Prewitt'te değil.
Mon capitaine, c'est pas de sa faute.
Afedersiniz bayım ama barones geç saatlere kadar burada olmayacaktır.
Désolée, mais elle n'est pas là.
- Afedersiniz, ama o benim.
Ah non, pardon, c'est le mien. 54!
Afedersiniz, ama böyle... Şunu 2500 yapalım.
2500!
Afedersiniz, Bay Ashton, ama kilise işim var.
Désolé, j'ai un contrat pour une église.
Afedersiniz bayım, ama beni duyun diye ölüleri uyandıracak kadar ses çıkardım burada.
Pourtant, j'ai fait du bruit à réveiller les morts.
Afedersiniz Bay Başkan ama... bir alarm durumunda birliklerin büyük şehirlere nakliyesi... sadece mantıklı değil, üstelik tedbirli bir hamle de.
Amener des troupes aux abords des villes : mesure de prudence.
Afedersiniz Profesör ama bunlar gerçek bira mı?
Pardon professeur, mais sommes-nous sûrs que c'est vraiment de la bière?
Afedersiniz, ama o Kızılderili kızla aranızda bir şey mi var?
Excusez-moi, mais y a-t-il quelque chose entre vous et cette Indienne?
Afedersiniz madam ama sizi anlabilmeliyim.
Je m'excuse, mais vous savez...
Afedersiniz efendim, ama biz neyi izliyoruz?
Excusez-moi, mais que cherchons-nous?
Afedersiniz ama...
Bonjour.
Afedersiniz efendim ama dilek sahibi insanlar Tsuta-no-yu'ya bir tanrının siluetine dua ederek bedenlerini ve ruhlarını arındırmak için gelirler.
Pardonnez-moi... Ceux qui viennent réaliser leurs désirs à Tsuta-no-Yu purifient leur corps et leur âme et prient sur l'image du Dieu.
Afedersiniz efendim ama çocuğunuzun kiralık olduğu yazıyor lâkin gerçekten onu bize ödünç verebilir misiniz?
C'est écrit : "enfant à louer". Vous prêtez vraiment votre enfant?
Afedersiniz, ama Perugino hakkında ne diyordunuz... Analizci düşünmeniz biraz fazla ciddi olmadı mı?
Excusez-moi, à propos du Pérugin, votre analyse n'était-elle pas un peu dure?
Afedersiniz kaptan. Size biraz aptalca gelecek, biliyorum... ama siz uçabiliyor musunuz?
Excusez-moi, Commandant, ça peut paraître idiot, mais savez-vous piloter?
Hanımefendi, afedersiniz, ama bu yabancı buraya gelmek istedi, ve beni dinlemedi.
Madame, excusez-moi, cet étranger a voulu passer, il n'a rien voulu entendre.
Afedersiniz, Bay Taggart, efendim, ama sizi böyle görmeye dayanamıyorum.
Excusez-moi, mais j'aime pas vous voir comme ça.
Afedersiniz, yolunuzdan alıkoymak istemem ama arabaları değiştirmek istiyoruz.
C'est pas pour être impoli, mais on veut changer de voiture.
- Afedersiniz efendim, ama kastettiğiniz...
- Désolé monsieur, mais vous ne pensez pas...
Böldüğüm için afedersiniz Mareşal, ama İngiliz paraşütçüleri buradan üç kilometre uzağa indiler.
Excusez-moi, Maréchal, mais... des parachutistes britanniques ont atterri à trois kilomètres d'ici.
Afedersiniz, Majesteleri... ama prenses Coo-Coo az önce kraliyet yatak odasından firar etti efendim.
Je suis ta reine. Majesté, la princesse Coo-Coo vient de s'échapper de sa chambre.
Afedersiniz, ama ne tür bir işe başvuracaksınız?
Excusez-moi, mais vous postulez pour quel genre d'emploi?
Afedersiniz. Özür dilerim ama... sizden gitmenizi istemek...
Pardonnez-moi, mais je vais devoir vous demander de...
Afedersiniz, General, ama orası bomba talim alanı olduğuna göre, Albay Maddox'un uçağı olabileceğini düşünmüyor musunuz, komutanım?
Pardon Général, mais comme c'est une zone d'entraînement de bombardiers... vous ne pensez pas que le Colonel Maddox devrait avoir des avions?
Afedersiniz, ama beni taksi bulabileceğim bir yere yönlendirir misiniz?
Excusez-moi, mais sauriez-vous où je pourrais trouver un taxi?
Ama Gosha geçen yıl çıkıp hastaneye yattığında fazla kişiselleştiği için afedersiniz bayanlar sadece apandisini aldılar laboratuvarın yarısı işlemez hale geldi.
L'année dernière, en revanche, quand Gocha a dû être hospitalisé, je m'excuse auprès des dames pour le petit détail intime, quand on l'a opéré d'urgence de l'appendicite, sept de nos dix ateliers ont dû cesser leur travail.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]