Ama bilirsin traducir francés
2,349 traducción paralela
- Aslında evet ama bilirsin, bunun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
- Ce n'est pas rien. Mais tu n'es pas obligé d'en parler.
Peki bu gece ne yapıyorsun? Aslına bakarsan bir planım yok ama bilirsin, belki Benny ile biraz oyun oynarız. Bilmiyorum.
- Alors tu fais quoi ce soir?
Soğuk ama bilirsin işte bu soğuk pizza.
Elle est froide. De la pizza froide.
Ama bilirsin gene de ben ne yapsam da o çocuk hakkında hayal kırıklığı hissedemeden duramıyorum.
- Malgré tout... je ne peux m'empêcher d'être un peu déçu, tu vois?
nasıl yapılacağını bile bilmiyorum, ama bilirsin demek istediğim, c'est la vie.
Fais pas le con, pas question, mais, tu vois... Je veux dire, c'est la vie. Je peux pas le supporter, Anthea...
Matematik hiç bi zaman benim iyi olduğum bişey değildi, ama bence, ama bilirsin, tamamiyle değil!
Les maths, c'est pas mon point fort, mais c'est pas tout à fait ça, tu vois.
Ama bilirsin, burada çok fazla sırrımız var.
On a bien des secrets.
Ama bilirsin, orada parti olayına iyi dalmıştım.
Je crois que j'ai un peu trop fait d'excès.
Bilirsin, çoğu zaman uysal Bruce Banner gibisindir ama sonra kızdığında, dönüşüverirsin...
Disons que généralement, t'es le gentil Bruce Banner, mais quand tu t'énerves, tu te transformes en...
Ama hastalandığında... bilirsin işte, bizim onu veterinere götürecek paramız yoktu.
Mais quand il est tombé malade, tu sais, on n'avait... on n'avait pas assez d'argent pour l'emmener chez un vétérinaire.
Ama çok zor. bilirsin işte.
C'est dur.
Ama en iyi avukatların bile geveze komşuları engelleyemeyeceklerini bilirsin.
Même les meilleurs avocats ne peuvent empêcher les commérages de voisinage.
Evet, bazılarını, ama hepsi bu kadar bilirsin?
Certains d'entre eux, mais c'est tout.
Herkes çıldırmış gibi, ama, bilirsin... Yalnızca biraz uykumda yürümüşüm, tamam mı?
Tout le monde n'arrête pas de flipper, mais, tu sais, j'ai juste été somnambule, d'accord?
Bu... bilirsin, gerçekten geç oldu, ve anneme çok uzun kalmayacağımı söylemiştim, o yüzden gitmeliyim, ama teşekkürler.
Il se fait vraiment tard, et j'ai dit à ma mère que je ne serai pas trop longue, alors je vais y aller, mais merci.
Ama nasıldır bilirsin.
Vous savez comment c'est.
İyiyim ama... Bilirsin, Sadece çok garip.
Je vais bien, c'est juste un peu bizarre.
Hadi ama, arkandan sarılınca bana ne olur bilirsin.
Allons, tu sais ce qui se passe quand je t'enlace.
Ben de tam- - Yani- - Bilirsin, işe gitmem gerekiyor ama- -
C'est sur le chemin, tu vois... du boulot, mais...
Ama eğer babamı biraz olsun sevdiysen, çocuklarından birinin bu şirket yüzünden, onun yaptıkları yüzünden dağıldığını görmeyi asla istemeyeceğini bilirsin.
Mais si tu aimais mon père, tu saurais qu'il ne voudrait pas qu'on détruise un de ses enfants pour cette compagnie, pour quelque chose qu'il a construit. C'est possible.
Bilirsin, kusursuz değiller ama açıkçası sizi biraz rahatlatırdı, çünkü sanki biraz..
Ils ne sont pas parfaits, mais ça me soulage un peu.
Pekala.Ben okulda olacak, ama, bilirsin, birlikte gidip şu eve bakabiliriz.
Oui, d'accord. Ben sera à l'école, mais on pourrait aller voir la maison,
Hadi ama! Belki de sadece sakinleşmen gerekiyordur. Beni bilirsin!
Tu devrais te détendre, tu vois?
- Sen bilirsin, ama yalnızız, unutma.
- Tu décides, mais on est seuls ici.
Bilirsin işte, hukukun tertemiz yönünü bekliyordum ama bulduğum şey hukukun ince oyunları oldu.
Je m'attendais à la pureté de la loi, mais j'ai eu la manipulation de la loi.
Bilirsin işte demek istiyorum ki, sen dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için herşeyi göze aldın, ben de aynı şeyi yapmak istedim ama sonra nasıl olduysa bu duyguları yitirmeye başladım.
C'est que tu étais prête à tout risquer pour améliorer le monde, et je voulais faire la même chose, mais je me suis perdu en chemin.
Eskiden harika bir seks hayatımız vardı, ama şimdi, bilirsin, hiç tatmin olmuyor...
On avait une vie sexuelle formidable. Mais maintenant... Maintenant, elle n'est pas satisfaite.
Belki lisede olmayabilir ama, bilirsin işte, fırsatlar önündeyken...
Pas forcément au lycée mais bon, quand les opportunités se présentent...
Ama ondan sonra biraz tartıştık işte bilirsin.
Mais après nous avons eu une dispute.
Belki biz bunu ara sıra yapmalıyız, ama bu garip değil bilirsin.. .. çünkü biz iki öfkeli, hedefleri olan adamlarız.
Peut-être qu'on baiserait de temps en temps, rien d'inhabituel, juste pour se soulager, tu sais?
Ama, bilirsin işte, düşünüyoruz da hafızasında sorun olabilir doc.
Mais, vous savez, on peut remettre en question sa mémoire, Doc.
Ama kadınları bilirsin.
Mais tu connais les femmes.
Ama, bilirsin işte, daralan bir çemberin içindeyiz o yüzden ortalıkta ikisine yetecek kadar iş yoktu.
Mais, vous voyez, c'est la crise, donc il n'y avait pas assez de boulot pour les deux.
- Bilirsin işte, rotayı biraz uzattım. Yani, birkaç yıl geriye düştüm, ama şimdi yeniden sahadayım.
- Eh bien, je me suis perdue il y a quelques années, mais je suis de retour dans la course.
- ama, bilirsin, emin olmak istedim.
- Mais je voulais être prudente.
Ama bazı şeylere burnunu sokmaman gerektiğini bilirsin.
Mais vous savez ce que c'est, On n'est pas censé interférer dans la vie privée...
Bu tarz şiirlerden pek anlamam ama, bilirsin benimkiler çeteler hakkında olur.
Je ne suis pas un expert, les poésies que j'aime parlent plutôt de gangsters.
Ama bu işler nasıl yürür, bilirsin?
Mais vous savez comme ça marche.
Ona Kung Fu yeteneklerini eklerken yardım etmiştim ama sen bilirsin.
J'ai aidé en lui greffant des habiletés de kung-fu. Vas-y, si tu veux.
Bilirsin bunu atlattı ama yürüme zorluğu çekiyor.
Il a fallu attendre pour pouvoir reconstruire son genou.
Ama, tatlım. Ne derler bilirsin.
Tu sais ce qu'on dit.
Peki, Ama, bilirsin, nasıl hissettin?
Mais, tu sais, - qu'as-tu ressenti? - C'était génial.
Ama bilirsin,
Ça va, ça vient.
Bilirsin, siz benim her hikayemi korkunç sanıyorsunuz ama aslında güzel olanlar da var.
Vous devez penser que j'ai provoqué toutes sortes d'histoires horribles, mais en fait c'était super.
Onu aslında çok iyi tanımıyordum ama onunla sanat dersini beraber alırdık ve o şu renkli yağlı boya resimlerinden yapardı işte bilirsin, şekiller...
Je ne la connaissais pas très bien... mais elle était dans ma classe d'arts... et elle peignait ces tableaux aux couleurs très vives. Comme des formes, vraiment.
Hayır, ama çatıya gitme aptalca bir fikir. - Sen bununla ilgili ne bilirsin ki? - Sessiz olun.
Non, mais c'est une idée stupide d'aller sur le toit.
Amerikan çocukları, bilirsin, "Biz sevişmeyiz çünkü zekiyiz" ama ben...
Je suggère pas de porter ces anneaux de chasteté comme les gosses américains, genre "On baise pas parce qu'on est débiles".
Biliyorum.Ama annem, annemi bilirsin işte--O biraz kırılgandır.
Tu la connais. Elle est...
Ama sonra bilirsin, kendime günah çıkarıyorum.
Et puis, vous savez... je me pardonne.
Ama sanmak hakkında ne derler bilirsin.
Et tu sais ce qu'ils disent à propos du mot "supposer"...
Sonuç değişmeyecek, ama, bilirsin, çalışmasını dilesen iyi olur. Yani, kimse kötümser birini sevmez.
Tu devrais prier pour ça, personne n'aime les cyniques.
bilirsin 3409
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bana 28
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bana 28
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26