English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Ama biliyorum

Ama biliyorum traducir francés

34,313 traducción paralela
Hepinizin pek çok kötü şey yaşadığını biliyorum ve keşke tüm cevaplara sahip olsaydık ama değiliz.
Je sais que vous tous avez vécu l'enfer, et j'aimerai avoir des réponses, mais ce n'est pas le cas.
Mac, biliyorum, biraz zaman istedin ama bu görev biyolojik bir işi kotarabilecek birini gerektiriyor.
Je sais que vous vouliez du temps, mais il faut quelqu'un qui sait manier un composé biologique.
İçinde o sporcu egosu olduğunu biliyorum ama senden hoşlanmamın sebebi bunun aslında doğru olmaması.
Je sais que tu as l'égo sportif, mais je t'aime bien car je sais que, au fond, ce n'est pas vrai.
Öğretmenlerin hepsi böyle der biliyorum ama bu sözümüzde ciddiyizdir.
Je sais que la plupart des professeurs le disent mais nous le pensons vraiment.
Neler olduğunu bilmiyorum ama bu işin içinde senin olduğunu biliyorum.
Je ne sais pas ce qu'il se passe. Mais je sais que vous êtes au centre de tout ça.
Biliyorum hiç adil değil, ama bu çocuğu mahkemeye çıkarıp kaybetmek de adil değil.
Je sais que ce n'est pas la Justice, mais emmener quelqu'un au tribunal et perdre non plus.
Jane, biliyorum bu senin için kolay olmadı ama bu işi halledersen kazanacak çok şeyin var, halletmezsem de kaybedecek çok şeyim.
Jane, je comprends que cela puisse être difficile pour vous, mais vous avez tout à y gagner. Et tout à perdre sinon.
Biliyorum arada anlaşmazsızlıklar yaşadık, ama herkese bunu göstermek istedim.
Je sais qu'on a eu des accrochages, mais je voulais que tout le monde voit ça.
Kulağa nasıl geldiğini biliyorum ama ben deli değilim.
Je sais ce que vous pensez, mais je suis pas fou.
Değişime ihtiyacımız olduğunu biliyorum ama dostlarımıza da ihtiyacımız var.
Je sais qu'on a tous besoin de changements, mais on a aussi besoin d'amis.
- Biliyorum ama...
- C'est ton nom. - Oui, je sais mais...
Bir prosedürünüz olduğunu biliyorum ama olağanüstü koşullar altındayız.
Vous avez vos procédures, mais ce sont des circonstances exceptionnelles.
Oldukça stres altında olduğunu biliyorum ama ben de stres altındayım.
Je sais tu as été confronté à beaucoup de stress, mais j'ai été sous pression également.
Bu programda, çok gizli şekilde çalıştığımızı biliyorum ama bence riske değer.
Je sais qu'on opère sous secret sur ce programme, mais je pense que le jeu en vaut la chandelle.
Biliyorum, bu yanlış ama...
Je sais que c'est sûrement inapproprié.
Bir şey istemek için uygun bir zaman olmadığını biliyorum ama istediğimi yapmak zorundasın.
Je sais que c'est pas le moment de te demander quoi que ce soit, mais il faut que tu m'écoutes.
Onun kız kardeşin olduğunu biliyorum, akrabalık herşeyden önemli, ama polisler dün gece ne olduğunu bilmiyor ve biz biliyoruz
Je sais que c'est ta sœur, et que les liens du sang priment, mais la police ignore ce qui s'est passé hier, mais on sait.
Medyanın değiştiğini biliyorum ama bu işin ehli ihtiyar gazeteci hâlâ evinin yolunu bulabiliyor.
Je sais que les médias ont changé, mais ce vieux reporter peut trouver un nouvel endroit où bosser.
Bunun ürkütücü olduğunu biliyorum ama birlikte oğlunu bulabiliriz.
Je sais que c'est effrayant, mais ensemble, on peut retrouver votre fils.
Biliyorum, burası baya ıssız ama bütün her şeyden uzaklaşmak istememiş miydik?
Écoute, je sais que c'est calme ici, mais on a dit qu'on voulait s'éloigner, non?
Ama uzay programına çok inanıyorum ve güvende olduklarını biliyorum ama her zaman boş bir beklentiniz vardır ve bir ihtimal olduğunu düşünürsünüz.
Mais j'ai grand espoir dans le programme spatial et je sais qu'il sont en sûreté, mais il y a toujours cette... idée que tu te faisais de faux espoirs et que il y a une possibilité.
Zor olduğunu biliyorum, özellikle de şimdi ama belki de en iyisi işinden biraz uzaklaşıp kafanı rahatlatmaktır.
Je sais que c'est dur, mais peut-être que la meilleure chose à faire est de prendre un peu de recul et de se ressourcer.
Bu sen biliyorsun, ben de biliyorum ama eğer karşı çıkarsan iki yıl boyunca mahkemede seninle savaşırım.
Tu le sais et je le sais, Mais si vous vous battez, Je vous soutiendrai au tribunal pour les 2 ans à venir.
Bana anlaşmayı kabul et demesi için yaptığını biliyorum ama yine de sağ ol.
Vous voulez me pousser à accepter l'accord, mais merci.
Biliyorum ama Reynols'ı halledemezsem döndüğümde Louis'e ihtiyacım olacak.
Si je ne convaincs pas Reynolds, j'aurai besoin de Louis à mon retour.
Biliyorum ama patronlarıma bana iyilik yaptılar, kirasız mekanı reddettim diyemem.
Je ne peux pas dire à mes chefs que je refuse un loyer gratuit car je vous dois une fleur.
Gittiğini biliyorum ama her şey yoluna girecek.
Je sais qu'il part, mais ça ira.
Ama Mike için Sutter'ı sattığını biliyorum. Rachel için yaptıklarını da görüyorum.
Mais je sais que l'affaire de Sutter a été sabotée pour Mike et je vois tout ce que tu fais pour Rachel.
Mahkemede fotoğraf çekmememiz gerektiğini biliyorum ama elimde değildi.
Je sais qu'on ne doit pas prendre de photo, mais je n'ai pas pu m'en empêcher.
Üzerine düşün dediğini biliyorum ama bir gün mü iki gün mü demek istedin bilmiyorum.
Tu m'as dit d'y réfléchir. J'ignorais si tu pensais à un ou deux jours.
Ne söyleyeceğini biliyorum ama Mike bizim için kendini hapse soktu şimdi de benim içeri tıktığım biri yüzünden tehlikede.
Je sais ce que tu vas dire, mais Mike est en prison à notre place, et il est menacé par un type que j'ai enfermé.
Mike için endişelendiğini biliyorum ama bırak adam işini yapsın.
Je sais que tu es inquiet, mais laisse-le faire son boulot.
Biliyorum orasını anladım ama...
Je sais. Je vois ça, mais...
Belki etmedin ama işi sana kimin ayarladığını biliyorum sanırım.
Oui, mais je pense savoir qui t'y a placé.
- Leonard Bailey davası hakkında ne kadar istekli olduğunu biliyorum ama az önce Masumlar Projesi'nden bir telefon geldi. Korkarım dava gerekli şartlara sahip değil.
- Je sais que vous teniez au cas de Leonard Bailey, mais le Projet Innocence a tranché, et j'ai peur qu'il ne remplisse pas les critères.
Profesör, müvekkiller ile duygusal olarak bağlanmamamız gerektiğini biliyorum ama en ufak bir şey dahi hissetmezsek neden onlara yardım etmeye çalışıyoruz ki?
Je sais qu'il ne faut pas s'investir émotionnellement auprès de nos clients, mais si nous n'avons aucune passion, alors pourquoi les aider?
Rachel, bunu duymanın kolay olmadığını biliyorum ama yapabileceğim bir şey yok.
Rachel, je sais que c'est difficile à entendre, mais je ne peux rien y faire.
Bu konularda konuşmamamız gerektiğini biliyorum. Ama birinin seni zehirlemiş olabileceğini düşününce hücreni paylaştığın kişi hakkında daha çok şey bilmek istiyorsun.
Je sais qu'on ne doit pas parler de ça, mais après avoir été empoisonné, tu veux en savoir plus sur ton codétenu.
Zor günler olduğunu biliyorum ama işler düzeliyor.
Ça a été dur, mais les affaires reprennent.
İşe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum ama denemeyi bırakmayacağımı biliyorum.
Je ne sais pas si ça va marcher, mais je sais que je n'arrêterai pas d'essayer.
Hafta sonuna doğru bir saat ayırırım dediğini biliyorum ama o saate bu akşam ihtiyacım var.
Je sais que vous avez dit que vous n'avez qu'une heure à me consacrer cette semaine, mais j'ai besoin d'une heure ce soir.
İkimizden biri onu ele verirse ne olacağını biliyorum ama.
- Tu ne le sais pas. Je sais ce qui se passera, si l'un de nous le dénonce.
- Biliyorum ama 50 farklı alım satımda 20 tane banka kullanılmış. - 20 temsilci banka.
Oui, mais il y a 50 échanges différents - pour 20 banques. - 20 banques mandataires.
- Rachel benimle mahkemeye gelmek istediğini biliyorum ama vaktimiz- - - Hayır onu demeyecektim.
Écoute, je sais que tu veux venir, mais on est à court...
Tüm bu karmaşa sona erdiğinde seninle iletişime geçeceğimi konuştuğumuzu biliyorum ama bilmeni isterim ki- -
Je sais que je devais venir te voir lorsque ce merdier serait fini, mais... - sache que...
Bir yol biliyorum ama yapman gereken şeyi yaptın mı onu öğrenmem gerek.
D'où mon appel. J'ai une idée, mais dis-moi que tu as fait ton autre tâche.
Dinle benden nefret ettiğini biliyorum ama şu an ikimiz aynı taraftayız.
Je sais que tu me hais, là, mais en cet instant, on est du même côté.
Tara, dört dakika önce aradım biliyorum ama tam saat 7'de demiştin. Ama şimdi öyle demediğini düşünmeye başladım ve neden bilmiyorum.
Tara, j'ai appelé il y a 4 minutes, et tu avais dit 19 h précises, ou peut-être 19 h indécises?
Biliyorum, hayatta ne olacağı belli olmaz. Ama bazen kapıdan çıkıp etrafta otobüs olmadığını ummak lazım.
Je sais que la vie est pleine d'incertitudes, mais parfois tu dois passer la porte et espérer qu'il n'y ait pas de bus.
Biliyorum, bu is beni tüketti ama sen de mesgulsün.
J'ai été très prise par le boulot. - Mais toi aussi.
Biliyorum adamim ama sorun yok.
T'inquiète, ça va.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]