English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Ama benim

Ama benim traducir francés

25,490 traducción paralela
Ama benim oğlum.
C'était mon fils.
Ama benim arkadaşlarım?
Tu sais, mais... Mais mes amis?
İster inan ister inanma baba ama benim işim bu.
Crois-le ou pas, c'est mon principal boulot.
Ama benim kız arkadaşım yok.
j'ai pas de copine.
Ama benim mesleğimde bununla başa çıkabiliriz.
Et puis, ça fait partie de notre boulot.
Yanlış anlama ama benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun.
Ne le prenez pas mal, mais vous n'êtes rien pour moi.
Mariana'nın bundan hoşlandığını sanmıyorum ama benim kendimi daha iyi hissetmemi sağladı.
Je suis pas sûre que Mariana en soit très contente, mais je me sens mieux.
Ama benim de kendi işim var ve... Burada sorun istemiyorum.
Mais je dois faire mon boulot et je veux pas d'embrouilles.
Bebek ve anne iyi, ama görüldüğü gibi Bay Novak müsait değil, adlî yardım bürosu davayı benim almamı istedi.
le bébé et la mère vont bien, mais Mr Novack est évidemment indisponible, donc le bureau des commis d'office m'a demandé de prendre le relais.
Jürinin iyi insaları, bugün Nina O'Keefe yargılanıyor ama bunun sebebi benim aşağıdaki lavaboyu kullanmak yerine... üst kattakine gitmek istemem... bu da kötü zamanlama.
Oui. Sympathique jury, c'est effrayant de l'imaginer mais Nina O'Keefe est au tribunal aujourd'hui simplement parce que j'avais besoin d'aller aux toilettes et ceux du rez-de-chaussée... Mauvais timing.
Benim tercihim pan flütten yana oldu hep ama seviyemi düşürebilirim sanırım.
Ma flûte de prédilection a toujours été la flûte de Pan, mais je pense pouvoir faire quelque chose.
Evet bu harika Susan ama geçen sefer olanları unuttun mu yoksa zeki bir klon gelip benim işlerimi kurcalamaya başlamıştı.
Oui, Susan, incroyable. Mais avons-nous oublié ce qui s'est passé la dernière fois qu'un clone perspicace a fouiné par chez moi?
Benim umrumda ama efendim.
Enfin, je ne m'en fous pas, Sir. Barry, vas-y.
Sen benim her zaman Ay'ım olacaksın. Ama başkalarının Güneş'im olmasına izin vermelisin.
Tu seras toujours ma Lune, mais tu dois permettre à d'autres d'être mon soleil.
Her zaman değil ama bazen benim suçum.
Pas toujours, mais parfois, si, c'est ma faute.
Yatağını hazırladım, birkaç da kıyafet bıraktım. Benim giysilerim, rahat ettirmez belki ama iş görür.
J'ai fait le lit et posé des vêtements à moi, plus pratiques que confortables.
Benim bulduğumu söyleyeceğim ama, senden bahsetmeyeceğim. Tamam mı?
Je vais dire que ça vient de moi, sans parler de toi.
Benim için önemli ama.
Peu importe. Moi, ça m'importe.
Bizi bu işten sıyıracak olan benim ama.
Je nous tirerai de ce mauvais pas.
Ama adam şu an dışarı çıkmış burada yaşayan güzel insanlara zarar vermeyeyim diye benim için bok püsür topluyor.
Pourtant, il est dans la nature en ce moment même, en expédition pour moi. Pour éviter que je m'en prenne aux bonnes gens qui vivent ici.
Benim favorim değil ama ufak miktarda kokain sağlığına yararlı olabilir.
C'est pas mon premier choix, mais à petite dose, le crack est bon pour la santé.
Bu zaman makinesini bilemem ama, benim tecrübelerime göre solucan delikleri sayesinde seyahat edilebilir.
Je ne sais pas trop pour cette machine à remonter le temps, mais selon moi, c'est possible à travers les vortex.
- Benim oğlum ama.
- C'est mon fils.
Annemi öldüren adamı yakaladım. Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim. Bu tehditleri engelleyebilecek kadar hızlı tek kişi ise benim.
J'ai retrouvé l'assassin de ma mère, mais ce faisant, j'ai mis en danger notre monde, je suis le seul assez rapide pour les arrêter.
Ama sen bunun benim bir parçam olduğunu çoktan biliyordun.
Mais tu savais que c'était déjà une partie de moi-même.
- Ama bu benim fikrimdi.
Mais c'était mon idée.
Evet ama bir yuvam var benim.
J'ai une maison.
Evet değişmiş ama yine de benim oğlum.
Il est changé, mais il reste mon fils.
Benim de umurumda değil ama ceylan bence daha iyi gider.
Je m'en fous aussi. Mais une gazelle serait plus représentative.
Laurie, muhtemelen kurula benim yerime başkasını alıp yarın oylamayı tekrarlamak istersin ama şu anda buradayım.
Eh bien, Laurie, je sais que je serai remplacée et qu'il y aura un nouveau vote demain. Mais je suis présente aujourd'hui et...
Benim de ayrıntısına girmek istediğim önemli bir konuya parmak bastın ama bir pazarlama toplantım var.
Je pense que vous mettez le doigt sur quelque chose, et j'aimerais approfondir tout ça, mais j'ai un rendez-vous marketing.
Tam benim yapacağım şey ama hiç hatırlamıyorum.
Ça me ressemble, mais je me souviens de rien.
Peki ama ortaya çıkarsa benim bundan haberim yok.
Bien. Mais si ça sort, j'ai rien entendu la dessus.
Platform grup çalışması mesela. Ama görüntülü görüşme uygulaması, solo albümüm benim.
La plateforme est un projet collectif, mais le tchat vidéo, c'est mon album solo.
Benim betayı gösterdiğim herkes bayıldı ama.
Ceux qui ont vu la bêta l'ont adorée.
Tüm şirket senle Koca Kafa'nın ama kurucu benim.
Grosse Tête et toi possédez toute la société.
- Affedin efendim ama siz de benim zihnime dalıp girdiniz.
- Mais vous, vous avez forcé mon esprit.
Pekâlâ, şu sikik Arnold'ın kim olduğunu bilmiyorum ama senin dünyan, ben ve benim gibi insanlar için inşa edildi.
Je sais pas qui est ce foutu Arnold. Mais ton monde a été conçu pour moi et pour les gens comme moi.
Benim gazetemde değil tabii ama ortaya çıkarsa onlar için kötü olur.
s'ils devenaient publics, pas dans mon journal, bien sûr, mais, s'ils devaient être révélés, ça les mettrait dans de sacrées difficultés.
Her zaman doğuştan hazır olduğumu söylemek istiyorum ama sonra ikimizin de benim adıma utanacağımızı biliyorum.
J'ai toujours envie de répondre que je suis prêt depuis ma naissance et on sera tous les deux gênés pour moi.
Çocuk olabilirim ama bu benim fikrimdi.
Peut-être, mais c'était mon idée.
Hayalimde olan böylesi değildi ama önemli olan, benim senden sıcak olmam ve ten teması sana verebileceğim ufak vücut ısısını aktarmanın en hızlı yolu.
Ce n'est pas comme ça que je l'avais imaginé, mais le fait est que je suis plus chaud que toi, et le contact peau contre peau est le moyen le plus rapide de transférer le peu de chaleur de mon corps vers toi.
Sizi bilmem ama çocuklar benim uzun bir süre güneşli kumlu tatil ihtiyacım olmaz.
Je ne sais pas pour vous les gars, mais je ne penses pas que j'aurais besoin de vacances sable-et-soleil avant longtemps.
İnkar etti. Ama gittikten sonra fark ettim ki bir müşterinin bilgilerine ulaşmak için benim çalışmamı kullanmış.
Il a nié, mais après qu'il soit parti, j'ai réalisé qu'il avait utilisé mon compte professionnel pour accéder à des données sur un client.
Ama o benim çocukluk âşkımdı ve sen onu Greg'ledin! Âşkın mı?
C'était mon amour d'enfance, et tu as essayé de t'y Greg-ffer.
Ama ben tanıyorum ve benim için pek çok şey yapıyor.
Moi si, et elle fait beaucoup pour moi.
Benim için yaptığınız onca güzel şeyden sonra Ty'ın teslim olmasını sağlamalıydım ama onu birdaha asla göremeyeceğimden korkuyordum.
Après tous ces gentilles choses que vous avez faites pour moi... J'aurai dû faire que Ty se dénonce lui-même, mais j'avais juste.... J'avais peur de plus jamais le revoir.
Daha tam düşünemedim ama sen benim akıl hocam gibisin.
Je n'ai pas encore vraiment de plan, mais tu es comme mon mentor.
Ama en önemli şey son yumruğu benim indirmiş olmam.
Mais ce qui compte, c'est que j'ai donné le dernier coup.
Burada, ama burası benim evim ve o da benim oğlum.
Oui, mais c'est ma maison, et c'est mon fils.
Ama Vaiz, ya Tanrı benim böyle olmamı istiyorsa?
Révérend... Et si Dieu voulait que je sois comme ça?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]