English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ A ] / Affedersiniz ama

Affedersiniz ama traducir francés

1,004 traducción paralela
Affedersiniz ama, sabahtan beri ağaç olduk burada!
Pardon, on attend depuis longtemps!
Affedersiniz ama, hanımefendiyi istiyorlar.
Excusez-moi, ils appellent madame.
Affedersiniz ama satranç oynar mısınız?
Je vous demande pardon, mais jouez-vous aux échecs?
Affedersiniz ama asıl siz hakaret ediyorsunuz.
C'est vous qui êtes insultant.
- Affedersiniz ama işte bu varsayılması değil, kanıtlanması gereken bir şey!
Il ne s'agit pas de supposer, mais de prouver!
Affedersiniz ama aradığınız şeyi bulabildiniz mi, efendim?
Je vous demande pardon, mais avez-vous trouvé ce que vous cherchiez, monsieur?
Affedersiniz ama Bay Kirby, bir daha güreşirken... gözlüğünüzü çıkarın.
Désolé, mais au prochain combat, vous ôterez vos lunettes.
Affedersiniz ama madama söyleyeceklerim var.
Désolée, mais madame m'a demandé de l'informer.
Umarım bu davetsiz misafirliğimi affedersiniz ama ben...
Pardonnez cette intrusion!
Affedersiniz ama erkek ziyaretçi geldiği vakit ev sahibim... -... kapının açık bırakılmasını istiyor.
Ma propriétaire veut que je laisse ouvert quand je reçois.
- Affedersiniz ama... - İzin alana kadar konuşma.
- Attends d'avoir la permission de parler.
Affedersiniz ama Barrow'un sizi koltuğunuza götürdüğünü söylemiştiniz.
Navré, mais selon vous, il vous accompagnait à votre place.
Affedersiniz ama posta kutusunu engelliyorsunuz.
Vous monopolisez la boîte aux lettres!
Eee, poliçe ile ilgili bayan... Rahatsız ettiğim için çok affedersiniz ama...
Je regrette de vous déranger pour ses assurances.
Affedersiniz ama Kiloran'lı MacNeil değil misiniz?
Excusez-moi, êtes-vous MacNeil de Kiloran?
Affedersiniz ama bu ziyaretiniz sosyal mi, mesleki mi?
Vous êtes ici en service?
Affedersiniz ama cebinizden birkaç kağıt para çıkacak gibi görünüyor.
Excusez-moi, mais vos billets dépassent de votre poche.
Affedersiniz ama beni görmek isteyen sizdiniz.
- C'est vous qui vouliez me voir.
Affedersiniz ama sizi hiç anlamıyorum Bayan Lord.
Désolé, mais je ne comprends rien, Mme Lord.
Affedersiniz ama onu ben vurdum.
Je crois qu'il est à moi...
Affedersiniz bayan, ama hiçbir şey anlamıyorum.
Désolée, mademoiselle, je n'entends mot.
- Affedersiniz, ama sizi tanıyamadım.
- Excusez-moi, je ne me souviens pas...
Affedersiniz mösyö, ama bana daha önce karşılaşmışız gibi geliyor.
Ne nous sommes-nous pas déjà vus?
Affedersiniz hanımefendi ama bu çok "gavip."
Avec tout le respect que je vous dois, c'est très "sugrenu".
Affedersiniz hanımefendi ama "gavip" "gavap'tan." daha garip.
Pardon, madame, mais "sugrenu" est bien plus saugrenu que "sagrenu".
Affedersiniz, ama benim konumumdaki...
C'est une simple formalité!
Affedersiniz, üzgünüm ama karıma bir mesaj var.
Il vous demande de sortir!
Ama umarım sizin hakkınızda bu kadar kötü düşündüğüm için beni affedersiniz.
Me pardonnerez-vous de vous avoir mal jugée?
Affedersiniz efendim ama su ve yiyeceğimiz on gün yetmez.
Je vous demande pardon... mais on n'a ni à manger ni à boire pour 10 jours!
Affedersiniz, efendim ama bana Ruggles diye hitap etmelisiniz.
Il faut que vous m'appeliez "Ruggles"
Affedersiniz efendim, ama dükkanı silip süpürdünüz.
Vous avez tout pris.
Affedersiniz mösyö, ama bunlar kötü günler.
Le médecin ne me dit rien. Quel malheur!
Affedersiniz, ama Bayan Julia'nın... misafirleri genellikle ön kapıdan gelir.
Veuillez m'excuser, mais habituellement, les visiteurs de Mlle Julia se présentent à la porte d'entrée.
Affedersiniz, ama Bay La Fontaine aradı... bütün ayarlamalar tamamlanmış.
Pardon. M. La Fontaine, l'organisateur du concert, a appelé pour dire que tout est prêt.
Affedersiniz, hanımefendi. Üzgünüm, ama genellikle öğleden sonraya kadar kütüphanedeki ateş yakılmaz.
Pardon, mais nous n'allumons le feu que l'après-midi dans cette pièce.
Affedersiniz, efendim, ama buna sebep olan sadece rüzgar değil.
- Veuillez m'excuser. - Mais ça va plus loin.
Affedersiniz efendim ama ben...
Excusez-moi, monsieur, mais je...
- Affedersiniz! - Ama anlamıyorum.
Mais je ne comprends pas.
Affedersiniz bayan ama belki sizin için meseleyi halledebilirim.
Excusez-moi, Mlle, mais j'ai peut-être une idée.
Affedersiniz bayan ama atlarınızdan birini almalıyım.
Désolé, ma bonne dame, mais il me faut un cheval.
Affedersiniz Profesör ama bu hiç de komik değil.
- Il est des sujets qui ne souffrent pas la plaisanterie.
Affedersiniz, ama ne zaman ki ne hakkında olduğunu duyduğunuzda...
- Pardon, mais quand vous saurez de quoi il s'agit...
Umarım beni affedersiniz, ama burada oldukça yoğunuz.
La plupart du temps, il y a foule.
Affedersiniz, ama o kadar uzun zamandan beri buradayım ki, siz... Operayla ilgili herkes, her şey benim hayatımın bir parçasıdır.
Pardonnez-moi, mais je suis là depuis si longtemps... tout ce qui touche l'opéra fait tellement partie de ma vie.
Tamamen haklısın, ama nerede? Affedersiniz, efendim.
Certes, mais où? Excusez-moi.
Affedersiniz baylar ve bayanlar ama kraliyet ailesi adına buradayım.
Mesdames et Messieurs, je donne la chasse au nom du Roi.
Affedersiniz, ama konuşmadınız. Herşey yolunda.
Désolé, mais vous n'avez rien dit.
Affedersiniz bayan ama bu konuda ne bilebilirsiniz?
- Vous en connaissez?
Affedersiniz hanımefendi. Ama onların hakkından gelemeyiz.
- Je vous fais bien mes excuses, madame, mais on n'est pas les plus forts.
Affedersiniz hanımefendi ama beş dakikanız doldu.
Désolé Mme, mais vos 5 minutes sont finies.
Affedersiniz memur bey, ama bana bir şey söyleyebilir misiniz? Olabilir.
Voudriez-vous me dire quelque chose?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]