English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Başını kaldır

Başını kaldır traducir francés

464 traducción paralela
Gerçi bir an için, başını kaldırıp konuşacak gibi oldu.
Une fois, il y sembla prêt.
Başını kaldır Nick!
Nick, lève ta tête!
Başını kaldır. Hangi ucundan olursa olsun, güneşe gülümse. Çıplak vücudunu dikleştir ve çılgınca eğlen.
Lève la tête selon que la fin soit et sourit au soleil décroise ta forme nue et avec ta queue, jette... haut la poussière dans l'extase!
Başını kaldırınca..... Peder Logan'ı fark ettim.
Quand il a relevé la tête, j'ai reconnu... le père Logan.
Başını kaldır.
Lève doucement la tête.
Başını kaldırıp gül.
Ha. Heh-heh.
sonra geri döndü, bir kez daha etrafında döndü, ve kendi etrafında iki kere döndü, ve sonunda başını kaldırıp baktı son katil nişan almış ona doğru geliyordu.
Il s'est retourné une fois, deux fois, il est revenu, a fait un tour sur lui-même, une fois, deux fois. Il a levé la tête et a vu le dernier tueur venir vers lui, l'arme pointée vers lui.
Başını kaldırıp, bakmadı bile.
Il n'a pas levé la tête!
Biraz başını kaldır.
Levez la tête.
Tamam gençler. Teknenin başını kaldırın.
Allez les gars, faites-le tourner.
İşten başını kaldırıp eğlenmiyorsun hiç.
Y a pas que le travail.
Bir saniye başını kaldır!
Lève la tête un instant!
Başını kaldır.
Voici pour votre tête.
Başını kaldır. Haydi ye. Sabahtan beri hiçbir şey yemedin.
Allons, mange, voyons.
Başını kaldır.
Levez la tête.
Başını kaldır Michael. Kambur durma.
Michael, tenez-vous droit.
Başını kaldır da önce sana bir şamar atabileyim!
Lève la tête, je te donne une claque
Başını kaldır, oğlum.
- Merci. Tête haute, petiot.
Ufuklara doğru başını kaldır.
" Tu tends la tête vers l'horizon.
Başını kaldır.
Redressez-vous.
Başını kaldır!
Qu'il puisse vous dire : Tu es un fidèle serviteur.
Başını kaldır, gülümse.
Lève la tête et fais-moi un sourire.
Bundan kurtulabilmek için başını kaldırır ve sanki gökyüzüne bakar.
Pour lutter contre ça il lève la tête bien haut et regarde le ciel.
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
La belle vieille femme qui joue le rôle de Maria la tisserande dans mon film, a un jour approché son visage fatigué de moi - pendant une pause dans les prises de vue - et dit : " le diable existe.
Pierre'i kitaplarının başından kaldırıp... bir kez olsun eğlenmesini sağladığın için.
Tu as réussi à arracher mon Pierre à ses livres et à le distraire.
Kaldır başını.
Du nerf!
Ellerini başının üstüne kaldır.
Lève les bras.
Biliyor musun, iyi bir yılda inekleri de iyi beslersen 40 baş inekten sağlam para kaldırırsın.
Une bonne année rapporte beaucoup si tu peux nourrir 40 têtes.
Başınızı kaldırın.
Tenez votre tête bien droite!
Şu kepi gözlerinin üzerinden kaldır ve başını dik tut.
Enlève ta casquette. Relève la tête.
Başınızı kaldırıp Tanrının kirlenmemiş gerçeğine bakın.
Levez les yeux et regardez Ia vérité sacrée de Dieu.
Başını kaldır, Pancho, birlikte oturalım.
Redresse-toi.
Mendili verin lütfen. Başınızı kaldırın.
Votre mouchoir.
- Başınızı kaldırın ve denize bakın, lütfen.
Levez la tête et regardez la mer... La mer?
Bayılmadan önce başımı kaldırıp baktım, tepedeki kapağın üstündeydi.
Avant de m'évanouir, je l'ai vue derrière la trappe.
Kollarınızı kaldırın. Başınızı indirin.
Mettez les bras sur la tête!
Yalnızca kolların kaldırıp indir.
En bas. Oui.
Onu ortadan kaldırın, yoksa başınız belaya girer.
Tu le liquides. À le protéger, tu risques de t'y brûler.
Kaldır başını oğlum. Mark.
Lève la tête, petiot.
Diyorlar ki, celladın havaya kaldırdığı baş hâlâ yaşarmış gözler hâlâ görür dil hâlâ acıdan kıvranır ve yerdeki kollarla bacaklar da hâlâ titrermiş.
On dit que la tête brandie par le bourreau est encore en vie, que les yeux voient encore, que la langue se tord encore et que, plus bas, les bras et jambes tremblent encore.
Bir şey koyun, başını havaya kaldırın. Kıravatı çıkarın...
Soulève sa tête.
Yel değirmeni demişken bu kızlar aşırı hoşgörülü topluma baş kaldırıyor.
Et d'ailleurs, elles n'ont pas peur d'affronter la société permissive.
Şey, burada sadece bir kaç günün kaldığına göre, daha büyük davalarla nasıl baş ettiğimizi görmek istersiniz. Sanırım onu size açıklayabilirim.
N'ayant que quelques jours à passer ici, vous aimeriez sûrement nous voir traiter des affaires importantes.
Ortalığı ayağa kaldırınca ödüllendirileceğini sanırsın. Başını okşayıp sana çok iyi bir çocuk olduğunu söylerler.
Tu crois qu'on va te féliciter et... te dire que tu es un bon garçon...
Müşteriyi berber kayışıyla bağla, düğmeye bas, onu kaldır, çevir saçlarının aşağıya salınmasını sağla ve kırp, kırp, kırp.
On assied le client, on l'attache, on bascule le siège... Les cheveux pendent, et clac clac...
Lütfen ellerinizi başınızın üstüne kaldırın.
Les mains au-dessus de la tête.
Başını kaldır.
Lève la tête.
Ben, o odaya girdim. Orada, Tiberius'un kadın, erkek köleleriyle ve kendisiyle öyle hayvani, öyle iğrenç ahlaksız davranışlara maruz kaldım ki tek başına fahişelik, bununla kıyaslandığında, ibadet gibi kalır.
Je suis entrée dans cette pièce, et j'ai alors assisté à... à des agissements... d'une telle abomination, une telle monstruosité... des obscénités d'une telle bestialité... entre lui et ses esclaves des deux sexes,
Bundan kısa süre sonra Beyaz Saray Basın Sekreteri Ronald Ziegler Washington Post tarafından sert bir saldırıya maruz kaldı.
À la Maison-Blanche, Ronald Ziegler, secrétaire de presse, a attaqué le "Post".
herkes masanın başındayken zıplayacağım beni görebilecekler ve annem durduracak beni Tek başına kaldığına biri nasıl ayakta kalır orada çevresinde hiç kimse yokken gerçekten yalnız yapayalnız...
Je le ferai quand tous seront à table. Pour qu'ils me voient et que maman essaie de m'arrêter. Et quand tu es seul sur la montagne.... autour il n'y a plus personne.... mais personne personne...
Başını biraz kaldır da, yüzünü yandan göreyim.
Levez la tête, que je saisisse votre profil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]