Benim de traducir francés
112,674 traducción paralela
Ama benim değerimi hâlâ çözemedik.
Il y a encore la question de mon prix.
Benim de olabilir diye düşünmüştüm ama bunun mümkün olmadığını düşünmeye başladım.
Mais... Je commence à pense que je n'ai pas les bonnes cartes pour moi.
Benim de aşacağım gibi.
Comme je le ferais.
Benim de endişelenmediğimi mi düşünüyorsun?
Tu crois que ça ne m'inquiète pas, moi aussi?
Belki de benim değerli küçük meleğimden değildir.
Tu n'es peut-être pas mon précieux petit ange, en fait?
Benim de aklıma gelmeye başladı!
Ça me revient aussi!
Benim de ondan alacağıma emin olabilirsiniz.
Vous feriez mieux de croire que je vais tout lui reprendre.
Benim içinde bir fiş alın sadece bir gücenme olmadığını göstermek için.
Un signe de reconnaissance, pour vous montrer qu'il n'y a pas de rancune.
Bunun benim için ne anlama geldiğini biliyor musun?
De quoi ai-je l'air?
- Benim yüzümden mi?
- À cause de moi?
Benim yüzümden.
À cause de moi.
O benim hakkımda.
Ça parle de moi.
Yine de onun nasıl öldüğünü bulmak benim işim.
Cependant, c'est mon travail de découvrir comment il est mort.
- Benim verdiklerimden değil.
- Rien de chez moi.
O benim çocukların yaptığı bir şarkıdan Chris'i çıkardığımı sanıyor.
Elle pense que j'ai écarté Chris des royalties d'une de leurs chansons
Benim işim insanların anlattıklarına güvenip onlarla olabilecek en iyi şekilde ilgilenmek.
Je me fie aux paroles de gens pour mieux les soigner.
Gerçekten, benim için çalışan bir hostese çıkma teklif etmezdim.
Je n'aurais jamais invité une hôtesse de l'air qui travaille pour moi. Non, c'est mon cousin qui nous a présentés.
- Bir de üstüne benim gibi hergeleler için çalışıyor.
Avec.
Atalarımın ettiği yeminin borcu da benim boynumda değil.
Et je ne suis pas redevable des serments de mes ancêtres.
Peki hepsi benim uğruma öldürme yemini etmiş Dothrakları gördün mü?
Avez-vous vu les Dothrakis, qui ont juré de tuer pour moi?
Benim gördüğüm kadarıyla tahttaki iddianız sadece babanızın adına dayanıyor ve benim babam da Çılgın Kral'ı düşürmek için savaştı.
De ce que je sais, vous prétendez au Trône grâce au nom de votre père, le Roi Fou, que mon propre père a détrôné.
Benim bir annem olmadı hiç. Ama Myrcella'nın oldu.
Je n'ai jamais eu de mère, mais Myrcella en a eu une.
Bu da benim ömürlük hatam oldu. Hayal gücüm yetmedi.
Ce fut mon erreur... la faiblesse de mon imagination.
Üstat Wolkan benim için yaptı. Etrafta daha kolay gezebiliyorum.
Maester Wolkan fait pour moi de se déplacer facilement.
Benim için en güvenli yer, kraliçenin burnunun dibiymiş.
L'endroit le plus sûr était bien sous le nez de la reine.
Bir test tedavisi üretmek benim için zor değildi.
C'était facile de créer un vaccin test.
Bütün bunlar benim hatam.
Tout est de ma faute.
Philip'le benim çalışma tarzımıza ya da gizliliği ele alışımıza dair istediğini düşünebilirsin.
Tu peux penser ce que tu veux de notre façon de travailler ou de notre couverture.
Başka ne olursa olsun, yine de benim karımdı.
Peu importe ce qu'elle était d'autre, elle est toujours ma femme.
Benim istediğim de bu değil.
Je ne veux pas ça non plus.
Halkımın kaderi, benim kaderime bağlı olsun.
Que le sort de mon peuple repose sur le sort de ma vie.
Bu gezegen benim yüzümden acı çekemez.
Je ne serais pas la raison de la souffrance de la planète.
Hatırlamam gerekirdi. Bu benim fikrimdi.
La blague de fin de semestre pour se débarrasser des nuls en première année.
"Benim de öyle." dedi.
"Et moi".
El ve benim sarhoş olduğumuzda kullandığımız, ayıltma tedavisi.
- C'est quoi? Le remède anti gueule de bois quand El et moi on tremblait.
Hayır ama burası benim okulum.
Quoi, c'est un école de savoir-vivre, maintenant?
Ama benim bile hayatta ne zaman susmam gerektiğini bildiğim nadir anlar vardır.
Il y a de rares fois dans la vie où même moi, je sais la fermer.
Benim güzel karım, saygın bir konser piyanistidir.
Ma magnifique épouse est une pianiste concertiste de renom.
Benim görevim seni korumaktır.
Mon travail est de te protéger.
Dışlanan neden benim?
- Pourquoi suis-je mis de côté?
Ve söylemek istediğim, sadece kendi ölüm fermanını değil, benim ve bu kamptaki herkesinkini imzaladın.
Et je te dis... que tu as signé ton arrêt de mort... et le mien... et celui de tous ceux de ce camp.
Baskından tek kurtulan benim.
Je suis le seul rescapé de cette descente.
Dün geceki olayla ilgiliyse benim kampımdan kaynaklanmadığını size garanti ederim.
Si c'est pour l'incident de la nuit dernière, je vous assure que ça ne venait pas de mon camp.
Çünkü sen onu benim gibi tanımıyorsun.
Tu sais rien de lui.
Hayır ama benim söylememe mani olur.
Non. Mais il m'empêchera de répondre.
Lanet karate salonunu zaten denedim. Pekâlâ, benim.
J'ai essayé le studio de Karaté.
Benim düzenlediklerim gibi.
Exactement le type de fête que j'avais l'habitude de lancer.
Benim gibi yiyor çiğnemeden.
Il mange de la même façon que moi, sans avaler.
Benim tek yaptığım onunla göz teması kurmamaktı.
Tout mon boulot est de ne pas croiser son regard.
Bak, onu besleyen, temizleyen ve ağnağını koruyan sadece benim.
Je suis la seule à le nourrir, nettoyer, entretenir son bain de boue.
Dur bakalım! Nasıl oluyor da o köpek sokarken benim domuzum adi bir kardanadam gibi dışarıda kalıyor?
On peut ramener un chien à l'intérieur, mais mon cochon doit rester dehors, comme un bonhomme de neige?
benim de yok 54
benim de var 55
benim değil 350
benim de öyle 78
benim demek istediğim 24
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
benim de var 55
benim değil 350
benim de öyle 78
benim demek istediğim 24
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111