Bir oğlum var traducir francés
774 traducción paralela
Beş yaşında bir oğlum var.
J'ai un enfant de 5 ans.
Benim de bir oğlum var...
J'en ai un moi aussi. Alors...
Ve bir de bir yıI sonra doğmuş bir oğlum var.
Puis il y a un garçon qui est né quelques années plus tard.
Biliyor musun Phillipe, benim de senin gibi bir oğlum var.
Tu sais, Philippe, j'ai un fils comme toi.
Bir karım ve sakat bir oğlum var. " diyebilir.
Un père de famille avec son fils paralysé.
- Genç bir oğlum var, onu al.
J'ai un fils. Je te le donne.
Benim de bir oğlum var.
J'ai un fils, moi aussi.
Princeton'da okuyan bir oğlum var.
J'ai un fils à Princeton...
Lund'da yaşayan, aynı zamanda doktor olan bir oğlum var.
Mon fils est aussi médecin et vit à Lund.
Kardeş Godwin, bir oğlum var. Ama Edwin'den değil.
Père Godwin, j'ai donné naissance à un enfant dont le père n'est pas Edwin.
Benim de Ally adında bir oğlum var.
Mon fils s'appelle Ally.
Benim de bir oğlum var.
J'ai un fils moi aussi.
Albay, bir karım ve bir oğlum var.
Mon colonel, j'ai une femme et un fils.
Bir oğlum var ve Ronnie'nin kahraman olarak Mel'e tapmasını istemiyorum.
Je ne veux pas qu'il voie en Mel un héros.
- Bir oğlum var.
J'ai un enfant.
Benim de 16 yaşında bir oğlum var.
J'ai un fils de 1 6 ans aussi.
Neredeyse senin yaşında bir oğlum var.
J'ai un fils qui a à peu près ton âge.
Harika bir oğlum var.
J'ai un enfant magnifique.
Yetişkin denecek bir oğlum var.
J'ai un grand fils.
" Buna gücümüz yetmez. Paramız yok. Hasta bir oğlum var.
Les gens ne font que se plaindre, pas de fric, le gosse malade, le mari au chômage...
Ne biçim bir oğlum var.
Quel fils ai-je donc?
Bir oğlum var.
Oui. J'ai un fils.
- Benim de bir oğlum var.
- J'ai un fils aussi...
Bir oğlum var, 23 yaşında.
J'ai un fils de 23 ans.
Bay McCabe, sana John diyebilir miyim? John adında bir oğlum var, sana benziyor.
M. McCabe, je peux vous appeler John?
Altı yaşında bir oğlum var. Müziğe bayılıyor.
J'ai un petit garçon de six ans et il adore la musique.
Aslına bakarsan, Güney Pasifik'te senin yaşlarında, savaşan bir oğlum var.
- J'ai un fils de ton âge, il combat dans le pacifique.
Oğlum, açıklama beklemese bile, bana ve aileye, bir borcun var.
"Bien que mon fils se contente..." "... de ne recevoir aucune explication... " "... vous m'en devez une à moi, à la famille! "
Bakmam gereken bir kocam ve oğlum var.
J'ai à m'occuper d'un mari et d'un fils.
Hadi oğlum. Senin için güzel deri bir şapkam var.
J'ai un joli bonnet en cuir pour toi.
Bu dünyada istediğin... arzu ettiğin bir şey mi var oğlum?
Il y a une jeune fille quelque part. Une jeune fille que tu aimes?
Bir şey mi var, oğlum?
Qu'est-ce que tu as, mon garçon?
Bir çok güzel kitap var, değil mi oğlum?
Il y en a des livres, hein?
- Evet, bir tane de oğlum var.
Oui, et j'ai un fils.
Vadide çok güzel bir evim var oğlum, artık orada yaşayacağız.
On cultivera, on chassera et on pêchera. Ça te plaît?
Oğlum evden kaçtı ve bir de silahı var.
Il a un revolver.
Bir oğlum daha var, Otis.
J'ai un autre fills : Otis. Il a été pietiné par les chevaux.
Bir de oğlum var.
J'ai un fils.
Sır değil ki, aptal bir oğlum var.
J'ai un fils idiot, la belle affaire!
Harika bir eşim,... 2 oğlum var.
Une femme et deux fils superbes.
Roosevelt hakkında herhangi bir bilgin var mı oğlum?
Tu sais qui c'est, M. Roosevelt?
Bir de oğlum var.
J'ai aussi un petit garçon.
Oğlum dinleyeceği tek bir şey var.
Mon garçon, il n'écoutera qu'une chose.
Benim bakmam gereken bir kaynanam ve oğlum var.
D'abord, j'ai un fils et une belle-mère à charge.
Sana söylemediğim bir şey var sevgili oğlum.
Il y a une chose que je ne vous ai pas dite, mon garçon.
Tanrı'ya şükür, başka bir oğlum daha var.
Dieu merci, j'ai un autre fils.
- O halde bir iş bul, oğlum. - Bir işim var, efendim.
Trouve-toi un boulot!
Seni rahatsız eden bir şey mi var, oğlum?
Quelque chose vous trouble-t-il?
Sevgili oğlum, ihtiyacım olmayan tek şey var, o da bir kahraman.
Je me cacherais à l'arrière... S'il y a une chose dont je n'ai pas besoin, c'est bien d'un héros.
Birkaç yıl öncesine göre iyi. Tepelerde yeni çakal sürüsü var. Oğlum, bir geyik ve bir tilki gördüğünü söyledi.
Je suis revenu en arrière, mais au moins, on entend les coyotes crier et on a vu un cerf et un renard.
- Yetişmemiz gereken bir uçak var, Sammy oğlum.
- On a un avion à prendre, Sammy.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir otel 16
bir oda istiyorum 30
bir oyun daha 18
bir öpücük 47
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir otel 16
bir oda istiyorum 30
bir oyun daha 18
bir öpücük 47