Bunun gibi bir şey traducir francés
646 traducción paralela
Bunun gibi bir şey yapabildiklerine göre çok iyi malzemeleri var herhalde.
Quels tissus ils doivent avoir pour faire une chose pareille.
Neye benziyor? Bunun gibi bir şey mi?
Attendez, ça doit être comme ça.
"En içten dileklerimle, Sissy." Bunun gibi bir şey.
Votre chère Sissy...
- Duymak istediğin bu mu? - Bunun gibi bir şey.
- Tu voulais entendre ça?
Evet, bunun gibi bir şey.
Oui, un truc de ce genre.
- Bunun gibi bir şey mi?
- Celui-là vous plaît?
Susan, Shiloh savaşından bu yana bunun gibi bir şey olmamıştı.
On n'a rien vu de tel depuis la bataille de Shiloh.
Bölgede sadece bir kişide bunun gibi bir şey var.
Un seul homme en a un. Qui est-ce?
Evet, bunun gibi bir şey.
Oui, c'est à peu près ça.
Evet, bunun gibi bir şey.
Oui, comme ça.
Bunun gibi bir şey mi?
Quelque chose dans le genre?
Oh Guido, bu çok güzel. Hep bunun gibi bir şey istemiştim.
Oh Guido, c'est splendide, j'en ai toujours rêvé!
Evet, bunun gibi bir şey.
C'est ça.
Daha evvel bunun gibi bir şey görmemiştim.
J'ai jamais vu un truc pareil.
Herbie'ye bunun gibi bir şey yapınca değil tabii.
Pas quand tu fais ça à Herbie.
Bunun gibi bir şey.
Quelque chose comme ça.
- Oh, yani... - Profesyonel ayrımcılık. Bunun gibi bir şey.
Discrimination professionnelle.
Bunun gibi bir şey yapabileceğimi hiç sanmıyorum.
Je crois que je ne pourrai jamais faire une chose pareille.
Bir tıkanıklık ya da bunun gibi bir şey olabilir
- Un blocage mental? - Un truc dans le genre...
Gelecek sefer için bunun gibi bir şey düşünmeye çalış.
Trouve une idée semblable la prochaine fois.
Sartorius bizim duygusal ahmaklar olduğumuzu söyledi ama onun dolabında sakladığı bunun gibi bir şey var.
Au début Sartorius se fichait de nous, mais je sais qu'il cache un truc pareil dans son rangement.
Bunun gibi bir şey hiç görmedim.
Je n'ai jamais vu ça.
Onun gibi eski bir silah. Bunun gibi bir şey mutlaka olacaktı. Trajedi.
Cet accident, ça devait arriver.
Bilirsiniz, arabanın anahtarlarını yerine koymazsınız da, buluncaya değin rahat edemezsiniz ya, bunun gibi bir şey.
C'est comme quand on perd ses clefs. On est content de les retrouver.
Evet, bunun gibi bir şey.
Quelque chose comme ça, oui.
Eğer D.T.'ler bunun gibi bir şey ise... hayatım boyunca bir daha içki içmeyeceğim.
Si c'est ça, le delirium tremens, je ne boirai plus jamais de ma vie.
Demek istediğim, bilirsin, Sanat Enstitüsündeki ağır toplardan, bunun gibi bir şey işte.
C'est un ponte de l'Institut d'Art.
Evet, bunun gibi bir şey.
Oui. En quelque sorte.
Bunun gibi bir şey.
Ce genre de truc.
Ama bunun gibi bir şey.
Mais ce n'est pas lui.
Bahse girerim, Londra da bunun gibi bir şey yapmamışsındır.
Rien de comparable à Londres, hein?
Bunun gibi bir şey de... karanlıkta kalamam.
mais on ne peut pas me cacher un truc pareil.
Bunun gibi bir şey görmedim.
- Je n'ai jamais rien vu de pareil.
Bunun gibi bir şey yok.
- Il n'existe rien de pareil.
Bunun gibi bir şey.
Un truc comme ca.
Belki seni kadınlardan sonsuza dek uzaklaştıracak bir şeye ihtiyacın var. Bunun gibi bir şey.
Faudrait te dégoûter radicalement des femmes, ou un truc du genre.
- Hiç bunun gibi bir şey gördün mü?
- T'as déjà vu un truc pareil?
Söyleyin, bunun gibi bir şey ilk defa mı oluyor?
C'est la première fois qu'un tel incident vous arrive?
Bunun gibi bir şey sadece o zaman mı oldu?
C'est la seule fois que c'est arrivé?
Bunun gibi bir şey olmuş olabilir yine, yani...
- Bon, ça peut se reproduire dans les jours qui viennent.
Bu sabah buraya gelen insanlar için memurluk yaptığın gibi bir şey ve beni para aldığım şüphesi ile işten komaları bunun doğru olmadığına ben ona inandırırım.
Je vous en prie! Je suis désemparée. Il m'a tant gâtée.
Bunun gibi aptalca bir şey yapmak da ne?
Qu'est-ce que c'est que ces bêtises?
Eczacı bunun daha özel... bir şey olduğunu söyledi. - Bir ayda aslan gibi olur.
Le pharmacien m'a dit qu'en un mois de cure, ton mari sera un lion!
Bunun gibi gereksiz bir sürü şey biliyorum.
Je sais plein de choses futiles.
Biliyor musun, bu tam Paris için düşündüğüm şey bunun gibi küçük bir yer, kareli masa örtüleri kırmızı şarap.
J'avais rêvé Paris comme ça. Un bistrot de ce genre, nappe à carreaux, vin rouge...
Bana ilk defa bir şey soruyorsun ve o da bunun gibi bir durumda.
La première fois que vous me demandez quelque chose, et c'est aujourd'hui.
Bunun gibi insanlara yapılacak tek bir şey var.
Il n'y a qu'un remède contre cette espèce.
Şey, bunun gibi kötü bir araba kazasında, söylemesi güç olan türden.
Dans ce genre d'accident de voiture, c'est dur à dire.
Bunun gibi. Görüyorsun, George, bu dışardaki herhangi bir şey olabilir.
Ça pouvait être n'importe quoi.
Belki yeterince güzel değilim veya bunun gibi aptalca bir şey.
J'étais peut-être pas assez jolie, un truc idiot comme ça.
Özel bir şey istiyorum, bunun gibi.
Dans ce genre, mais pour moi.
bunun gibi 190
bunun gibi mi 57
bunun gibi şeyler 48
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bunun gibi mi 57
bunun gibi şeyler 48
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17