Durum traducir francés
34,606 traducción paralela
- Evet, korkunç bir durum.
Ouais, c'est assez désastreux.
Biliyorum, korkunç bir durum.
Je sais, et c'est terrible.
Sence bu durum beni de sinirlendirmiyor mu?
Quoi, tu penses que ça n'énerve pas aussi?
- Durum kontrolüm altındaydı zaten.
Tu sais, j'avais ça sous contrôle.
Doğu Kanadı'nda bir durum var...
On a un problème dans l'aile Est.
Hayır, yani sana özel bir durum değil.
Non, je veux dire, ce n'est pas personnel pour toi.
- Karışık bir durum ama ilk adımı Bay Darkh'ın New York'ta kısa süreliğine tanıştığı biriyle atacağız.
C'est compliqué, mais la première étape est avec la personne rencontrée par M. Darhk à New York.
- Eminim seni üzüyordur bu durum.
Et vraiment triste, aussi... Je suppose.
- Iris'in acil durum butonu.
C'est le bouton de panique d'Iris.
- Acil durum butonu.
- Son bouton de panique.
Çoğu açıdan bu durum, hiçbir şeyin olmamasından daha korkutucu çünkü çuvallamak, başarmaktan daha kolay.
De bien des façons, c'est beaucoup plus effrayant que de ne rien avoir, parce que... c'est plus facile d'échouer que de réussir.
Bu durum ödümü koparıyor.
Et ça me fait peur.
Durum oldukça basit.
C'est simple.
İstifa ettiler. Bu durum seni şaşırtmamalı.
Ça ne devrait vraiment pas être comme une surprise pour toi.
- Bu durum onlar için neyi kolaylaştıracaktı?
Comment est-ce que ca rendrait les choses plus faciles pour eux?
Starling hastanesinden acil durum çağrısı.
Un appel au secours venant de l'hôpital.
Bir acil durum çıkışı olmalı.
Ça devrait être une sortie de secours.
Church'un telefonundaki son durum nedir?
Quel est le statut du mobile de Church?
Pekala, tekrar söyleyeceğim acemi askerlerin geri kalanına yetki vermek için yeterince ciddi bir durum bu.
Et bien, je vais le redire encore une fois. C'est assez sérieux pour justifier le fait de prévenir le reste des recrues. Qui...
Geçmişini öğrenemeyeceğimizi herhangi özel bir durum olmadan zengin bir Amerikan'ın bu organizasyona dahil olmasına izin vereceğimizi mi sandın?
Qu'on autoriserait un riche Américain dans cette organisation sans circonstances spéciales?
Millet, yeni bir durum var.
Les gars, on a quelque chose!
Biraz acil bir durum.
C'est une sorte d'urgence.
Adam acil durum dedi.
Le gars a dit que c'était une urgence.
- Evet, görünüşe göre gerçek olmayan nişanlımın sahip olmadığı bir ofis binasına girmemiz gerekiyormuş, ki bu biraz bir durum.
Oui. Apparement on doit aller dans une tour que ma non-fiancée ne possède pas, ce qui est un peu étrange.
- Bir acil durum yaşamıyorum ki!
Ce n'est pas une urgence!
İyi veya harika hissederim ta ki, durum böyle olmadığından delice bir şey yapana dek.
Je me sens juste bien. Jusqu'à ce qu'évidemment, je ne le soit plus car j'ai fais quelque chose de fou.
"Kanepende bulduğun sütyenin kime ait olduğunu hatırlamamak çok kötü bir durum değil mi?"
"C'est horrible quand tu ne sais même pas à qui est ce soutif que tu as retrouvé au fond du canapé."
Bu durum tehlike arz edecek.
C'est une situation dangereuse.
Nedir durum Chin?
Quoi de neuf, Chin?
Durum raporu.
Au rapport.
Ne vahim bir durum.
Quelle triste réaction.
Gitmenize izin veremeyeceğimiz bir durum.
Et c'est une affaire qu'on lâche pas.
Bu sefer durum ciddi, DNA'mı bulmuşlar.
- Ils ont mon ADN.
Durum apaçık ortadayken başarısız olursa bu girişimi açık bir itiraf gibi olacaktır.
Il est dans le viseur. Si ça foire, sa tentative sera considérée comme un aveu.
Acil durum ne?
C'est quoi, l'urgence?
Bu içinde bulunduğun ilk zor durum değil sanırım.
Ce n'est pas la première raclée que vous prenez.
Dennis şehirden çıktığından beri durum güncellemesi yapamadık.
Nous n'avons pas eu de nouvelles depuis que Dennis a quitté la ville.
Ana, haberleşme üzerinden durum raporu veriyorum.
Mère, obtient une position de ma transmission.
Durum şu, Manuel...
Voci le deal, Manuel..
San Diego acil durum sığınağına hoşgeldiniz.
Bienvenue à l'abri d'urgence de San Diego.
- Yırtıcı kuş, durum nedir?
Rapace, comment on s'en sort?
Bu durum yanlış mahkumiyet dosyalarında tek değil.
C'est rassurant.
Bu az rastlanan bir durum bütün gürültünün sona ermesi.
Nous sommes tous en train...
Gerçekten kötü durum!
C'est mauvais, c'est très mauvais!
İçinde olduğum durum yüzünden herkesi suçluyordum.
Et le fond du problème est que... Parce que tu avais raison. J'ai rejeté la faute sur tout le monde pour la situation dans laquelle je suis.
Bu durum ciddi.
C'est sérieux.
- Bu durum sizi nasıl...
Comment supportez-vous cela? Comment ça ne vous...
Acil durum!
Mayday.
Sierra, bir durum var.
Sierra. J'ai une urgence.
Romantik olduğunu düşünüyordum. Her hafta şartlı tahliye memuruna gidiyorum idrar testi oluyorum bırak başka eyalete gitmeyi karşıdan karşıya geçerken bile adli makamlara... bildirmem gerekiyor ve bu durum 19 yıI 8 ay daha sürecek.
J'ai 19 ans et 8 mois à attendre pour ne plus rendre de comptes à un officier de probation chaque semaine faire des analyses d'urine et devoir prévenir un agent si je traverse la rue, sans parler de quitter l'état.
Bir ilk olacak ama durum cidden gözüktüğü gibi değil.
Pour une fois, ce n'est pas ce à quoi ça ressemble.
durumu 30
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durumu ne 21
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum şu 37
durum bu 36
durum nasıl 38
durumlar nasıl 26
durum nedir 160
durumu ne 21
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum şu 37
durum bu 36
durum nasıl 38