Eğer değilse traducir francés
2,054 traducción paralela
Eğer değilse, başka bir sorun olur mu?
Et si non, c'est autorisé?
Eğer değilse, sana hayatının ne kadar kötü olduğunu hatırlatır.
Sinon, tu te rends compte combien ta vie est merdique.
Eğer değilse, onun için birşey yapamam zaten.
- De toute façon, je ne servirai à rien.
13 gün... eğer bu doğru değilse... Ama Ryuzaki, deftere isimleri yazan kişiyi yakalasan bile, onu cinayetle suçlayabilir misin?
Mais Ryûzaki... même si on arrête celui qui écrit des noms dans le cahier, tu crois vraiment qu'on pourra le faire condamner pour meurtres en série?
Eğer kovulmak umurunda değilse?
Vous vous foutez de vous faire virer?
Eğer umurunda değilse, çekip git.
Sinon, démissionnez.
Eğer menenjit değilse, hayatını tehlikeye atıyoruz ve ilaçları da boşa harcıyoruz.
Si ce n'est pas une méningite, on risque sa vie et de gâcher des médicaments.
Eğer konu bu değilse neden bu "Evimizdeki Tehlike" broşürünü bastırdınız?
Si c'est vrai, pourquoi présenter des ouvrages qui en parlent?
Eğer o zaman bir şey değilse, bir şey değildir.
Et si ce n'est rien, alors, ce n'est rien.
Eğer senin için sorun değilse... onlarla çalışmaktan mutluluk duyarım.
Si ça t'intéresse, j'aimerais vraiment travailler avec eux.
- Evet. Yani, eğer bu aşk değilse...
Si ce n'est pas de l'amour...
Eğer o değilse, Sınır Devriyesi'nde çalışan ikizi var demektir.
Si c'était pas lui, alors c'était son jumeau.
Eğer yapan o değilse işler iyice arap saçına dönecek.
Ça a dû en déranger plus d'un. Ou il l'a fait lui-même.
Dediğim gibi Walter eğer bu meslek sana uygun değilse çok geç olmadan çık git.
Comme j'ai dit, Walter, ce genre de boulot ne vous va pas du tout. Tirez-vous avant qu'il soit trop tard.
Eğer Suresh burada değilse muhtemelen laboratuvarındadır.
Si Suresh n'est pas là, il doit être dans son labo.
Eğer o beklediğin kişi değilse, O zaman o senin için kimdi?
Alors, permets-lui au moins d'être unique.
Eğer bu ruh değilse, ruh nedir, bilmiyorum.
Si ce n'est pas une âme, alors je ne sais pas ce que c'est.
- Eğer bir çete değilse.
- Pas s'il y a tout un gang.
- Eğer önemli bir şey değilse...
- Hé, bien si ce n'est rien... - Je pense...
Eğer koro çalışması, Asher'ın partisi değilse açıklaman gereken bir şey var.
À moins que la chorale ne soit la fête d'Asher, tu as pas mal de choses à m'expliquer.
Eğer senin arzun bu değilse, lütfen bunu bana bildir.
Si ce n'est pas votre volonté, alors envoyez-moi un signe.
Eğer katil o değilse, kim?
Alors, si ce n'est pas lui, qui est-ce?
Eğer senin için de sorun değilse onlarla dışarıda konuşabilirsin.
- Ce qui serait bien, si ça ne vous derange pas, c'est d'aller à leur rencontre devant, ok?
Ama, Skipper, eğer Maurice içinde değilse, nerede peki?
Si Maurice n'est pas dedans, où est-il, Commandant?
Eğer bu doğru değilse, doğru olmak istemiyorum.
Si ça c'est anormal, je refuse d'être normal.
Ne demek istiyorsun? Eğer baban orada değilse sen de daha iyi oluyorsun ve kanatlanıyorsun senin ifadenle orada olmadıkça.
- Vous pourriez mieux vous en sortir, déployer vos ailes, s'il n'était pas là, s'il n'était pas sur votre chemin.
Eğer... Amy'nin her şeyi baştan dinleyecek olması önemli değilse senin için.
C'est juste... qu'il faudra tout répéter une fois qu'Amy sera là.
Eğer gerçek değilse, neden Lenu böylesine şeyler söylüyor ki?
Pourquoi Lenu le dirait si ce n'était pas vrai?
Ona asla Mongo'yu duyurmamalıydım. eğer benim için değilse...
Sans moi, il n'aurait jamais entendu parler de Mongo.
Eğer çıplak olan sadece ayakları değilse çok mantıklı.
Ça en a s'il ne portait pas de vêtements.
Şimdi eğer Peder orada değilse bu demektir ki kocanız yalan söylüyor
Donc, si Père n'était pas là, c'est que votre mari a menti
Pekâlâ, eğer bu Ronon ve Teal'c değilse, o zaman kim dışarıyı çevirdi?
Très bien, si ce n'est pas Ronon et Teal'c, qui a utilisé la Porte?
Eğer bakım evinde veya burada da değilse, peki bu herifin cesedi nerede?
Reste un problème. S'il n'est pas à la communauté et s'il n'est pas là... où est-il?
Demek istediğim, eğer CA-2 değilse osteopetrosisin bilinen diğer nedenleri tedavi edilemez.
- Je veux dire, si ce n'est pas l'AC-2... Eh bien, aucune des autres causes d'ostéopétrose ne sont traitables.
Ve eğer bu gece o gece değilse, başka gecelerimiz de var.
Et si ce soir n'est pas le bon soir, on attendra une autre fois.
Pekala, eğer onlar değilse, kim?
Si ce n'était pas eux, qui était-ce?
Eğer babam orada değilse, her şeyi bir hiç için riske atmış oluruz.
Si mon père n'y est pas, on aura tout risqué pour rien.
Tamam, pekâlâ, eğer burası kötülüğün barınağına arka kapı değilse, nedir bilemiyorum.
OK, si c'est pas l'entrée de service d'un repère du mal, ce serait quoi?
Eğer tesadüf değilse, çok daha yüksek.
Sont plus élevées si ce n'est pas un accident.
Eğer bu seni düşmanım yapmaya yeterli değilse, o zaman ne yeterlidir?
Si ça fait pas de toi mon ennemi, il te faut quoi?
Eğer bu vurgun değilse, nedir peki?
- Ce n'est pas la maladie des caissons.
Bak, uzun bir gün geçirdim. ... ve işe gitmem gerekiyor. Eğer benimle konuşacağın hayat memat meselesi değilse sonra konuşsak olmaz mı?
J'ai eu une journée assez éprouvante, et je dois encore aller au boulot, alors si tu vas me dire un truc susceptible de bouleverser ma vie, garde ça pour plus tard.
Eğer Tate kardeşlerden birisi değilse kim peki?
Si Tate n'est pas un aspirant, c'est qui?
Eğer kimse kilit altında değilse Will'in gerçekten karartmalar esnasında burada olup olmadığını bilemeyiz.
Si rien n'était fermé, on ne sait pas si Will est resté là durant les coupures.
Eğer iyi değilse ders çalıştırmayı teklif etmemeliydi.
Bien, s'il sentait qu'il n'allait pas bien, il n'aurait pas dû te proposer de t'aider.
Şimdi, dinleyin. Eğer altın elinizde değilse size zarar vermezler.
Ils ne vous feront pas de mal si vous n'avez pas l'or.
- Eğer burada değilse katil almıştır. - Gerçekten Britney'in çıplak bir fotoğrafının cinayete değeceğini mi düşünüyorsunuz?
Vous croyez que des photos de Britney méritent qu'on commette un meurtre?
Eğer bu o değilse Eduard, bu yürüdüğün en kısa yol olacak.
Si ce n'est pas lui, cette promenade sera la plus courte de votre vie.
- Eğer Nadif değilse? - İlk etapta bize Nadif'i veren kişi olmalı.
C'est pas Nadif ça doit donc être la personne qui nous a balancé Nadif.
Tabi bir çete dövmesi değilse ki eğer öyleyse, yeni bir çete bulmanın sırası gelmiş sanırım.
A moins que ce soit un tatouage de gang, dans ce cas, je pense qu'il est temps de trouver un nouveau gang.
Eğer memnun değilse, hata yapmaya yaklaşıyor demektir.
S'il est mécontent, il est à ça de commettre une erreur.
değilse 32
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer varsa 60
eğer isterseniz 86
eğer ölürsem 16
eğer mümkünse 45
eğer olursa 24
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer varsa 60
eğer isterseniz 86
eğer ölürsem 16
eğer mümkünse 45
eğer olursa 24