English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ E ] / Eğer yapabilirsen

Eğer yapabilirsen traducir francés

160 traducción paralela
Eğer yapabilirsen, bundan çok memnun olurum.
J'aimerais que vous m'en parliez.
- Eğer yapabilirsen...
- Si je pouvais...
Eğer yapabilirsen, şiltelerim sende kalabilir.
Des cigarettes, des magazines, ces choses là... Et si ça marche, je pourrais te laisser les couvertures.
Eğer yapabilirsen onları büyüt.
Allez-y si vous le pouvez.
- Eğer yapabilirsen onu kullan.
- Utilisez-le s'il fonctionne.
Eğer yapabilirsen çırılçıplak yüzmek olağanüstü birşey.
Et nager nu, c'est très beau, si on veut le faire, ou si on peut!
Şimdi eğer yapabilirsen, onunkiyle benim sevgimi kıyasla.
Maintenant, si tu en as le courage, confronte son amour avec le mien.
Eğer yapabilirsen... artık saçma sapan davranmamanı tercih ederim.
Si tu peux l'éviter, je préfère que tu ne fasses plus de crise de folie.
Şimdi, eğer yapabilirsen...
Il faudrait...
- Lanet. Belki ateş çıkarabilirsin eğer yapabilirsen.
Tu devrais peut-être allumer ces feux.
Eğer yapabilirsen kaçmalısın, Charlie.
Essaie de t'enfuir, Charlie.
Anlamasını sağla. Eğer yapabilirsen.
Tachez de lui expliquer la situation, si vous pouvez.
Eğer yapabilirsen, beni tek atışta vur.
Abattez-moi du premier coup, si vous pouvez.
Joe, eğer yapabilirsen, fotoğraflarda daha fazla gülümsemeye çalış.
Si tu peux, Joe, essaie de sourire un peu plus sur tes photos... Ca aiderait ta mère.
Kendin git ve bul onu eğer yapabilirsen
Débrouille-toi!
- Eğer yapabilirsen.
- Si tu y arrives.
Sanmıyorum, lassie. Bilmene izin vereceğim eğer yapabilirsen.
Non, pas pour le moment.
Eğer yapabilirsen, fotonik enerjinin, Holografik güverteye nasıl zarar verdiği hakkında, daha fazla bilgi edinebilirsin Üzerindeyim.
Nous apprendrions peut-être comment l'énergie a endommagé les systèmes.
Eğer yapabilirsen piloroplastinin perdelerini kapat.
Si tu peux, enlève les drains de la pyloroplastie.
Bak, eğer bana güvenirsen, eğer yapabilirsen senin ve Elliot'un tekrar bir araya gelmesini sağlayabiliriz.
Si vous êtes d'accord, on vous ramène Elliot.
İyi iş başarıyorsun. Eğer yapabilirsen senden yutkunmanı isteyeceğim.
Maintenant, je vais vous demander d'avaler, si vous y arrivez.
- Eğer yapabilirsen, hemen şimdi.
- Sur-le-champ, si possible.
"Eğer yapabilirsen beni şaşırt."
Demande-le-moi, et je mourrai pour toi.
Eğer yapabilirsen, çocuğun enerji seviyesini en alt düzeye düşürmelisin.
Si tu y parviens, réduis les rayonnements d'énergie du nouveau-né au minimum.
- Eğer yapabilirsen beni affet.
- Pardonne-moi si tu peux.
Yakala bizi, eğer yapabilirsen!
Attrape-nous si tu peux!
Senden bir iyilik isteyeceğim. Eğer yapabilirsen onu iyice yor.
Et si vous pouvez, épuisez-le.
Ama eğer yapabilirsen sana değmeden önce kolum düz mü, değil mi söyle.
Mais si tu peux... juste avant queje frappe... dis-moi si mon bras est bien droit.
Eğer yapabilirsen...
- Je me demandais si tu pouvais...
Elini bana sür o zaman... eğer yapabilirsen.
Allez-y. Levez donc la main sur moi. Si vous le pouvez.
Yapabilirsen eğer, onu buraya getir.
Ramène-le immédiatement... Si tu peux.
Eğer bunu yapabilirsen yaşayan en büyük hocasın derim.
Si oui, vous êtes le plus grand professeur du monde.
Biliyorsun Hyakutaro..... öyle sana vaaz verebilecek bir konumda değilim..... fakat yalan söylemeyi ve insanları kandırmayı bir alışkanlık hâline getirdiysen..... eğer gerçekten yapabilirsen bütün bunlardan bir an önce vazgeçmelisin.
Vous savez, Hyakutaro... je ne suis pas en position de vous faire la morale, mais vous devriez essayer d'arrêter de mentir et de tromper les gens.
Eğer sen yapabilirsen
Essayez donc.
Eğer bunu yapabilirsen Chase Manhattan Bankası'na genel müdür bile olursun.
Si tu y arrivais, tu pourrais devenir président de la Chase Manhattan.
50 milyon dolar. Eğer teslimatı yapabilirsen.
- Si vous livrez la marchandise.
OK, şimdi, David, eğer yapabilirsen,
D'accord, David.
Yapabilirsen eğer, örneğin... yeni sahipler ile yerel taşeronlar arasında... danışman olarak tutabilirsen onu.
Quand vous pouvez, par exempIe... Ie garder comme expert-conseiI de liaison... entre Ies nouveaux propriétaires et Ies sous-traitants locaux.
Yapabilirsen eğer, yardımına ihtiyacım var.
Mais si c'est le cas, il faut que tu m'aides.
Ama olay şu ki eğer birşeyler yapabilirsen kahraman olursun.
Si ça aboutit à un résultat, tu es un héros.
Aslında, daha önce avukatım olduğuna göre, eğer bu işi sen yapabilirsen, kendimi daha rahat hissedeceğim.
comme vous m'avez déjà représenté... j'aimerais autant... si ça vous fait pas peur.
Eğer bunu yapabilirsen belki sana teşkilatta bir yer buluruz.
Si tu y arrives, on pourra peut-être te trouver un boulot avec nous.
Bilmiyorum... Eğer sen de yapabilirsen bu harika olur.
Je ne sais pas... mais ce doit être bien.
- Eğer bunu Max'e yapabilirsen, Belki bize nerede olduğunu söyleyebilir.
Si tu contactes Max, peut-être qu'il te dira où il se trouve.
Eğer bunu yapabilirsen her şeyi yapabilirsin.
Car si on peut faire ça, on peut tout faire.
Eğer salsa yapabilirsen, tvist daha kolay olur.
Si tu sais danser la salsa, le twist sera facile.
Komik bir şey olursa harika olur, eğer komik bir şeyler yapabilirsen.
Ce serait sympa de faire quelque chose de drôle.
- Eğer yapabilirsen.
Si vous le pouviez.
Ve eğer bunu yapabilirsen, düğünün mükemmel geçmiş demektir.
Si tu arrives à faire ça, ton mariage sera parfait.
Eğer allegro dansı yapabilirsen, her dansı yapabilirsin.
Quand tu sais le danser, tu peux tout danser.
Afedersin, ama patronumun sana verdiği bazı işleri söylemeye geldim. Eğer onlar gibi sivri işler yapabilirsen... Üstünlüğümü kullanıp seni önerebilirim.
J'ai demandé Là-haut qu'on vous confie cette mission. auprès de mon patron.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]