Iki traducir francés
183,651 traducción paralela
Tamam, öncelikle, orası iki saatlik mesafede.
Déjà, c'est à deux heures d'ici.
- Tamam işte iki saatlik mesafede.
- Oui, ce n'est qu'à 2 heures de route.
- Çok üzgünüm, bu durumu iki kez yaşadığın için.
- Je suis désolée que tu aies dû subir cela deux fois.
Bu ilaçtan günde iki defa alacaksın, tamam mı?
Tu dois prendre un cachet par jour, compris?
Diğer iki kişi kimdi David?
Qui étaient les deux autres?
Bir, iki ve üç.
Un, deux, et trois.
Sadece iki kelime ederdi.
Elle n'avait qu'une réponse :
Balistik inceleme iki olayda da susturuculu 9 milimetre kullanıldığını onayladı.
La balistique confirme l'usage d'un 9 mm compacte dans les deux cas.
Yerel polis bu bahaneye dikkat ederek iki bölgenin sakinleriyle tekrar görüşmeli.
La police doit réinterroger les deux quartiers pour découvrir cette ruse.
Kurbanlar Claire ve Joe Vendl, iki yetişkin çocukları var.
Les victimes sont Claire et Joe Vendl, ayant deux enfants adultes.
Ya daha cesur ya da daha dikkatsiz oluyorlar, - iki durumda da parti bitmiş.
En tout cas, ils deviennent plus audacieux ou négligents, la fête est finie.
Ve bu iki hafta önceymiş.
Mais c'était il y a deux semaines.
Şüpheliler iki hafta önce Georgia'dan doğuya gidiyorlarmış, ama bir sebepten yön değiştirip batıya gitmişler.
Les suspects se sont rendus dans l'est en Géorgie il y a deux semaines, mais quelque chose leur a fait changer de direction, pour l'ouest.
Küçük kardeş zamanla terfi edip iki hafta önce asistan olmuş.
La petite sœur a été promue assistante junior il y a 2 semaines.
İçeri iki doktor lazım.
Besoin de deux médecins à l'intérieur.
Son iki kurbanda o adımı atladı.
Il semble sauter cette étape à présent.
Ajan Rossi, o telefonun üstünden iki gün geçti.
Agent Rossi, ça fait deux jours que vous avez reçu cet appel.
Bugün kütleyle bebeğin bağlantısını keseceğiz. Böylece bebeğin kalbi iki kat fazla çalışmak zorunda kalmayacak.
Aujourd'hui, on va simplement inciser le lien qui relie la masse au bébé pour que le coeur du bébé n'ait pas à travailler pour deux.
Bebek iki kişilik kan pompalamaktan yoruldu.
Le bébé est fatigué de pomper du sang pour deux.
David'le birlikte neredeyse iki yıl boyunca çalıştılar ve gelişme bile kaydediyorlardı. Gerçek bir gelişme.
Il a travaillé avec David presque 2 ans, et ils progressaient, un vrai progrès.
- Bir iki günlüğüne sadece.
- Juste un jour ou deux.
Çocuklarımıza anlattığımız iki tür hikaye vardır.
Il y a deux classes d'histoires qu'on raconte à nos enfants.
Onlar... Aynı vücuttaki iki kişiymiş.
Qu'ils sont... deux personnes dans un corps.
Öncelikle günde sadece iki defa içiyorum.
Primo, je suis revenu à 2 par jour.
- İki kez hem de. - Dürüst olmak gerekirse ikinci seferde seni öldürmek istiyordu sadece.
- Pour être honnête, la seconde fois, il comptait te tuer.
Onlara göre iki yıl oldu. Aman Tanrım!
Deux ans pour eux.
- Bir iki günlüğüne kaybetmiş.
Juste un jour ou deux.
Erkek arkadaşına göre, Barb bana söylediğinden daha önce evden ayrılmışsın. Saat iki civarı.
Alors, selon votre petit-ami, Barb, vous êtes partie de chez lui plus tôt que ce que vous m'aviez dit.
Adımı temizlemeye kendimi kaptırıp iki hafta ara vermem Rick'in serbest kalmasına yol açmıştı.
J'ai fini par être enfoui trop profond pour pouvoir respirer. pendant les deux semaines précédant la sortie de Rick.
Yirmi iki ay önce.
Il y a vingt-deux mois.
Bir iki kez.
Une ou deux fois.
Bir şekilde üçümüzü iki duvar öteye 180 metre ileriye teleport etti.
Il nous a téléportés tous les trois à 200 mètres à travers deux murs.
Bilirsin işte... Biz yer değiştirdiğimizde sonuçta iki saat falan sürmüştü ve işemem gerekiyordu...
Tu sais, quand on a permuté, ça a duré plus de deux heures, et tu vois, j'ai dû faire pipi et...
Bir dahaki sefere seni bekliyor olacaklar. Ve iki ihtimal var.
La prochaine fois, ils t'attendront, et il arrivera un ou deux trucs.
Ölüm dalgası iki gün içinde burada olacak.
La vague arrive dans 2 jours.
Ben Raven Reyes'ı günde üç kere ve pazar günü iki kere seçiyorum.
Et je choisirai Raven Reyes à la place de ces trois là chaque jour, et deux fois le dimanche.
Kapıyı açmak için iki kişi gerek.
Il faut deux personnes pour ouvrir...
Eğer şimdi gidersek radyasyon Polis'e varmadan iki ayrı yol ayarlayabilirim.
Si on part maintenant, Je peux faire deux voyages jusqu'à Polis.
İki kez kaybettim.
Deux fois.
İKİ HAFTA SONRA
DEUX SEMAINES PLUS TARD
İki hafta oldu.
Ça fait deux semaines!
İki seferde de parayı ve elektronik eşyaları almışlar, ama mücevher ve sanat eserlerine dokunmamışlar.
Ils semblent avoir emporté l'argent et l'électronique, mais laissé les bijoux et objets d'art.
İki haftadır tatildelermiş.
Ils sont partis en vacances deux semaines.
İki arada bir derede kaldık.
On est dans, ce que j'appelle, un intermédiaire.
İki mahkum birbirlerini öldüresiye dövdüler.
2 détenues viennent de se battre jusqu'au sang.
İki mahkum için 14 enjeksiyon dozum var.
J'ai 24 ampoules pour ces deux détenues.
İki kişi daha olsaydı dört sesli vokal grubu kurardık.
Deux de plus, et on aurait pu dégoter quatre barbiers.
İki odalı mı yoksa tek odalı mı bakıyoruz? Çocuklar.
Et on cherche une chambre ou avec deux chambres?
İki ocak, perşembe günü.
Le 2 janvier, un jeudi.
İki beyin.
Deux cerveaux.
İki ergen arasındaki son görüşmeler burada yatıyor.
Dernier échange entre les deux adolescents.
ikinci 72
ikın 61
ıkın 30
ikimiz 71
ikizler 58
ikiniz 72
iki tane 162
iki gün sonra 30
iki dakika 132
iki hafta sonra 31
ikın 61
ıkın 30
ikimiz 71
ikizler 58
ikiniz 72
iki tane 162
iki gün sonra 30
iki dakika 132
iki hafta sonra 31
iki kez 99
ikimizde 16
ikincisi 419
ikinizde 56
iki kere 86
iki saat 66
ikimize 16
iki kart 16
ikiniz de 254
ikimiz mi 17
ikimizde 16
ikincisi 419
ikinizde 56
iki kere 86
iki saat 66
ikimize 16
iki kart 16
ikiniz de 254
ikimiz mi 17
ikimiz birlikte 20
iki bira 67
ikili 30
iki gün 84
ikimiz de 70
ikinci olarak 82
ikinci kat 64
ikinci katta 29
iki mi 107
iki katı 19
iki bira 67
ikili 30
iki gün 84
ikimiz de 70
ikinci olarak 82
ikinci kat 64
ikinci katta 29
iki mi 107
iki katı 19