Ince buz traducir francés
83 traducción paralela
Doktor, çok ince buz üzerindeyiz.
Docteur, nous entrons en terrain glissant.
Burnunu sokmasan iyi olur çünkü ince buz üzerinde yürüyorsun.
Fais pas le con Le terrain est miné
O etraftayken sanki ince buz üzerinde yürüyor gibiyim.
Je marche sur des ufs avec elle.
Dinle, Bilko, ben sana bütün kışlanın keskin patenlerle ince buz üzerinde kaydığını söyleyebilirim.
Bilko, autant vous dire que la base risque de couler à pic.
Çok ince buz üzerinde!
Vous allez trop loin!
"ince buz" işaretini görmedin mi?
Vous n'avez pas vu les panneaux "glace fine".
Harry, ince buz üzerindesin ve zıplayıp duruyorsun.
Harry, tu es sur une fine couche de glace, et tu sautes en haut et en bas.
Sende ince buz üzerindesin ama hiçbiriniz telefonlarımı açmıyor.
Je sais que vous êtes dans une situation délicate, mais aucun de vous ne répond à mes appels?
Bizim ve uzaylı yaşamın ihtimali arasındaki tek şey, bu ince buz tabakası.
La seule chose entre nous et cette hypothétique vie extra-terrestre cette couche de glace.
- Zaten Dekan ile ilişkim ince buz üzerinde.
Ça craint trop. J'ai le doyen sur le dos.
Buz çok ince, Alexander.
La glace est mince.
İnce buz.
Glace fine.
İnce buz.
Glace mince.
İnce buz.
Glace épaisse.
- İnce buz.
- Glace mince.
Uygun bir yer bulduk. İnce buz altındayız efendim.
Nous entrons dans une zone de glace mince.
İnce buz üstünde dans ediyorsun.
Ta position est déjà assez délicate.
İnce buz üstündesiniz.
C'est un terrain mouvant.
Ayrıca ince bir buz üzerindesin. Işığı kapat.
Ça fait du bien.
İnce buz üzerindeysen hızlı ilerleyeceksin.
Sur un terrain glissant, il faut marcher vite.
"yeri ince bir buz kaplamış"
Le sol semble gelé.
İnce buz üstündesin, George, çok ince.
Gare à toi, George. Tu marches sur des œufs.
Kısa kollu gömlek ve ince pantolonlarla çalışmak zorunda kaldık. Gerçekten buz gibiydi.
On était en chemise et en pantalon léger mais il faisait un froid de canard!
İnce buz üzerindeyiz dostum.
On est sur un terrain glissant.
Her neyse, ben... Buz ince yerinden kırıldı ve suya düştüm.
Bref... la glace a cédé sous moi.
Hırs duygu denen gölün üstünü örten ince bir buz tabakasıdır.
L'ambition est La glace sur le lac de l'émotion.
Büyük, yuvarlak ince bir taş parçasını... buz gibi mesela, atarsın, ve kaydırırsın... Ne?
on jette une grosse pierre ronde sur de la glace, une grande plaque de glace, et on balaie... quelque chose ne va pas?
Zaten patronunla ilişkin ince bir buz üzerindeydi, ve şimdi ona çok fazla para kaybettirdin.
Vous étiez déjà mal vu avant de perdre l'argent du boss.
Hatta ince buz üzerindesin. Benimle konuşurken sözlerine dikkat et Witter.
Tu ne m'es pas précieux.
Jerusalem's Lot'a bakmak çocukken ince bir buz tabakasından bakmak gibidir.
Regarder Jerusalem's Lot revient à scruter son enfance à travers une couche de glace.
- İnce bir buz tabakası üzerindesin.
Terrain glissant.
İnce bir buz üzerinde yürüyoruz.
On avance en terrain miné.
Buz ince ve bu kar araçları için çok tehlikeli.
La glace est trop mince pour se servir des motoneiges.
Buz zaten yeterince ince, bir de siz zorlamayın.
La glace est déjà fine, ne la fragilisez pas!
Buz ince olabilir, ama on tonluk bir mamutu ve dokuz tonluk bir opossumu taşıyacak kadar sağlam.
Même si elle est fine, elle porte un mammouth de 10 tonnes et un opossum de 9.
İnce bir buz tabakası üzerinde yürüyorsun dostum.
Hé! Vous dépassez les bornes, l'ami!
Bak, şu an ince bir buz tabakası üstünde seyrediyorsun.
Méfie-toi! On sait pourquoi tu ne lui as pas dit.
Sen de ince bir buz üzeridesin biliyorum ama- -
Je sais que tu es dans une situation délicate, mais...
İnce buz üzerindesin, küçük bayan.
Attention à ce que vous dites.
Denizin dışındaki buz, yavruların babalarını taşıyamayacak kadar ince.
En mer la glace est maintenant trop fine pour soutenir le père des petits.
Zaten hayatım boyunca, sanki ince bir buz üzerindeydim.
J'ai marché ma vie entière sur de la glace aussi mince
İnce buz tabakası üzerinde kayıyorsun, Jake.
Tu es sur la pente raide, Jake.
Çok ince bir buz kütlesinin üzerindesin.
T'es sur fine couche de glace, mon pote.
Buz ince değil.
Il n'y a pas de verglas.
Burada buz ince.
Il y a du verglas.
İnce buz yüzünden çocuk öldü.
"La glace trop fine a tué. " Lewiston, Maine.
Shawn, şu an ince bir buz üzerinde yürüyoruz.
Shawn, on est sur un terrain glissant.
Sarhoş olup ince buz üzerinde yürüdü.
Il se promenait soûl sur la couche de glace encore mince.
İnce bir buz parçasında geziniyorsun bok kafa.
T'es sur une pente glissante, petit merdeux.
Bu ısınma kutup ayılarını ince bir buz tabakası üzerinde bıraktı.
Ce réchauffement a rendu la survie de l'ours polaire aussi fragile que la glace.
Beyler onun su üstünde yürüyebildiğini düşünebilirsiniz,..... ama onu çok ince bir buz üstünde takip ediyorsunuz.
Vous pensez sûrement qu'elle marche sur l'eau, mais vous ne la suivez quand elle traverse une fine couche de glace.