English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ M ] / Mor

Mor traducir francés

1,821 traducción paralela
Sen her zaman benim küçük mor balkabağım olarak kalacaksın.
Tu resteras toujours ma petite citrouille d'amour.
Mor saç boyaları çok tanıdık geldi.
Ces mèches violettes me disent quelque chose.
Mor menekşe hâlâ küçük.
Le lilas des Indes était encore petit.
Mor sıçsan derim ki :
Si tu chiais violet, je dirais juste :
...'Bak, mor sıçtın, Çinli! '
"Regarde, ta merde est violette, Chinois!"
Eskiden bir sübyancı yakalamıştım. - Mor lensleri vardı.
J'ai arrêté un pédophile une fois, avec des lentilles violettes.
Mor iyidir.
Hum, c'est chouette.
Güzel, mor bir ambalajları vardı.
Dans un beau sachet violet et argent.
Bu iyi bir yaşam. Mor dağın efendisi.
J'ai une belle vie, atteint des sommets.
Çocuklar, bir kutu mor almak ister misiniz?
Vous voulez une canette de Purple?
- Mor kulağa hoş geliyor Ian. Mor.
Le Purple ça a l'air bien.
Gerçekten mor kola yazıyor.
Purple, et c'est du soda.
Saçı mor olsa süper görünürdü.
Ses cheveux seraient vraiment d'enfer en violet.
Irak'taki hizmetlerinden dolayı Bronz Yıldız ve Mor Kalp almış.
La Bronze Star * et la Purple Heart * pour son service en Irak.
O mor şey votka mı?
De la vodka violette?
Mor çizgiyi takip edin.
Suivez le chemin.
Mor ötesi görüşe geç.
Passe en mode UV.
Mor ötesi açık.
UV en marche.
Mor-mavi kertenkele hızla dana ayağı ile aynı ısıya yükseliyor.
Le lézard bleu violacé prend vite la même température et couleur que le arum.
Mor kazaklı kız işte.
Tu sais, la fille en pull violet.
Mor renkli bir maymun.
Un singe violet?
Mor renkli bir maymunu mu evlat edineceksin yani?
Tu adoptes un singe violet?
Ona bir mor renkli maymun aldım. Küçükken benim de bir tane vardı.
Je lui ai acheté... un singe violet, comme celui que j'avais.
Hadi bakalım, mor renkli maymun.
Viens, singe violet.
Demek mor renkli bir maymun aldın, ha?
Tu as trouvé un singe violet, hein?
Sence mor renkli maymunu beğenecek mi?
Tu penses qu'elle aimera le singe violet?
Ben mor renkli maymunum ve ağlamaya bir son vermeni kalpten diliyorum.
Je suis le singe violet et j'aimerais que tu arrêtes de pleurer.
Şu mor madde. Henry'nin tanımlayamadığı sıvı.
Le truc violet qu'Henry voulait identifier.
Mor elementin etkilediği DNA işaretçisini teşhis edebildim.
J'ai identifié le marqueur ADN affecté par l'élément.
Buradan çıkmayı başarsak bile ilaç yapmak için Henry'nin elinde o mor maddeden yok.
Même si on parvient à sortir d'ici, Henry n'a pas le truc violet pour son remède.
Dr. Graiman mor olan.
Dr Graiman est violet.
Mor kalp, bronz yıldız.
Médailles du Coeur Pourpre et de bronze.
Mor elbisesi hoşuma gidiyor.
- Et son physique?
Bu mor. Çocuk içine işediğinde, mora döndüğünü söyledi.
Les morceaux de cadavre ont été trouvés dans ce bassin d'évaporation.
Mor suyun alakası ne? - Hodgins inceleyebilir. - Cep telefonu.
La taille des membres suggère que notre victime est un homme adulte.
Mor havuzu kurutup, Jeffersonian'a göndermek istiyorsun.
- Hodgins peut le dire. - Téléphone. Ne dites rien.
Sezon 4 Bölüm 05 "Mor Havuzdaki Kusursuz Parçalar"
On devrait le vider. - Nous le vidons donc. Vidons-le.
Sanırım üzerinde mor lekeler olan o yeşil kirazlardan oldu çünkü benim de dilim biraz uyuştu.
Je crois que c'étaient ces petites baies vertes avec ces grains violets, parce que ma langue était un peu engourdie...
Dinle, 25. seviyeye geldim ve Mor Nilüfer Bataklığına ulaştım.
Je suis niveau 25 et j'arrive au Marais du Lotus Pourpre.
Kırmızı gözler, beyaz deri, mor dudaklar.
Yeux rouges, peau blanche, lèvres bleues.
Şu test tüpüne konmuş mor renkli içkilerden denediniz mi?
Avez-vous essayé ces shooters-éprouvettes mauves?
Gayet eminim, Wendy Sands'in mor saçları vardı.
Il me semble que Wendy Sands avait les cheveux violets.
Ama her nasılsa dikenli mor şeyler stoğun var.
Ô surprise, votre cale est pleine de petites boules piquantes.
Mor veya orta dalgalar, iki metreye kadar olanlar.
Les vagues violettes ou moyennes vont jusqu'à deux mètres.
Mor ışığı değiştirmek, duvar resmini yenilemek, tavan döşemesini yıkamak gibi.
Recâbler la lampe noire, arranger le miroir, nettoyer la moquette du plafond.
Mor bir fötr takıyorum. İlerleyin, çocuklar.
C'est intéressant.
Forest Hill'dekiler mor ağacı tarif etti, ama müşterim mor sipariş etmemiş.
Cette mamie à Forrest Hill a essayé de me convaincre qu'elle ne voulait pas de lilas violets ;
Kamyonetimin arkasında 3bin dolarlık mor ağaç var, neyse ki ödeyecek.
J'ai 3000 $ d'arbres violets qui m'attendent dans mon camion, mais c'est son argent.
- Mor mürekkep..
- C'est de l'encre violette.
Filler mor olmaz.
Les éléphants ne sont pas violets.
Mor mu?
Rouge?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]