English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ N ] / Ne duruyorsun

Ne duruyorsun traducir francés

644 traducción paralela
- Ne duruyorsun çalsana o zaman.
- Alors, vous allez jouer?
Ne duruyorsun, kıl kuyruk, işe koyul. Sen de al bakalım.
Allez, mets-toi aux fourneaux.
Ne duruyorsun, onu bana fırlat ya da kendine bir çift bacak al.
Lance ta canne, ou achète-toi d'autres jambes!
Sen ne duruyorsun öyle put gibi dünya sarsılırken temelinden?
Cela ne te fait rien que la terre se balance au gré du vent?
Sen ne duruyorsun orada?
Que fais-tu à lambiner?
Ne duruyorsun?
Qu'attends-tu?
Ne duruyorsun öldürsene?
Pourquoi ne pas le tuer?
Ne var? Ne duruyorsun matador?
Qu'attends-tu, Toréador?
Ne duruyorsun? İmzala.
Qu'attends-tu?
Ne duruyorsun?
Alors?
Hadi, ne duruyorsun?
Pourquoi ne le fais-tu pas?
Ne duruyorsun?
Vas-y, Andy.
Ne duruyorsun geri zekalı gibi?
Pourquoi traînes-tu comme un imbécile?
Daha ne duruyorsun?
Qu'est-ce que tu attends?
Gelde bir dene, hadi ne duruyorsun?
Essayez seulement, allez-y! Essayez!
Oku haydi ne duruyorsun.
Lisez, je vous prie.
- Ne duruyorsun, git söyle.
Te gêne pas.
- Ne duruyorsun?
- Qu'est-ce qui t'en empêche?
Ne diye suratını asıp duruyorsun?
Quelle triste mine, pour une sœur.
Bana bak, ne konuşup duruyorsun?
Dites donc vous... Et alors!
- Bu olaydan uzak duruyorsun sanıyordum.
- Je croyais que ça ne vous intéressait pas.
Tanrı aşkına bin şuna ; sen kendin karda duruyorsun. Bin artık!
Toi, ne reste pas dans la neige Monte!
Burada kendini cezalandırıp duruyorsun.
On finit par se punir soi-même. On ne peut pas fuir ça.
Ne adammışsın! Oysa ben sürekli o akşamı düşünüp duruyorsun sanıyordum.
Moi qui pensais que vous ne viviez que pour ça!
Şey gibi eline geçsin diye deli gibi bir mektubu bekliyorsun kapının önünde dolanıp duruyorsun postacı kapıyı çalmayacak diye korkuyorsun.
quand on attend le facteur... qui doit vous apporter... une lettre attendue avec impatience. On reste près de la porte... de peur de ne pas l'entendre sonner.
Ne fark eder? Niçin şikayet edip duruyorsun?
Pourquoi tu râles?
- Çok sessiz duruyorsun da.
Tu ne dis rien.
- Uzak duruyorsun?
Tu ne viens pas à ma rencontre?
Senin dışında herkes başarısız olabilir. Sen hiç olmadın çünkü son 20 yıldır eski filmleri yeniden çevirip duruyorsun. Ne olduğunu biliyor musun?
On fait tous des bides, sauf toi, parce que tu refais le même film... depuis 20 ans.
Sorular sorup duruyorsun, Doktor.
Vous ne m'estimez pas comme médecin.
Dışarıda ne dolanıp duruyorsun?
La ferme!
- Niçin duruyorsun?
Vous ne le faites pas?
Düşmanlar Japonya'ya tehditler savuruyor sen de kalkmış asker olmanın aptalca bir şey olduğunu söyleyip duruyorsun.
Des patrouilles aériennes s'entraînent en nous survolant. Alors qu'on ne parle partout que d'armement et de guerre, vous dites que c'est sans intérêt de devenir soldat.
Ne diye lafı ona getirip duruyorsun?
A quoi ça vous avance, de revenir là-dessus?
- Sırtlarından değil. Ne duruyorsun, sana ateş edemezler.
Vous ne tirez pas?
Nereye gidiyorsun? Ayakta bile zor duruyorsun.
Tu ne tiens pas debout.
Fakat yanlış yerde duruyorsun Allison ile aranda ne olduysa bunlara önemli değil diyorsan senin Sundown'da sonun geldi demektir.
Mais c'est là que tu as tort, car quoi qu'il arrive entre Allison et toi, tu n'as plus rien à faire à Sundown.
Ne sızlanıp duruyorsun? Çok saçma. Ailesi karun kadar zengin olsa bile, ben asla...
Et pas même avec l'homme riche qui habite à côté.
Sen ne hakla emir verip duruyorsun?
Tu te prends pour le gouvernement?
İki gündür sen bana ne yapıp yapmayacağımı söyleyip duruyorsun.
Vous ne cessez de me dire quoi faire et ne pas faire.
Dinle Steve, bana bir canavardan bahsedip duruyorsun.
Tu ne parles que de monstres.
- Ne bağırıp duruyorsun?
- Pourquoi tu cries comme ça?
O beyaz olmadığımı öğrendi. Çünkü sen bütün dünyaya kızın olduğumu söyleyip duruyorsun.
Il a découvert que je ne suis pas blanche... parce que tu racontes au monde entier que je suis ta fille!
Ne koşturup duruyorsun?
Pourquoi tu cours partout comme ça?
Ne diye duruyorsun ki?
Pourquoi m'arrêterais-je?
Neden burada boş duruyorsun?
Ne reste pas là à rien faire.
Ne bağırıp duruyorsun?
Tais-toi!
- Ne çalıp duruyorsun zili?
Tu es fou?
Ne zamandan beri, orda duruyorsun?
Depuis quand vous cachez-vous là? Là?
- Ben karışmam... Kıza bakıp duruyorsun.
Ne te prive pas d'elle!
Ne diye bakıp duruyorsun?
Pourquoi tu regardes ça?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]