Ne kadar süreliğine traducir francés
224 traducción paralela
Bayan için mi ve ne kadar süreliğine?
C'est pour la dame, et pour combien de temps?
- Ne kadar süreliğine? - Bir saat.
- Combien de temps?
Fakat... ne kadar süreliğine?
Combien de temps?
Belki onu tekrar çalıştırabilirim ama ne kadar süreliğine çalışır bilemiyorum.
Je pourrais peut-être le faire marcher, mais pour combien de temps?
Evet ama ne kadar süreliğine Vicki?
Oui, mais pendant combien de temps, Vicki?
- Ayrılmak mı? Ne kadar süreliğine?
- Pendant combien de temps?
- Ne kadar süreliğine buradasın?
- Alors, combien de temps restez-vous?
Jim, Cinnamon ve ben ne kadar süreliğine oyalamak zorundayız?
Combien de temps devra-t-on faire diversion, avec Cinnamon?
Ne kadar süreliğine?
Pour combien de temps?
Ve ne kadar süreliğine? Bir hafta?
C'est fini pour combien de temps?
Ne kadar süreliğine gideceksin?
Combien de temps tu pars?
Borç alabilecek miyim, ne kadar süreliğine ve ne kadar. Bu dünyada önemli olan bu.
Les crédits, leur montant et leur terme... c'est autour de ça que tourne le monde.
- Ne kadar süreliğine.
Pour combien de temps?
Ne kadar süreliğine gideceksin?
Tu partiras combien de temps?
Onları ne kadar süreliğine tutacağımızı düşünüyorsun? O bendim.
S'ils ont tenu ici, c'est pour tes beaux yeux?
- Ne kadar süreliğine?
- Combien de temps?
- Ne kadar süreliğine tutayım?
J'attends combien de temps?
Ne kadar süreliğine diyelim?
Combien ça prendrait?
- Ne kadar süreliğine?
- Pour longtemps?
- Ne kadar süreliğine gitmiş olmalıyım?
- Je pars longtemps?
- Ne kadar süreliğine?
- Longtemps?
Belki kurtulduk... ama ne kadar süreliğine?
On est peut-être sauvés... mais pour combien de temps?
Ne kadar süreliğine gideceğim?
Pendant combien de temps?
Ne kadar süreliğine?
Pour longtemps?
Ne kadar süreliğine? 10 saniye. - Benimki 20 saniye oturabiliyor.
Une plainte pour votre comportement et je vous tombe dessus!
- Ne kadar süreliğine?
Combien de temps?
Ne kadar süreliğine gidiyorsun?
- Tu pars longtemps?
Ne kadar süreliğine peki?
Combien de temps encore?
Ne kadar süreliğine?
Combien de temps?
Ne kadar süreliğine?
- Jusqu'à quand?
Peki ne kadar süreliğine?
- Tu resteras longtemps?
Ne kadar süreliğine gideceğim belli olmaz.
Qui sait combien de temps je partirai?
Ne kadar süreliğine gittiniz?
Combien de temps êtes-vous parti?
Ne kadar süreliğine? Bunu söyleyemem.
Pour combien de temps, je n'en sais rien.
- Ne kadar süreliğine? - En fazla on dakika.
- Dix minutes maximum.
Ne kadar süreliğine?
- Tu partirais longtemps? - Où vivrais-tu?
Geçici bir süreliğine diyelim. Ne kadar para lazım oluyor?
Disons... temporairement.
Ne kadar süreliğine? Belki iki ay, ya da üç.
- Combien de temps?
Paul Bu şekilde ortadan kaybolacak biri değildir. Bu kadar uzun süreliğine değil.
Ça ne lui ressemble pas de disparaître aussi longtemps.
Pekala dostum. Bir süreliğine, en azından sen biraz durulana kadar onunla görüşmeyeceğim.
Bon, d'accord, mon ami pour le moment, jusqu'a ce que soyez mieux installé au moins, je ne la verrai pas.
Bir süreliğine. Ne kadar?
Pour un certain temps.
Ne kadar süreliğine gitmiş olacaksın?
Tu seras partie longtemps?
Sanırım seni bir süreliğine göremeyeceğim. Ne kadar sıkıcı.
On sera séparés longtemps.
- Ne kadar bir süreliğine?
- Pendant combien de temps?
Belki bir süreliğine bırakabilirim. Ne olacağını görene kadar.
Je pourrais peut-être arrêter un peu, en attendant de voir comment ça évolue.
Ne kadar süreliğine?
Pendant combien de temps?
Bir oda mı bakıyorsun? Ne kadar süreliğine? Sadece 1 saat.
Et pour la première fois depuis ce jour horrible, je me sentis libre, j'avais retrouvé une force.
Kocam iş için gittiğinde, ona nereye ve ne kadar süreliğine gittiğini sormam.
Nous aurons besoin de lui parler.
Diyordu ki ; bir süreliğine gitmek zorundayım... ama bu sonsuza kadar sürmeyecek. "
Elle disait "Je dois laisser aller maintenant pour un moment... mais ce ne sera pas pour toujours!"
Ne yazık ki bu kadar kısa süreliğine çalışmak üzere programlanmamış.
Hélas, il n'a pas été programmé pour une durée si courte.
Bunları ne kadar çok sevdiğini biliyorum ve bir süreliğine ödünç almak isteyebileceğini düşündüm.
Je sais que tu les as toujours aimés et je me suis dit que tu pourrais les emprunter quelque temps.
ne kadar güzelsin 38
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar 1461
ne kadar güzel 390
ne kadar harika 35
ne kadar paran var 51
ne kadar tatlısın 25
ne kadar istiyorsun 126
ne kadar tatlı 35
ne kadar güzel bir gün 19
ne kadar iyi 34
ne kadar iyisin 19
ne kadar kalacaksınız 33
ne kadar kaldı 101
ne kadar lazım 37
ne kadar oldu 153
ne kadar var 47
ne kadar uzakta 36
ne kadar da güzel 47
ne kadar süre 34
ne kadar garip 40
ne kadar kalacaksınız 33
ne kadar kaldı 101
ne kadar lazım 37
ne kadar oldu 153
ne kadar var 47
ne kadar uzakta 36
ne kadar da güzel 47
ne kadar süre 34
ne kadar garip 40