Ne satıyorsun traducir francés
176 traducción paralela
Dükkanında ne satıyorsun?
Qu'est-ce que vous vendez dans votre magasin?
Dükkanında ne satıyorsun?
Qu'est-ce que vous vendez dans votre magasin? Ah ben!
Ne satıyorsun? Lee Morgan'ın üç kuruşluk piyangosunu mu?
Vous voulez nous vendre l'affaire de Lee Morgan?
Selam Henderson. Pekala dostum, ne satıyorsun ve adı ne?
Quelle est ton idée et qui est-elle?
Ne satıyorsun, fırça mı, dergi mi?
Tu vends quoi, l'ami? Des brosses?
- Ne satıyorsun?
Et, en quoi?
Ve gerçekten ne satıyorsun?
Qu'est-ce que tu vends?
Bugün ne satıyorsun, Lew, oyuncak mı?
Tu as vendu quoi, aujourd'hui?
" Bugün ne satıyorsun?
" Tu vends quoi, aujourd'hui?
- Ne satıyorsun, Meathead, zehir mi?
Toujours ton vieux jus de serpent? Non.
Sen ne satıyorsun, Bay Sacco?
Et vous, que vendez-vous?
- Başka ne satıyorsun?
Tu as autre chose à me vendre?
Ne satıyorsun, Katie?
Katie, qu'est-ce que tu vends?
- Burası Oscar'ın evi. Kendisi 18 aydır benim müşterim. - Ne satıyorsun?
C'est chez Oskar, mon "fiancé" depuis un an et demi.
Ne satıyorsun?
Qu'est-ce que tu vends?
- Ne satıyorsun?
- Vous vendez quoi?
Ne satıyorsun?
Tu es américain.
Hey, ne satıyorsun yani sen?
Qu'est-ce que tu me racontes?
Satış mı? Ne satıyorsun?
Qu'est-ce que tu vends?
Şu an ne satıyorsun?
Tu vends quoi exactement?
- Ne satıyorsun dostum?
Sans blague, t'aimes mon rap publicitaire?
- Ne satıyorsun? Çorba mı, eşek sidiği mi?
- Tu vends de la soupe ou de la pisse?
Ne yaptığını biliyorum. Her şeyi satıyorsun.
Je sais que tu es obligée de tout vendre.
- Şimdi ne yapıyorsun? - Spor malzemesi satıyorum.
Et maintenant?
Yani, bilirsin, marmelatlı bir satışa göre. Bundan ne kazanıyorsun?
Je veux dire, pour de la confiture.
- Ne yapıyorsun? Kaçak içki mi satıyorsun?
- Tu travailles dans quoi?
Ne satıyorsun, babalık?
Qu'est ce que tu vends, Papy?
Sen ne biçim mücevher satıyorsun?
Qu'est-ce que c'est que ces bijoux?
Satın almıyorsun, yalvarmıyorsun.
Vous n'achetez pas, vous ne mendiez pas.
Her gece getirdiğin o kirli paralarla beni satın aldığını mı sanıyorsun?
Tu ne m'achètes pas avec les quatre sous que tu me donnes.
- Evet, ne satıyorsun Brisbane?
- C'est pour quoi?
- Birşeyler mi satıyorsun, ahbap?
Je ne suis pas marchand.
Bana inanmıyorsan... Öyleyse neden bu evi satıp başka bir yere taşınmayı planlıyorsun?
Si vous ne me croyez pas, pourquoi vendez-vous la maison?
Bence satın almaya çalışıyorsun.
Je ne te crois pas.
Onları ne için satıyorsun?
A combien les vendez-vous?
- Neden benim satırlarımı okuyamıyorsun?
Pourquoi ne peux-tu lire mon texte?
Satışlarından ne kadar kazanıyorsun?
Combien vous vous faites avec vos ventes?
Neden satın almıyorsun?
Pourquoi tu ne l'achètes pas?
- Sen toptan satın alıyorsun.
- Vous ne faites pas le détail.
Doktor, Plütonyum'u herhangi bir dükkana girip satın almıyorsun.
on ne peut pas simplement acheter le plutonium au magasin.
Ne zaman pis bir kulüpten içeri girsen kendini ucuza satıyorsun.
Dès que tu entres dans une "cahute à daiquiri", tu te vends au rabais!
Fakat söylemek zorundayım, kendini ucuza satıyorsun.
Mais à mon avis, tu ne places pas la barre assez haut.
- Buradan mı satın aldım sanıyorsun?
Tu crois que j'ai trouvé ça chez Horne's? Pourquoi ne m'as-tu rien dit?
Ne zamandır araba satıyorsun?
- Vous êtes vendeur depuis longtemps?
Ne sandın, pazardan sebze falan mı satın alıyorsun?
Ma main, ça ne se demande pas comme 1 kg de viande!
Bütün parayı ödemek istemiyorsun, insanlar da sana satmak istemiyor. Sen de Kane ve arkadaşlarını buraya gelip herkesi korkutmaları için kullanıyorsun, sonra da çantalar dolusu parayla bir kurtarıcı gibi gelip her şeyi satın alıyorsun!
Tu ne veux pas payer le prix fort et les gens ne veulent pas te vendre alors tu te sers de Kane et de sa bande pour venir secouer tout le monde et tu te pointes comme le sauveur avec des sacs de fric et tu achètes tout!
Daha elinde ne olduğunu bilmeden patentini alıp paketlemişsin. Şimdi de plastik çantalarda satıyorsun.
Sans savoir ce que vous aviez, vous l'avez breveté, emballé, mis sur une boîte-repas en plastique et maintenant, vous le vendez.
Ne ilacı satıyorsun sen?
Que vends-tu?
- Ne zamandır satıyorsun?
- Revendeur depuis combien de temps?
Sen ne? lamba mı satıyorsun?
Vous vendez des ampoules?
- Neden satın almıyorsun?
- Achète-le. - Je ne peux pas l'acheter.