English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ O ] / O olmaz

O olmaz traducir francés

2,848 traducción paralela
Hayır, o olmaz
Ça ne marche pas.
O olmaz diyecek, bende hakime gideceğim.
Il dira non, je devrai donc aller devant le juge.
- Hayır, o olmaz ya. - Olur.
Nous passons de bon moment ici
O olmaz.
Ce n'est pas correct.
Hep yanımda olacaksınız, o zaman bana hiçbir şey olmaz.
Vous serez avec moi, donc rien ne pourra m'arriver.
Belki de o kadar kötü olmaz.
- C'est peut-être pas si mal.
- Öyle mi? O tiplerle işim olmaz.
J'ai rien à faire avec ce type.
Hayır, olmaz, gebelik uygulamam o gecenin bu gece olduğunu söylüyor..
Non, nuh-uh, mon application fertilité dit que ce soir est le soir.
Olmaz o da.
Non.
İmkânı yok o kadar kötü birisi olmaz.
Elle ne sera jamais aussi méchante.
Eğer Pamuk o yola girerse, onu geri getirmenin bir yolu olmaz!
Si Blanche suit cette voie, elle ne reviendra jamais!
O şekilde olmaz.
Ça ne marcherait pas de toute façon.
- O zaman eğlenceli olmaz ki efendim.
- Il y a quoi de drôle?
Eğer anlaşmayı bozmayı seçersen seni garanti ederim ki çok gurur duyduğun o anılarının sonu iyi olmaz.
Si vous ne le respectez pas, je vous jure que ces mémoires qui vous rendent si fier vont très mal se terminer.
Ama benim düşündüğüm biri karşıma çıkarsa o kişi uzun ömürlü olmaz.
Mais moi, si je pense à quelqu'un et s'il se présente devant moi, il ne vivra alors pas longtemps.
Erkenden bir toplantım var, o yüzden sorun olmaz.
J'ai une réunion tôt donc ça me dérange pas.
O olmaz!
Pas lui.
Olmaz. Saklanmamız lazım, sessiz olmalıyız. Bu taraftan o zaman.
Il faut se cacher et rester discrets.
Benimle ilgili hale getirmek istediğini biliyorum çünkü o zaman seninle ilgili olmaz.
Je sais que vous aimeriez que ça soit à mon propos, parce que comme ça, on ne parlerai pas de vous.
Eğer bununla bir sorunun yoksa o zaman Afrika'ya gitmememle de benim bir sorunum olmaz.
Si t'es d'accord avec ça, alors je suis d'accord pour ne pas aller en Afrique.
Ajan Gibbs, soracağınız tüm sorulara cevap veririm ama burada ve açıkçası o varken olmaz.
Je répondrai à vos questions,
Olmaz. O yarın akşamın yemeği.
Je veu dire, pourquoi elle veut épouser un homme vieux et petit?
Sanırım eş adayı yakışıklı ve zenginse o kadar da kötü olmaz.
Ce ne serait pas si atroce. S'il était bel homme, et riche, et ne songeait qu'à me caresser!
- Deli o. Olmaz.
- J'oppose mon veto.
Olmaz o iş. Bize kimse iş vermez.
On est des enfants, on ne nous embauchera pas.
Peter, o kadar da olmaz... - Neden?
- Tu ne penses pas...
Şimdiden söyliyim olmaz o iş.
Je te le dis de suite que ça ne va pas marcher.
O zaman, bu gece ona çılgınca yaklaşıp çıldırsam umrunda olmaz.
Donc, tu t'en fous si ce soir, je l'attaque à fond, comme un sauvage.
İşte bu yüzden New York'taki o zamandan kalma birçok bina sahibi bu günlerde yapılarını güçlendiriyor. Ne olur ne olmaz diye.
C'est pourquoi la plupart des bâtiments de New York renforcent leurs fondations, au cas où.
O zaman... Amish arazisini yesem sorun olmaz değil mi?
Donc, ça te va si je mange le pays Amish?
O emri görmeden kesinlikle olmaz.
Pas question, nous voulons voir cet ordre.
O belli olmaz işte.
Ça dépend.
O şekilde olmaz cidden. Ayrıca onu bizzat olarak görmem gerekiyor.
J'aimerais le faire en personne.
Olmaz o iş Reilly.
Ça n'arrivera pas, Reilly.
Ve dediklerimi aynen yapacaksın. o zaman problem olmaz.
Et tu vas faire exactement ce que je dis, alors il n'y aura pas de problèmes.
Savunma Bakanlığı muhasebecisi her katta kurşun geçirmez cam lazım olmaz demişti bir de.
Dire que les comptables du D.O.D disaient que nous n'avions pas besoin de verre pare-balles à chaque étage.
Hayır Meera, daha fazla olmaz... zaten o okadar çok şey yaptın ki daha fazla drama yapmanı daha fazla şey yapmanı isteyemem.
Non, Meera, ça suffit. Tu as déjà tellement fait. Te demander encore de ton temps.
Elisabeth, aç artık gözlerini. O çocuk adam olmaz.
- Ouvre les yeux, il est juste nul.
O zaman... o zaman olmaz.
Eh bien, on en aura pas.
O zaman... o zaman... çocuklarım olmaz.
Alors j'aurai pas d'enfant.
Birkaç sene önce yazdığın o makaleyi kullansan olmaz mı?
Pourquoi pas cet article génial que vous aviez fait il a y a quelques années?
Olmaz, olmaz, saçmalık bu.
Non, non, non, non, c'est totalement fou. O... k.
- Olmaz, buraya gelemez o!
Elle ne peut pas venir ici!
Söylemekten pek hoşlanmasam da bu aralar bir vampirin eksilmesi o kadar da sorun olmaz.
J'aime pas dire ça mais ces derniers temps un vampire de moins ça ne va pas faire beaucoup de bruit.
Kolay olmaz ve her zaman güzel bir şey değildir ama o insanla birtakım hayati şeyler...
C'est pas facile et pas toujours rose mais traverser quelques expériences qui changent la vie
- O olmadan olmaz.
Sans lui, rien à faire.
O kadar beklersek, barın üzerinde sızabilir ve bana hiçbir faydan olmaz gibime geliyor.
Je sens que si on attend, tu auras ta tête avachi sur le bar et ce n'est pas bon pour moi.
Ve, Anne, bu yıl, sürpriz bir parti istediğime karar verdim. O şekilde olmaz bu iş. Eğer sürpriz parti istersen, gerçekte bu bir sürpriz olmaz.
Ça marche pas comme ça, si tu demandes une fête, ça sera plus une surprise.
Hatta o kadar iyisin ki bir arkadaş veya bir tanıdık, kocanla çıkacak olsa, umurunda bile olmaz.
En fait, tu es si bien que tu ne tressaillirais même pas si une amie ou une connaissance commençait à sortir avec ton mari.
O parayı almak için bir yol bulmak zorundasın yoksa anlaşma olmaz.
Et bien, tu vas devoir trouver un moyen d'avoir accès à cet argent, ou nous n'avons pas d'accord.
Aslında o şu anda benimle Liquid Su davasında çalışıyor ve haftalardır bu iş üstünde. Keşke yapabilsem ama yapamam şu an olmaz.
Il travaille pour moi en ce moment sur le litige de Liquid Water, et il y travaille depuis des semaines, j'aimerais le faire moi même, mais je ne peux pas, je ne peux pas le faire maintenant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]