Sadece bir gece traducir francés
759 traducción paralela
- Sadece bir gece için ama.
- Juste pour une nuit.
Ona gerçek bir sürpriz yapmak istiyor, oysaki sadece bir gece ayrı kaldı.
S'il voulait lui faire une vraie surprise, il ne passerait pas la nuit ici.
Kızıyla konuştuk, o da sadece bir gece babasıyla Neff'in kaza sigortası hakkında konuştuğunu hatırlıyor...
Sa fille se rappelle seulement avoir entendu Neff parler d'assurance accident à son père, un soir.
Sadece bir gece hanım için sorun olmaz ama daha fazla kalırsa,
Ma femme a bien accepté pour une nuit, mais si elle reste plus longtemps...
Sadece bir gece daha, olur mu?
Encore ce soir.
sadece bir gece değil, sürekli olarak.
Non pour un seul soir, mais pour la vie.
Birlikte sadece bir gece geçirmiş olamazlar.
Ils ont dû passer plus d'une nuit ensemble.
Bana yazdığın doğruysa sadece bir gece mi kalacaksın?
Ce n'est pas vrai que tu ne passeras ici qu'une nuit?
Bu sadece bir gece.
Ce n'est qu'une nuit.
Reece bize sadece bir gece izin verdi ama ne geceydi!
Reece ne nous a donné qu'une nuit. Mais quelle nuit!
Sadece bir gece kaldılar. Daha çok kalın dedim ama.
Je leur ai demandé de rester plus longtemps.
- Sadece bir geceliğine. Birşeyler olma durumu var, bu gece, eee...
Le coup est pour ce soir, s'il devait arriver quelque chose...
Orada sadece bir gece geçirdim ve sabaha beni bulduklarında neredeyse ölü gibiydim.
Après la seule nuit que j'y aie passée... j'étais presque mort.
John, haftada sadece bir gece avukat olmayı bırakamaz mısın?
Tu ne pourrais pas oublier ton métier?
Sizce sadece bir gece için bir oda bulabilir miyim?
Pourrais-je l'avoir pour une nuit?
Sadece bir gece.
Juste une nuit.
Sadece bir gece kalacağım diyor.
Elle a dit : "juste une nuit".
Neden tek başına sadece bir gece kalır.
Otsuya, lâchez-le au moins une nuit.
Burada bulunduğumuz üç gün içerisinde sadece bir gece benimleydin.
On s'est à peine vus depuis trois jours.
Sabırlı ol Sadece bir gece için.
Sois patient, c'est juste pour cette nuit.
Beş yıl öncesinde Tricaud sadece tokat yemek isteyen bu garip palyaçoyu işe almıştı. Şimdiyse her gece büyük bir gururla yediği tokatları ve attığı kahkahaları sayıyordu.
Cinq ans auparavant, Tricaud avait engagé un clown étrange qui désirait seulement se faire gifler.
Onu daha önce de işitmiştim, Bay Holmes, sadece bir kez ben Güney Amerika'da küçük bir kız iken, babamın öldürüldüğü gece.
Je l'ai déjà entendue, M. Holmes. Une seule fois, quand j'étais petite, en Amérique du Sud, la nuit où mon père a été tué.
Bu gerçek değil. Sadece gece için üniforma, bir anlam ifade etmiyor.
C'est juste un costume pour un gala.
Burada sadece tek bir gece kalacak.
Juste pour cette nuit.
Baban geri dönmeden sana bir şey söylemeliyim. Bu gece buraya sadece boğayla kapışmak için gelmedim.
Avant que ton père revienne... je voulais te voir.
Tamamen sona ermiş durumda. Sadece bu gece kısa bir dönüş yapacak. Yanına 5'erlik $ 1,000 alıp... minnettarlığının karşılığı olarak evsiz serserilere dağıtacak.
Il repart ce soir pour quelques heures distribuer des billets de 5 $ à ces vagabonds en guise de remerciement de ce qu'ils ont fait pour lui.
Sadece bir kazaydı, ama onu o gece katlettiler.
C'était un accident, mais on l'a assassiné la nuit suivante.
Bu gece, sende daha önce sadece bir kere gördüğüm o coşkuyla dans et.
Il faut que vous dansiez avec la même foi que le jour où je vous ai vue.
Dün gece, şöyle bir uzaktan görebildim sadece.
Hier soir, je t'ai à peine entrevue.
İki gece sonra, sadece iki gece, bir tanesi Harlem'de bir kasabı soydu.
Deux nuits plus tard, l'un d'eux volait un boucher à Harlem.
Hayır efendim, bu gece sadece tek bir boş yer var.
Non, une seule ce soir.
Gece yarıları meşgul, küçük bir adamsın değil mi? - Sadece biraz eğlendik.
Tu es diablement occupé ces temps-ci!
Yeni bir anlaşmamız var, bir sürü heyecan yaşadık ve bu gece kasabaya gidiyoruz, sadece ikimiz. İlginç.
On a décroché un nouveau contrat, on s'est bien amusés, on s'apprête à sortir en tête-à-tête.
Parlak ve ateşli olarak kalacak, sadece o gece için var olan bir yer.
Ce cabaret était une fille qui ne pensait qu'au plaisir d'un soir.
çok iç karartıcı. Eğer neşeli bir gece istiyorsan... sadece bir cevap var : o da Ambigüe Tiyatrosu.
Si vous voulez de la gaieté, il vous faut aller à l'Ambigu.
Bir gece ihanete uğradı ve bazıları tereddüt edip onu terk ettiklerinde, sadece Peter yanında oldu ve ona sadık kaldı.
Lors de cette horrible nuit où il a été trahi, quand certains ont douté, l'ont abandonné, seul Pierre est resté constant et loyal jusqu'à la fin.
Ben sadece bir yer biliyorum. Babil'li bir kadın her gece ziyafetler düzenler.
Je connais une Babylonienne.
Dün gece, harikalar harikası sadece temiz bir kamp yatağı edinmekle kalmadım onu açık pencereden, dostumuz Ay'ı görebilecek şekilde yerleştirdim.
Hier, grand jour, j'ai eu la chance d'avoir un lit propre que j'ai pu orienter face à notre amie la lune.
Sadece uzun ve karanlık bir gece olacak.
C'est simplement... tellement long... tellement sombre.
Sadece gece yarısına dek oturup yarı çıplak güzel bir sarışınla edebiyat ve hayat hakkında söyleştim.
J'ai juste discuté littérature avec une belle blonde à demi nue.
Pekala, Bir hafta kalmıyorum, Sadece gece için bir oda istiyorum.
Je compte rester une nuit, pas une semaine.
Bir şey değil. Sadece ırklarla ilgili dün gece ortaya çıkan küçük bir sorun
Juste un petit problème qui a été soulevé hier soir.
Sevgiliye ihtiyacın yok. Sadece iyi bir gece uykusu.
Vous n'avez pas besoin d'un homme, mais de sommeil.
Sadece bir tek şey, neden o gece yatakta olman gerekirken... bahçede dolanıyordun?
D'abord, pourquoi, au lieu d'être au lit, étais-tu dans le jardin?
Sadece bir dolar arttırdım ve bu gece bunu rahatlıkla karşılayabilirsin.
C'est qu'un dollar. Ce soir, tu peux te le permettre. L'alcool est légal.
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Cet homme est un voleur qui est venu piller une auberge hier soir avec un poignard. Et il n'était pas tout seul, il y en avait 3 autres.
Bu adam bir hırsız, geçen gece elinde kılıçla bir konağı bastı sadece tek o değil, üç kişi daha vardı.
Cet homme est un voleur qui est venu piller une auberge hier soir, un sabre à la main. Et il n'était pas tout seul, il y en avait 3 autres.
Bir geceliğine kalabilirsiniz gibi görünüyor, ama sadece bir gece.
Mais rien qu'une!
Şey, Tegena'nın sadece güzel bir gece olduğu için yürüyüşe çıkacak türde biri olduğunu sanmıyorum.
Je ne crois pas que Tegana soit le genre d'homme à aller se promener juste parce que la nuit est belle.
Bu küçük araba bu gece sadece bir şey yapmadı... açıklanamayan kısa devreler, yaylı kapılar, kapma direksiyon, aşınmış eklemler, belki biraz reklam hilesi.
Tout ce qui s'est passé peut s'expliquer par des courts-circuits, une direction rouillée, des joints usés. C'est peut-être un truc publicitaire.
Sadece radyo programımın müdavimi, bir gece de buluştuk, hepsi bu.
Elle écoute mon émission, et un soir on s'est rencontrés. C'est tout.
sadece bir adam 18
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169
sadece biraz 87
sadece bir kere 62
sadece bir 91
sadece bir tane mi 18
sadece bir tane 124
sadece bir kez 77
sadece bir yudum 20
sadece bir fikir 24
sadece bir dakika 169