Sadece seni traducir francés
5,684 traducción paralela
O kısa yol, sadece seni önceki hamlene geri getirir.
Ce raccourci n'affiche que les activités récentes.
Sadece seni yeterince tanımıyorlar.
Ils ne te connaissent juste pas.
Hayır şapşal, sadece seni hava kilidine soktuk.
Non ma poule, t'es juste passée à travers un sas.
- Sadece seni kimin gönderdiğini bilmiyorum.
- Je sais juste pas qui t'a envoyé.
Sadece seni suçlamadığımı bilmeni isterim.
Je veux juste que tu saches que je ne t'en veux pas.
Stef eğer o makaleyi okuyorsan lütfen bari şimdi yapma. Bu sadece seni üzecek.
Stef, si tu lis cet article, s'il te plait ne le fait pas maintenant. ça va juste t'énerver.
Sadece seni görmek istedim.
Je voulais juste te voir.
- Sadece seni mi? - Evet.
Es-tu le seul?
Sadece seni ofisin dışında görmek istemiştim.
Je veux juste te voir en dehors du bureau.
Sadece seni endişelendirmek istememiştim.
Je ne voulais pas que tu t'inquiètes.
Sadece seni hapishaneye götüreceğim.
Je vous conduis en prison.
Sadece seni bilgilendirmek istedim.
Je viens t'apporter les nouvelles.
Yaptığımız şey sadece seni korumak içindi.
La seule chose que nous avons fait c'est d'essayer de vous sauver.
Hayir seni oraya ben goturururm Sadece seni daha iyi anlamak icin
- Non, tu lui fais la conversation.
Elimden sadece, seni o gemiye bindirmek gelir.
Mais je peux t'avoir une place sur cette navette.
Seni tanıdıktan sonra... Seni düşünmeden edemiyorum ve sadece -
Depuis que je t'ai rencontré... je ne peux pas m'arrêter de penser à toi et tout ce que je veux faire...
Sadece bunu bil... Ben çok... çok üzgünüm... ve seni seviyorum.
Sache juste... que je suis... tellement désolé...
Adam seni muhtemelen pipetle öldürür, ama günün sonunda, sadece sıradan bir adam olur.
Le mec pourrait probablement vous tuez avec une paille, mais au final, c'est juste un mec normal.
Hayır, sadece bir mesajım olacak, uçağın S.H.I.E.L.D. ile müttefik olan bir ülkenin üzerinden ilk geçtiğinde seni vurup düşüreceğiz.
Non, juste un message pour dire que dès que votre avion survolera un pays allié au SHIELD, nous vous abattrons en plein ciel.
Sadece küçük bir tavsiye ben de yaşadığım için dikkatli ol çünkü ödeşmek büyük bir kaltak gibi seni tüketir.
Juste un petit conseil gratuit, Parce que je suis passé par là Fais attention
Sadece Babam, iyi olmayan kaçak bir içki seni kör edebilir derdi.
C'est juste que... mon père a toujours dit qu'un mauvais moonshine pouvait rendre aveugle.
Sadece laf olsun diye soruyorum, Annenin sevgilisinin seni aklından itmesi, çok güçlü olduğundan dolayıdır.
De façon purement hypothétique, disons que le copain de ta mère ne t'ai pas poussé de sa tête.
Sadece söylemeden gitmeni istemedim. Seni seviyorum Jenny.
Je ne pouvais pas te laisser partir sans te le dire, Jenny, je t'aime.
Ve seni kulübe çağırdığında sadece yeni bir ses olsun diye değildi.
Quand il t'a recruté, il ne cherchait pas juste une voix comme une autre.
- Sadece seni korumaya çalışıyorum.
J'essaie de te protéger.
Ben sadece diyorum ki, böyle bir adamı kelepçelemenin seni iyi hissettireceğini söyleyemezsin, tamam mı?
Je dis juste... Tu ne peux pas me dire que je me sentirai bien en mettant les menottes à un gars comme ça, d'accord?
Sadece sizi arayıp seni ve çocukları ne kadar çok sevdiğimi söylemek istedim.
Je voulais juste t'appeler et te dire que je t'aime ainsi que les enfants.
Bak, sadece kulaklık takayım diye para verdiğinizi biliyorum ama seni temin ederim ki ben iyi bir avukatım.
2coutez, vous et Boyd m'avez payé pour enfiler un casque mais je vous assure, - je suis un bon avocat.
Sadece birkaç gün oldu, ama şimdiden sanki seni sonsuza dek tanıyormuşum gibi hissediyorum.
Ça fait seulement quelque jours, mais j'ai l'impression de te connaitre depuis toujours.
Aman Tanrım, sadece bir geceydi ama seni özledik.
Oh, mon dieu, ça fait seulement une nuit, mais tu nous as manqués.
Sadece seni uyarmak istedim.
- Je veux juste que tu sois au courant, maintenant, c'est tout.
Sadece giyin, seni dışarıda bekliyorum.
Habille-toi. J'attendrai dehors.
Üzgünüm, seni gözetlemeye çalışmıyordum.Ben sadece...
Désolée, je n'essayais pas de t'espionner.
Hayır, seni temin ederim Cal-o-Metric sadece bir heves değil.
Non, je vous assure, Cal-o-Metric n'est pas du tout à la mode.
Ve sonra o öteki gece. Kardeşinle olan kavgadan sonra, sen üzgün ve hassasken sadece sana dokunarak seni rahatlattım.
Et l'autre soir, quand vous étiez bouleversé et vulnérable, après la dispute avec votre frère, je vous ai réconforté juste en vous touchant.
Sadece bu hissin seni durdurmaya yeteceğini sanıyorsun, ama durdurmuyor.
Et tu crois que te sentir seul te fera arrêter, mais c'est jamais le cas.
Muhtemelen seni uyarmalıyım sadece iyi olacağım
♪ Je dois peut-être te prévenir ♪ ♪ Que ça va bien aller ♪
Sadece sen onu korumak için suç işlemiyorsun o da yalnız seni korumak için suç üstüne suç işliyor.
Tout comme vous avez commis un crime pour la protégée Elle a commis crime sur crime, jurant de te protéger.
Demiştin ki... dünyada sadece bir kişi... seni şaşırtabilirdi.
Tu as dit... qu'une seule personne au monde pourrait te surprendre.
Sadece biraz değil, seni çok sevdim.
Je t'ai aimée...
Eğer biri bizi bulursa unutma, seni sadece baban seviyor.
Si jamais on nous trouvait, - papa est le seul à t'aimer.
Seni sadece baban seviyor.
Papa est le seul à t'aimer.
Bu sadece, seni sakinleştirecek, tatlım, ama endişelenme.
Ça va vous tenir tranquille, ma chère, et toujours, mais ne t'inquiete pas.
Sadece oraya geleceğim ve seni alacağım.
Je vais juste sortir d'ici et t'attraper.
Sadece sonuç seni korkutuyor.
Juste la musique qui te fait peur.
Seni kapıdan geçirdik Joe, sana ip attık. Ancak sadece bir patron o ipi tutabilir.
On t'a fait entrer, Joe, en toute confiance, mais une seule personne peut tenir les rênes.
Ben sadece yapmak üzere niyetlendiğin şeyden... -... seni korumaya çalışıyorum ki hata yapma.
Je veux juste t'aider à éviter de faire des erreurs que tu as l'intention de faire.
Dinle. Seni sadece motorun çalıştığına inandırmak istiyorum.
Ecoute, je veux juste t'assurer que la moto fonctionne.
Sadece biraz bozuldun çünkü beni başka birisiyle görmek zorunda kalacaksın aynı şekilde, ben de seni Larry'yle görmek zorunda kalacağım.
Tu es juste énervée parce que tu vas devoir me regarder être avec quelqu'un d'autre, de la même manière que je doive te regarder être avec Larry.
Üstlerine yürüyüp sadece "Höyt" dedi. Seni sonra ararım.
Et il leur a parlé... ok, je te rappelle.
- Sadece ortağıma biraz zaman kazandırdım. Ayrıca seni isteyen iki adamı karşı karşıya getirme ihtimalimiz de var. Şimdi gel benimle.
- J'ai gagné du temps pour mon équipière et espérons retourner deux personnes qui vous veulent l'un contre l'autre.
sadece senin 16
sadece senin için 20
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
seni çok özledim 187
seni 1182
seni görmek istiyorum 81
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senin adın ne 311
sadece senin için 20
seni çok seviyorum 321
seni seviyorum 4697
seni çok özledim 187
seni 1182
seni görmek istiyorum 81
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senin adın ne 311
seni anlamıyorum 181
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
seninle olmak istiyorum 35
seni seviyorum anne 35
seni bekliyorum 106
seni çok özlüyorum 22
seni özledim 350
senin 814
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
seninle olmak istiyorum 35
seni seviyorum anne 35
seni bekliyorum 106
seni çok özlüyorum 22
seni özledim 350