English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Y ] / Yapmak

Yapmak traducir francés

64,337 traducción paralela
Yapmak istediğini biliyorum.
Je sais que tu en as envie.
Morty, bu sabah Aklayıcılar ile bir konuşmamız oldu ve üzgünüm ama, ufak bir değişiklik yapmak durumundayız.
Morty, les Vindicateurs et moi avons eu une conversation ce matin. et j'ai peur qu'il faille qu'on fasse un petit changement
Düşünceleri bölgedeki polis merkezini daha büyük bir eyalet kuvvetinin parçası yapmak.
L'idée est d'assimiler le commissariat du coin aux forces de la région.
Ateş edersen ben de aynısını yapmak zorunda kalırım.
Si vous tirez, je ferai de même.
Ama yapmak istemiyorum.
Mais j'en ai pas envie.
Yapmak istemediğin şeyleri yaptırıyor insana.
Elle nous force à faire ce qu'on déteste.
Bunu da beraber yapmak istiyoruz.
Tous ensemble.
Bu konuyu hiç konuşmuyoruz çünkü o durumda rol yapmak daha zor olacak.
On n'en parle jamais, comme ça, on continue à faire semblant.
Belki de aslında hiç yapmak istemedim.
Au fond, j'étais pas sérieuse.
Korkunç bir hata yapmak üzeresin.
Vous allez commettre une grave erreur.
Senin yapmak gereken...
Tu devais...
Duyduğuma göre kazazede suçlama yapmak istemiyordu.
J'ai entendu que la partie plaignante ne comptait pas porter plainte.
Dedikodu yapmak gibi olmasın ama İngiliz misiniz acaba?
Je ne veux pas faire la commère, mais êtes-vous Anglais?
Kanuna göre otopsi yapmak zorundayız.
Légalement, on doit l'autopsier.
Ve tek yapman gereken, hesapları incelemek, anlaşmaları yapmak, ve evrakları onaylamak.
Tu n'as qu'à vérifier les comptes, rédiger les accords et valider la paperasse.
Yapmak istediğin bu şeyde başarısız olacaksın.
Cette mission que tu veux entreprendre... Tu vas échouer.
Peki ya aşı yapmak için o örneği kullanmanın bir yolu olsaydı?
Et si on pouvait utiliser cet échantillon pour créer un vaccin?
Pilotsuz uçaklar için açık hedef olarak parkta yürüyüş yapmak sence iyi bir fikir mi?
Es-tu sûr que marcher dans le parc sous le regard des drones est une bonne idée?
Phoebe'de bir şey yapmak istediler, biz de buna uyduk.
Ils voulaient quelque chose sur Phoebe et on l'a vaporisé.
Hiçbir şey yapmamak en az yanlış yapmak kadar kötü.
Ne rien faire est aussi mauvais que de mal faire.
Ancak biliyorum ki o maneviyatına tutunmaya çalışan şerefli bir adam ve böyle bir işte bunu yapmak çok zor olmalı.
Mais je sais qu'il est honorable, qu'il tenait à son âme, et c'est difficile à garder dans ce genre de travail.
- Yapmak zorundasın. - Bize delik açacaklar.
Ils vont nous mettre à bout.
- Yüksek G'li bir manevra yapmak üzereyiz Amos.
Amos, on va faire une manoeuvre à gravité-max.
Çok daha açık bir konuşma yapmak zorundasın.
Vous allez devoir être bigrement plus précis que ça.
Buradaki asıl amacın, İran Devrim Muhafızları adına yasadışı silah anlaşması pazarlığı yapmak.
La vérité est, votre but principal ici Est de négocier un accord sur les armes illégales Au nom du Corps de la Garde révolutionnaire iranienne...
Ben çıkarım yapmak için burada değilim.
Je ne suis pas ici pour tirer des conclusions. Je suis là
Peki Nafisi bunun ödemesini yapmak için neden örtülü ödenekten fon çekiyor?
Alors pourquoi Nafisi at-il tiré des fonds d'un compte caché Pour payer?
O para bunu yapmak için verilmiş bir borçtu.
C'est un prêt pour m'aider à payer ça.
Tüm arkadaşların burada. Etkileyici bir giriş yapmak istedin.
Vos amis sont là, vous voulez faire sensation.
Neticede bu senin kararın, fakat sana danışmanlık yapmak da benim işim.
Mon boulot est de bien vous conseiller.
Burada içki almak için ne yapmak gerekiyor?
On peut avoir un verre ici?
Buradaki asıl amacın... İran Devrim Muhafızları adına yasadışı silah anlaşması pazarlığı yapmak.
Vous venez négocier une vente d'armes illégales pour les Gardes de la révolution islamique.
Burası bu konuşmayı yapmak için uygun bir yer değil.
Écoutez, ça... n'est pas le lieu où avoir cette conversation.
Bunu yapmak istemezsiniz.
Vous ne voudriez pas faire ça.
Bunu yalnız mı yapmak istiyorsun yoksa...
Alors, vous voulez faire ça seul, ou...
Bunu yapmak istemediğiniz çok açık.
Ce que, évidemment, vous ne voulez pas faire.
Çalıştığım yer tam da bunu yapmak üzerine kuruluydu.
C'est exactement ce que l'endroit où je travaillais est censé faire.
Bunu yapmak zorundayım.
Ça devra faire l'affaire.
İçki içerek fuhuş yapmayı bırakıp yapmak için yola düştüğümüz şeyi yapma vaktidir artık.
Tu n'aurais pas pu me secouer? Il est temps pour toi d'arrêter de boire et courir les putes - et de faire ce qu'on avait prévu.
Ne yapmak için?
À quoi?
Seni durdurmadım çünkü bunu yapmak istediğine karar kıldın ve yaptın.
Je t'ai pas empêchée, tu as fait ce que tu voulais.
Belki de ona ne yapmak istediğini sorabiliriz.
On devrait peut-être lui demander son avis.
Merhaba koca herif, parti yapmak ister misin?
Salut, mon grand. On fait la fête?
Niye öyle bir iş yapmak istemiş ki?
Pourquoi il faisait ce boulot?
bunu daha fazla yapmak istemiyorum.
Je veux plus jouer à ça. À quoi, M. le Président?
Son yapmak istediğin de kendine zarar vermendir.
Et que tu n'as aucune envie de te faire du mal.
Çünkü hata sadece yanlış yapmak mıdır?
Une erreur, c'est foirer un truc.
Neden bunu yapmak zorundayız?
Pourquoi on doit divorcer?
Sana şantaj yapmak.
Vous faire chanter.
- Alex bir şeyler yapmak istiyor.
Alex veut faire quelque chose.
- Bunu yapmak istemezsin. - Kapa çeneni!
La ferme!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]