English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ Y ] / Yaş

Yaş traducir francés

103,924 traducción paralela
Üç yaşına geldiğinde diğer çocuklar gibi olmadığını anlamıştık.
Quand elle a eu trois ans, il était évident qu'elle n'était pas comme les autres.
Karavanından her indiğinde beş yaş gençleşmiş oluyor.
Chaque fois qu'elle revient de sa caravane, elle perd cinq ans.
20 yaş genç görünüyor.
Elle a l'air 20 ans plus jeune.
Gideon Reeves tarafından 1989 yılında, o sadece 20 yaşındayken kuruldu. Şirket, başarı basamaklarını teker teke...
Fondée en 1989 par Gideon Reeves lorsqu'il n'avait que 20 ans, l'entreprise a évolué en la plus grande...
O bana dokuz yaşındayken kaykay sürmeyi öğretti.
Qui m'a montré comment monter sur un skateboard à 9 ans.
Ve ben 16 yaşımdayken MIT fizik labaratuvarlarına zorla girmemi sağladı.
Qui m'a aidé à entrer dans le laboratoire de physique du MIT quand j'avais 16 ans.
Ve yaşıyoruz.
On est en ligne.
Başarın yetmiştir ve bira göbeğine ve orta yaş sarkmalarına rağmen seninle yatmışlardır, değil mi?
Je suppose que ta réussite était suffisante, qu'elles t'ont baisé en dépit de ton ventre à bière et de ton âge. J'ai raison?
22 yaşındaydım ve kimse benimle yatmamıştı.
J'avais 22 ans. Et personne ne l'avait encore fait.
Daha 16 yaşındasın.
tu as 16 ans.
Yaşına göre çok olgun.
Et très mature.
- 40 yaşında bir adamla evlenemezsin.
Tu n'épouseras pas un homme de 40 ans.
- Aslında 29 yaşındayım.
- J'en ai 29.
Başka ne gibi semptomlar yaşıyorsunuz?
Quels autres symptômes avez-vous?
Frank ve Eva Phelps tarafından büyütüldün, 12 yaşında kaçtın, 14 yaşında Major seni aldı.
Vous avez été élevé par Frank et Eva Phelps. vous avez fui à 12 ans, et pris par le Major à 14 ans.
- O yaşıyor ve paranoyaklaşmış.
Il est vivant.. et parano.
Hayır. Yaşıyorum.
Je suis vivante.
" Yaşına göre çok hızlı ilerliyor.
Tout passe si vite, à ton âge.
Evlat, 8 yaşından beri Jughead'in ağaç evine gizlice girdiğini duyuyorum.
Je t'entends sortir depuis que tu filais à huit ans dans la cabane dans l'arbre de Jughead.
Betty ve ben 4 yaşından beri kapı komşusuyuz.
On avait quatre ans tous les deux quand Betty est devenue ma voisine.
"18 yaşında sor, evet diyeceğim." demişti.
Demande quand on aura 18 ans et je dirai oui. "
Nate iki yaşında ve Samantha üç buçuk yaşında.
Nate a deux ans, et Samantha trois ans et demi.
Bak, bir sürü şey yaşıyorsun.
T'es assez occupé.
Benim yaşıyor olmam da onlardan biri.
- Je... - Moi vivante en fait partie.
3043 numara, 270. Cadde'de yaşıyorum.
Je vis au 3043 270e rue.
Ve hâlâ yaşıyorum!
Et je suis toujours vivante!
İki sene önce öldü ama bu oda o hâlâ yaşıyormuş gibi görünüyor.
Elle est morte il y a deux ans, mais on dirait qu'elle vit toujours ici.
Anne, Charlie 6 yaşımdayken neler olduğunu
Maman, Charlie ne veut pas voir
Daha 16 yaşında, iyi olduğunu bilmem lazım.
Je veux juste m'assurer qu'il va bien.
Kaç yaşındasın?
- Quel âge as-tu?
" Ve ben Adi ile birlikte yaşıyorum.
T'es malade ou quoi?
Yani ikiniz evlenmeden burada yaşıyorsunuz.
Je ne veux pas me mêler de vos vies..
Tek başına yabancı bir erkekle yaşıyorsun.
Alors pourquoi ne pas l'épouser? Ce n'est pas ma priorité.
- Kaç yaşındasın? - 18...
- Quel âge avez-vous?
Ben daha çok 24 yaşında birinin kalbinin durmasıyla ilgileniyorum.
Je me demande, moi, ce qui peut causer l'arrêt du coeur d'un si jeune homme.
Sadakalarla ve asla kapılarına.. .. dayanmamam karşılığında.. .. ailemin gönderdiği küçük bir harçlıkla yaşıyorum.
Je vis de la charité... et d'une petite allocation de mes parents, à condition que je ne remette jamais les pieds chez eux.
Ya da dokuz yaşındayken bir çikolata çalmaya çalışıp paniğe kapıldıktan sonra geri verdiğimi, bunun da herhangi bir istihbarat teşkilatına katılamayacak kadar özsaygım olduğunu gösterdiği yazıyor.
À neuf ans, j'ai essayé de voler une barre de chocolat, mais j'ai paniqué et je l'ai reposée, je me respecte donc trop pour être recrutée par une agence d'espionnage.
Onun iki katı yaşındasın.
- Tu as deux fois son âge.
Jason tüm yılı yas içinde geçirmemizi istemezdi.
Jason ne voudrait pas qu'on passe notre année en deuil.
On yedi yaşında ve nasıl hatırlanacak?
Il avait 17 ans. Comment on se souviendra de lui?
Herkesin farklı şekilde yas tuttuğunu biliyorum ama Cheryl, kaybıyla baş etmek için, bunu yapıyor.
Chacun vit son deuil différemment, mais Cheryl s'occupe du rassemblement pour cette raison.
Burada önemli biri yaşıyor olabilir gibi gözüküyor.
Quelqu'un d'important doit y vivre.
Hukuk Fakültesindeki son yılımdı o da 20 yaşındaydı.
J'étais en dernière année et elle avait 20 ans.
Mahkeme bana "kiminle yaşamak istiyorsun" diye sorduğunda 7 yaşındaydım.
J'avais 7 ans quand le juge m'a demandé avec qui je voulais vivre.
"Ben aslında büyük bir aile içinde yaşıyorum, üç yıldır da evliyim."
Hey!
80 yaşındaki adamla problemin ne?
Viens là!
Onunla yaşıyor.
Et sa mère est dans mon salon.
Onunla değil, seninle yaşıyor.
Gopi est au courant?
- Burada Gopi Amcanın rızası ile yaşıyor abi.
Il comprend rien!
Kaç yaşı... On yaşındaydı.
Quel âge...
- Vah vah, yemek sırasında beklemiş. Yaşına göre, sırada bekleyip de hiçbir şey yiyemediğimiz günleri hatırlıyordur.
Désolée que tu aies dû faire la queue pour manger.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]