Belki de değil traducir portugués
1,520 traducción paralela
Belki öyle bebeğim. Belki de değil.
Talvez, querida, ou talvez não.
Belki, belki de değil.
Talvez sim. Talvez não. Capítulo 3
Belki bu herif senin baban belki de değil, ama eğer öğrenemezsen, bütün hayatını merak ederek geçireceksin.
Talvez esse tipo seja o teu pai verdadeiro, talvez não, mas se não descobrires, vais ficar a pensar nisso para o resto da vida.
Belki de değil.
Talvez não.
Pekâlâ, belki oradadır, belki de değil.
Talvez esteja... talvez não.
Ama onunla görüşmek istiyorum, zira kız çılgına dönmüş, belki yararsız belki de değil.
Mas eu quero conhecê-la porque ela estava a delirar e pode ser insignificante... mas talvez não.
Belki de değil. Belki o gerçekten yangın olacağını düşünüyor.
Talvez não, talvez ele realmente pense que há fogo.
- Belki de değil.
- Talvez não.
Şey, önemli değil belki.
Bem, não é nada de especial.
Bu taraf için yeterince sert değil ve belki, sadece belki diğer taraf için de yeteri kadar zeki değil.
Não és duro o suficiente para este aqui e, talvez, só talvez, não és esperto o suficiente para ir lá para fora.
Sadece, düşününce belki de 3,000 tane eleman falan vardır, değil mi?
Há quantos? Talvez, uns 3 mil agentes?
- Evet ama bu o kadar kolay değil - Belki de öyledir
- Sim, mas não é assim tão fácil. - Se calhar é.
Belki de gerçektirler. Belki değil.
Talvez sejam verdadeiras ou talvez não.
- Belki de sadece eğlenmek için. Yalan değil.
- Talvez pelo divertimento... quem sabe.
Belki de senin gibi olmak o kadar da fena değil gerçekten.
Afinal de contas, talvez não seja tão mau ser como tu.
Muhteşem değil belki ama yine de bir yaşam tarzı.
Pode não ser encantador, mas é um modo de ganhar a vida!
Belki, belki de değil.
Talvez não.
Belki de sen ve ben güzel ufak bir kulübede yaşamalıydık Tuhaf değil mi?
Que podíamos encenar um show para ele... igual ao que fizeram para mim.
Belki istemeyerek, belki Pin'in işini sekteye uğratmak için, çok da önemli değil.
Talvez por acidente ou para arruinar a operação de The Pin, não importa.
Sence de biraz... Tam olarak pislik demek istemiyorum, çünkü bu doğru kelime değil, ama biraz sorumsuz değil miyiz, belki?
Não achas que estamos a ser... eu não quero dizer descuidados, porque esse termo não é correcto, mas talvez um pouco irresponsáveis?
Önemli bir şey değil ama belki salıncağa tekrar oturmalısın.
Nada de especial, mas talvez seja melhores sentares-te no baloiço.
Doğru mu değil mi bilmiyorum ama yeni bir anneye sahip olmak belki de güzeldir.
Bom... não sei se isso é verdade, mas talvez fosse bom terem uma nova mãe.
Belki daha az değil... ama onun... kafasını ellerimin arasına alıp, kılıcımı ölü bedeninden çekip çıkaracağım!
Bem, talvez não menos. Mas vou segurar, com as minhas mãos a cabeça... que pela minha espada eu vou arrancar do corpo de um troll morto.
Belki de öyle değil. Fakat umurumda bile değil.
Talvez sim... talvez não.
Belki çok özel bir şey değil ama.
Não é nada de especial.
- Belki de bilinçli olarak değil.
- Bem, não conscientemente talvez.
Yani, belki de buraya ziyaretlerinde onunla konuşmaya alıştın. Benimle değil.
Talvez falavas mais com ela quando vinhas de visita e nunca comigo.
Bu erdem değil, ahlaksızlık belki de.
Pode tornar-se um vício.
Sen yaşadığın sürece belki savaş alanında değil ama insanların kalbinde ikinci en iyi olarak kalacağım.
Enquanto viveres... eu serei apenas o segundo melhor. Não só no campo de batalha, mas nos corações das pessoas.
Belki de çoğundan iyi değil.
Talvez nem seja dos melhores.
belki bugün değil, belki yarın da değil, ama bir gün, birden bire... ağlamaya başlarım ve kimse beni susturamaz.
talvez não hoje, nem amanhã, mas um dia, de repente, posso começar a chorar e a chorar tanto que ninguém me poderá parar e as lágrimas encham o quarto e eu não possa respirar e te arraste comigo e ambos nos afoguemos.
Belki de o kadar delice değil.
Talvez este tipo não seja tão louco como parece.
Irak'ta konuşlandırılacak, belki vurulacak, belki de öldürülecek ya da bombalanacak evlatları olan Amerikan Halkı. Maliyet kazancına bakıp'Hm, sanırım bu iyi değil'diyecekler.
Os americanos que têm um filho ou uma filha... que será enviado e talvez seja ferido... talvez morto ou mutilado no Iraque... olham custo-benefício... e dizem : "Não acho que seja bom."
Hayır, doğrudan değil belki, fakat sürekli olarak askerlikle ilgili... sistematik beyin yıkamalarla.
Não, talvez não directamente, mas com esse hábito de dar ordens... militar e de lavagem de cérebro regimentar.
Belki de önemli bir şey değil, ama...
Não deve ser nada, mas...
- Belki sen düşene tekme atarsın. Ama benim tarzım o değil.
Pode gostar de bater no ceguinho, Kettering, mas eu não.
Belki yersiz konuşuyorum, Bay Poirot ama Bayan Gallaccio öldü ve aileden kimsenin umurunda değil gibi.
Espero não estar a falar de mais, Sr. Poirot, mas a Sra. Gallaccio está morta e ninguém da família parece importar-se.
- Belki de orada değil.
- Talvez não esteja aí.
Laf kalabalığı, bir karalama kampanyası değil. Belki de.
É uma palermice, não uma caça às bruxas.
Teşekkürler. Belki şu kelimeleri de ekleyebiliriz "kadın" ve "değil".
Obrigado, podia apagar as palavras "Mulher" e "Não um..."
Belki de ayının içini açmak için kestiklerinde oldu? Hayır, izler düz koşeli bir aletin değil.
- Talvez quando abriram o urso.
Belki de o kadar dost değil.
Se calhar não muito amigável.
Belki de neyin kesildiği değil de nasıl kesildiği önemlidir.
Sabes uma coisa? Talvez não seja o que foi recortado. Mas talvez a forma como o fez.
İptal etmek değil de, ertelemek belki?
Cancelar, não. Talvez adiar?
Belki de yeniden planlayın gerekir. - Değil bir şans!
Oh, nem pensar.
Eski hâlinize değil belki ama değişmek istemez misiniz?
Não restaurada de forma credível, mas como condição não negociável?
Belki sen gidersin. Belki ben de. Ama böyle değil.
Talvez vás, talvez eu vá, mas não assim.
Belki de değil.
- Talvez, talvez não.
Belki senin Freudian analizin kadar eğlenceli değil ama belki gerçekten de hata yapmışsındır.
Talvez não tão divertida como a tua análise freudiana, mas talvez tenhas cometido mesmo um erro.
Örnek almak belki yağcılığın en samimi formu olabilir, ama yazının en iyi formu değil. Um.
A imitação pode ser lisonjeadora, mas não é a melhor forma de escrita.
O saatte otelin etrafındalarsa belki de otelden bir oda almışlardır, değil mi?
Não achas que se eles estavam sondando o hotel àquela hora possam ter aqui um quarto, não?
belki de değildir 39
belki de 1259
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de ben 23
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de daha fazla 40
belki de 1259
belki de öyle 45
belki değil 57
belki de hayır 17
belki de ben 23
belki de biz 19
belki de haklısınız 26
belki de öyleyim 25
belki de daha fazla 40
belki de bu 32
belki de öyledir 60
belki de vardır 18
belki değildir 19
belki de haklısın 174
belki de haklısındır 24
belki de haklıdır 22
de değil 53
değil mi 44479
degil mi 350
belki de öyledir 60
belki de vardır 18
belki değildir 19
belki de haklısın 174
belki de haklısındır 24
belki de haklıdır 22
de değil 53
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26