Belki öyle traducir portugués
1,682 traducción paralela
Belki öyle, ama imgelemleri de eleyemeyiz, - Değil mi?
Talvez, mas nós não podemos controlar as nossas visões, pois não?
Belki öyle bir yerde yaşayabiliriz.
Podíamos viver num sítio como aquele, talvez.
Belki öyle.
- Talvez explique.
Belki öyle.
Talvez.
Belki öyle olur.
Talvez isso aconteça.
Belki öyle ışıltı falan değil de...
Talvez não seja uma centelha.
Belki öyle. Belki de değil.
- Talvez sim... talvez não.
Belki öyle fakatsen hala benim kızımsın, ve ben sizin kralınızım. Ve sen benim dediklerimi yapacaksın.
Talvez, mas ainda és minha filha e eu o teu rei, e farás como te ordeno.
Belki öyle, belki değil.
Talvez seja, talvez não.
- Belki öyle, belki değil.
- Talvez sim, talvez não.
Tamam, belki öyle, Ama hapımı alıyorum, böyle daha iyi hissediyorum.
- Está bem, até pode ser, mas tomo um comprimido e fico melhor.
Ama ikircikte kalıp her şeyi ölçüp biçiyorsan belki de düğünü öyle aceleye getirmemelisin. Belki de bu boktan evliliği ertelemelisin.
Mas se questionas as coisas e tens dúvidas, talvez não seja boa ideia correres para o casamento.
Madem öyle, belki de baska birini göreve getirmeliyiz.
Então talvez devêssemos pensar em por outra pessoa a comandar.
Madem öyle, belki...
Bem então, talvez...
Aynen öyle. Belki de Flack'in gördüğü ikinci adam oydu.
Exactamente, talvez ele seja o segundo tipo que o flack viu
Belki öyle.
Talvez possa ser.
Belki sen öyle yaparsın. Ama ben yapmayacağım.
Talvez tu vás, mas eu não.
Belki bir yeteneğin vardır ya da sen öyle sanıyorsundur.
Talvez tenha um dom, ou pense que o tem.
Belki de öyle değildir.
Talvez não.
Belki şu anda siz de öyle düşünüyorsunuz.
E talvez neste momento, vocês também pensem o mesmo.
Belki ben öyle düşündüm.
Talvez eu esteja imaginando.
Belki poker masasında öyle.
Na mesa de póquer, talvez.
Belki bazilarimiz öyle!
Talvez alguns de nós o sejam.
- Lani, öyle değil... bekle... ama hey, belki de ödülü eve götürebilirsin.
Pode ser que consigas levar a porcaria do prémio para casa.
Evet, belki de hala öyle.
Sim, talvez ainda seja.
Belki siz de öyle.
Talvez você também ache.
Hayır, yok öyle bir şey. Bu belki de oğlunla tartışman gereken bir konu.
Talvez isto seja algo que devesses falar com ele.
Asıl mevzu, Brett, o açıkça toplum içinde görünebilecek kadar iyi ve, bilirsin, belki senin için de artık öyle olmanın zamanı gelmiştir.
O que interessa, Brett, é que ele pareceu-me suficientemente bem para ser visto em público e, tu sabes, se calhar é altura para tu também, babe.
Yani, belki ederdi ama artık yapabileceği bir şey yok, öyle değil mi?
Talvez se importasse, mas agora não pode fazer nada, pois não?
"Sevgili Gerry..." "... yeniden âşık olmamı istediğini söylemiştin. " " Belki bir gün olacağım ama hayatta öyle çeşitli sevgi türleri var ki! "
Querido Gerry, disseste que querias que eu voltasse a apaixonar-me e talvez um dia isso aconteça, mas há muitas espécies de amor.
- Belki de ressam öyle denmesini istemiştir.
Acho isto aqui exótico o bastante.
Belki sen öyle zannedebilirsin.
Tu pensaste, se calhar.
Öyle mi? Belki de ölmek istiyorsundur.
Quem sabe prefiras estar morto?
Belki alınacak ders şudur, bazen gerçek cennete ulaşmak için, öyle karanlık bir yola girmek zorunda kalırsınız ki, orada yıldızlar bile yoktur.
Talvez a lição seja... ás vezes, para se chegar ao verdadeiro paraíso... tens de seguir um caminho escuro que não existem estrelas
Yani belki de sana göre değil, ama bence öyle.
Talvez não seja para ti, mas eu penso que é.
Evet, belki... öyle olsa bile...
Sim mas... seja como for...
Belki de öyle olsaydım daha kolay olurdu.
Talvez fosse mais fácil se eu fosse...
-... zaten belki de öyle biri yok.
-... e que ele nem deve existir.
- Öyle demek istememiştir belki de.
- Talvez não seja isso que ele queira dizer.
- Belki de sen almışsındır, öyle değil mi?
- Não devias tê-los roubado pois não?
Belki çok ama bu öyle olan ve benim tanıştığım ilkti.
Talvez muitas, mas esta foi a primeira que conheci.
Öyle demedim, sadece şu an belki de yaşadığın bu şeyden dolayı evlilikten bahsetmek iyi olmayabilir.
- Não disse isso. Só acho que talvez agora não seja um bom momento para se falar em casamento, quando você está a passar por isto... - Por esta coisa.
Belki de öyle düşünmeni istiyorum.
Talvez seja isso que eu quero que penses.
Belki, kötü şeyler söyleyecek. Ama öyle zamanlarda beraber olduğumuz güzel günleri hatırlamanı istiyorum.
Vão dizer coisas que te vão magoar, mas só quero pedir-te que te lembres destes dias.
Ama belki de Amerikalılar'da öyle bir sorun yoktur.
Talvez vocês americanos não tem esse problema.
Evet, Bayan Elliot. Öyle belki.
Sim, srta Elliot... talvez sejam.
Eve döndüğümden beri bana öyle görünüyor ki, Bay Rushworth belki de dostluğumuz için kabul ettiğimiz kadar yeterli değil.
Desde que retornei para casa, eu pensei que o senhor Rushworth... talvez tenha sido aceito com muita rapidez.
bu gulunc belki ama oyle uzgunum.
Isso é ridículo. Talvez seja. Mas poderia sim, sinto muito.
Öyle mi? Düşündüğünden biraz fazla belki ama senin için inmelerini sağlayabilirim.
É um pouco mais caro do que pretendes, mas consigo que te baixem o preço.
Peki, belki öyle düşünüyorum.
Certo.
Belki orta yaş krizi gibidir ya da öyle bir şey.
Não sei. Talvez seja uma crise de meia-idade.
belki öyledir 51
belki öyleyim 16
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
belki öyleyim 16
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyledir 296
öyle işte 113
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154