Benim için değil traducir portugués
3,889 traducción paralela
Benim için değil, dostum.
Eu não, mano.
Benim için değil torunların için söyle.
Não é por mim, é pelos teus netos.
Benim için değil.
Para mim não.
- Benim için değil.
- Por mim não.
- Benim için değil.
Não para mim.
Hayır, benim için değil.
Não, não eu. Eu devia ter percebido.
Benim için değil oğlum için değil.
Não para mim, nem para o meu filho!
Benim için değil, anneleri için.
Se não for por mim, pela mãe.
- Öyle mi? Benim için de iyi bir gün değil.
Também acabei de ter um desses.
Ve... Benim için kabul etmesi kolay değil...
não é fácil para mim admitir.
Hayır, benim için sorun değil.
Não, é... é bom para mim.
Tüm şeytanları yok etmek cehennem köpeğini değişip kanında yıkanmaksa benim için sorun değil.
Se isso significar lixar todos os demónios, não tenho problemas em esventrar um cão infernal e depois usar Calgon para limpar o sangue.
Dünya benim gibi bir kız için güvenli değil.
O mundo não é seguro para uma rapariga como eu.
Daha çok benim hatam olduğu için suçlu hissetmemek elde değil tabii.
É difícil não me sentir culpado, quando isto é por culpa minha.
Jessica için değil benim için çalışıyorsun.
Não trabalhas para a Jessica. Trabalhas para mim.
Programın benim için geçerli değil demektir.
Então o teu programa não se aplica a mim.
Aslında benim için de pek iyi bir zaman değil.
Sabes, não é um bom momento para mim também.
- Benim için sorun değil.
Não me importo.
Benim için iyi bir kombinasyon değil.
Não é uma boa combinação para mim.
Burası benim Grayson Global kimlik kartı almak için bekleyeceğim yer değil mi?
Não é aqui que eu espero para ter o meu cartão de identificação da Grayson Global?
Hayır, hayır. Öyle bir şey değil. Benim için endişelendi.
Não, só quero dizer que ela preocupou-se comigo.
Sen bende, ben de sende yaşıyorum. Sen benim için, ben de senin içinim. Burada aşk bulmak o kadar kolay değil.
"Você mora em mim, eu moro em você." "Você é para mim, estou para você." = "Não é fácil encontrar o amor aqui." "Nem todo mundo... encontra o amor..." "Nem todo mundo... encontra o amor..." Irmão.
Benim için sorun değil.
Eu não tenho problema.
Benim için bir kayıp değil.
Bem, ele não está perdido para mim.
Benim için daha iyi değil ama.
Não será melhor para mim. Ele é o meu irmão.
Onlar benim için kamuflaj değil, gerçek.
Não são uma fachada. São reais, para mim.
Hayır, Harrison'ı yanında götürmen benim için sorun değil.
Não me importo que leves o Harrison.
Ya, şey bilmeliyim, siz bana sırf benim yağlarımdan şeker yapmak şeker yapmak için iyi davranmıyorsunuz değil mi?
Ouçam, tenho que saber... Não estão apenas a ser simpáticos comigo porque numa emergência fariam velas da minha gordura?
Bir daha düşündüm de belki de artık bu benim için bir seçenek değil.
Mas por outro lado... Talvez isso já não seja uma opção para mim.
Sırf benim hatam olduğu için değil hiç kimseyi arkamda bırakmadığım için.
Porque eu, nunca deixei ninguém ficar em maus lençois. Não, não!
benim gibi biri için değil.
Não é. Pelo menos não para mim.
Tabii. Benim için sorun değil.
Claro, tudo bem.
Benim için değil.
Não para mim.
Eğer kraliyet hayvanlarını öldürmek sorun değilse burası av için de fena değil. Ki benim için sorun değil.
e boa caça se não se importar de matar o inventário real, eu não me importo.
Tanıdığım biri için değil. Bu benim için bir ilk.
Não com a de alguém que conheço.
Bay Augustine, Drew Thompson federal şeriflerin gözetiminde olduğuna göre kuzenimin kuyruğunu kesip, bana sunmanızdaki niyet... -... benim için hiç açık değil.
Sr. Augustine, dado que o Drew Thompson já está sob a custódia dos federais, a razão pela qual está a cortar a cauda do meu primo e a oferecer-mo é-me opaca.
Benim için dert değil. Bay Augustine, sizin için?
Eu não tenho problemas com isso, Sr. Augustine.
Benim için sorun değil.
Por mim tudo bem.
Şimdi değil. Bu şarkı Nick ve benim için.
Esta música é para mim e o Nick.
- Gelmen benim için çok önemliydi. - Büyütülecek bir şey değil.
- Foi importante para mim.
Başlangıç yontmalarını yapmak benim için yeterli değil.
A escultura inicial não está a resultar para mim.
Ama benim için yeterli değil.
Não é o suficiente para mim.
Benim için önemli olduğundan değil ama.
Estou?
Benim için önemli değil.
Não estou a dizer que me importo.
Bu benim için mühim bir an değil.
Não é um grande momento para mim.
Benim kişisel görüşlerim için değil ama tıbbi görüşlerim için verdiler.
Não para dar a minha opinião pessoal, mas, a minha opinião médica.
O zaman benim için en iyi olanı yapmak istersin, değil mi?
Então, queres o melhor para mim, certo?
Benim için de çok kolay değil ama mutlu olmanı istiyorum.
Quero-te dizer não é fácil para mim, Mas quero que tu sejas feliz.
Bu benim için kolay bir şey değil.
Isto não é fácil para mim.
Teşekkürler, ama sesini kalınlaştırman ve boya kutuları üzerinde durman, seni benim babam yapmak için yeterli değil.
Obrigada, mas ter a voz mais grave e estar em cima de latas de tinta não te faz homem o suficiente para seres meu pai.
Yaşamımın herhangi bir yerinde, rüyalarımın peşinden gitmeyi unuttum, ve... şimdi yaşlandım ve anne oldum ve artık benim için çok geç. Hayır, hayır, hayır, geç değil... çok geç değil. Lily, tamam, tamam.
Algures no tempo, esqueci-me de seguir o meu sonho e e agora estou velha e sou uma mãe e é demasiado tarde para mim.
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458