Bu sahte traducir portugués
1,425 traducción paralela
Bu sahte. Bu mürekkep gerçek olabilir ama bunun Tanglewood üyesi olmasının imkanı yok.
A tinta pode ser verdadeira, mas não é um rapaz de Tanglewood.
Öyleyse bu sahte, hayali. Aynı denizkızı gibi.
Então é falso, a fazer de conta, como a sereia.
Bu sahte.
Isto é inacreditável.
Bu sahte.
- É uma falsificação.
Bu sahte samimiyetini erkek arkadaşına sakla.
Guarde a sua insinceridade patética para o seu namorado. Está enganada.
Monica'nın bu sahte fiş olayını öğrenmesini istemiyorum tamam mı?
Eu não quero que a Monica fique a saber destas imitações das fichas, certo?
Bu sahte!
Isto é falso!
Bu sahte güneş ışığı... asla ayrılamadığından mı?
Isso simula a luz do sol...
Beni bu sahte hayır işine soktuktan sonra parçaları toplamam için yalnız bırakacaktın. Senin burada hiç arkadaşın yok.
las-me atirar para um evento falso, e deixar-me aqui a limpar a porcaria.
Bu sahte kürk, sizi ucubeler!
É pele falsa, aberrações.
Bu sahte fırın.
É uma pastelaria de fachada.
Yani ekmek satmamız lazım çünkü bu sahte işe ihtiyacım var.
Precisamos de vender uns bolos, e depressa, pois preciso que este negócio de fachada dê certo.
Bu sahte insanların bunları yemeleri beni öldürüyor.
Não suporto que estes farsantes engolam-se isto tudo.
Bu sahte.
É falso.
Adamım, bu sahte olanlardan bile daha fazla.
Tem mais do que aquele dinheiro falso.
Bu sahte hesapları ayarlayan... ve izlerini kaybettirmek için bir çok kere transfer yapan her kimse...
Quem fez isso abriu contas falsas e mudou-as mais de uma dúzia de vezes para cobrir os seus rastos.
Sahte tavır. Bu ne demek oluyor yahu?
Como assim?
Evet, bu açıkça sahte.
É óbvio que é falso.
Ama sadece bizim sahte yazıtlarımızda adı geçen bir mozoleye bizi götürmek için... -... bu göreve hemen katıldın.
Aceitaste logo vir nesta missão e guiar-nos a um túmulo que só existe nas nossas "falsas Escrituras".
Resim gerçek olduğu için,... bu sahte olmalı, ve sahteyi yapanı bulmak istiyorum.
Quando descobrir quem o falsificou.
Bak, hükümet senin ölüm sahte olmazdı onlar bir lanet iyi bir neden vardı sürece, ve bu değişikliklerin hiçbiri.
O governo não teria forjado as vossas mortes se não tivesse uma boa razão, e nada disto muda isso.
Demek istediğim, bu yüzden sahte ölümünüzü ayarladığınıza göre..
Presumo que foi por isso que fingiram a vossa morte, certo?
Bu seçtiğim sahte isim değildi, en azından gönüllü olarak.
Não foi essa pessoa que escolhi, pelo menos não com intenção.
Bu bir ışık gösterisi, sahte!
É um truque de lanternas!
Onun elması sahte mi demek oluyor bu?
Então o diamante dela é falso?
Bu şey sahte..
- É falso.
Aslında, Bobbie, arkadaşım Alex bir adamla tanışma hususunda çaresiz ve bu yüzden bir grup müşteri çağırdım ve sahte seçme uydurdum.
Na verdade, Bobbie, a Alex estava desesperada por conhecer um homem por isso chamei uns quantos clientes e preparei uma audição falsa.
Bu imza sahte görüyor musun.
Lê o raio do sinal, está bem?
Bu, sahte ölümünü planlayan Astsubay değil mi Jethro?
Especificamente, o dente mandibular 19.
Aptalın teki, bu sabah muhtemel bir sahte pasaport olayı sırasında bir ajanımı ezmeye çalıştı.
Um idiota tentou atropelar um dos meus agentes esta manhã por causa do que pensámos serem passaportes falsos.
Turk, bunların sahte planlar olduğunu bildiğinden, bu fırsatı puan kazanmak için kullanıyordu.
Como o Turk sabia que estes planos eram falsos, ele usava estas oportunidades para subir na consideração da mulher.
Johnson cildiyeci, bu da Yunanca'da sahte doktor demektir ve Iütfen siz dört cerrahtan hiç bahsetmeyelim.
O Johnson é um dermatologista, que é Grego para "falso doutor", e por favor nem sequer me façam começar sobre vocês 4 cirurgiões.
Bu fotoğraf sahte.
-... Esta foto é falsa.
Chloe, bu Lois için sahte bir pasaport.
Chloe, é um passaporte falso prá Lois.
Sahte tanrıların devri bitti, bu adam yüzünden. Dr. Daniel Jackson.
O tempo dos deuses falsos está a chegar ao fim e tudo por causa deste homem, o Dr. Daniel Jackson.
Eğer sahte bir tanrıya tutkuyla tapıyorsa, bu hepimizi ilgilendiren bir meseledir.
Se ele pregar a fé em deuses falsos, é uma preocupação para todos nós.
Bu insanlara sahte tanrı olduğunu, onları nasıl ve neden kandırdığını söylersen rahibe de kuşkuyla yaklaşmalarını sağlayabiliriz.
Se te revelares como deus falso, se lhes disseres como os enganaste e porquê, podemos torná-los cépticos em relação ao Prior.
Biz de bu yüzden sahte bir kendi kendini yok etme yapacağız.
- Fingimos a autodestruição.
Normal, sahte bir hayat mı yaşamak istiyorsun. İstediğin bu mu?
Vais viver uma vida normal?
Yani bu herşeyi yoluna koyar öyle mi? Sahte bir bıçak ve federal ajanlara yalan söylenmesine rağmen?
Então parece-lhe bem falsificar provas e mentir para agentes federais.
Bu arada sahte pasaportla yaptığın iş çok tehlikeliydi.
Já agora, fizeste um óptimo trabalho com o passaporte falso.
Bu işten kimin sorumlu olduğunu bana söylersen ona dolabıma sahte kimlik koyduğu için şahsen teşekkür edeceğim.... polisle dertte olan başımı da kurtaracağım..
Diz-me só quem é que manda, para lhe poder agradecer por me terem posto documentos falsos no cacifo e me terem feito ir escoltada à esquadra.
Ve bu da yetmezmiş gibi sahte bir not bırakmışlar.
Como se isso não fosse bastasse, deixou um bilhete falso.
İkinizin biri ilişkisi olduğuna dair bir kanıya varabilir miyiz... yoksa bu şekilde başkasının cep telefonundan sahte mesaj atmak oldukça kolay bir şey mi?
Acho que podemos concluir que têm um caso amoroso, ou é extremamente fácil, criar SMS falsos num telemóvel de alguém.
- Bu sahte.
Isto é muito bonito.
Ve bu yüzden bizi buraya getirdi böylece sahte işinden yakalanmayacaktı
E foi por isso que ele nos trouxe para aqui, para não ser apanhado com este esquema.
Benimsemeyi düşündüğün aptal ve sahte bir hayat bu çünkü gitgide yaşlanıyorsun ve bu, herkesin peşinden gittiği bir hayat tarzı.
É só uma existência estúpida e vazia que achas que devias adoptar porque estás a ficar velho ou assim, porque é o estilo de vida que toda a gente persegue.
Uh, bu aralar sahte bıyık takmak Bristol da moda.
Agora já está tudo em ordem com a sua barba falsa?
Bu toz sahte.
Esta farinha é falsa.
Bu, Elena'yla birlikte olma işi sahte.
Isto com a Elena é uma farsa.
Bu işte tek bir gerçek var. O da artık sadece sahte kimliğinizin gerçek olması.
De todas as formas ele não acreditava no Natal.
sahtekar 85
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
sahtekâr 21
sahte 81
sahte mi 16
sahtekarlık 26
bu sabah 343
bu sabah nasılsın 16
bu şarkı 23
bu sana 142
bu saçmalık da ne 22
bu sana ders olsun 23
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16
bu saçmalık 450
bu sadece bir oyun 48
bu sayede 46
bu saatte 37
bu saatte mi 92
bu sadece başlangıç 61
bu şartlar altında 79
bu sadece 212
bu sadece bir rüya 16