Diye sordu traducir portugués
782 traducción paralela
Buradaki aptal görevli, bay Graham'le mi yoksa bayan Graham'le mi görüşeceksiniz diye sordu.
Que idiota recepcionista me disse que há uma senhora Graham.
Madam diğerlerine katılacak mısınız yoksa kahveleri burada mı alacaksınız diye sordu?
A madame pergunta se irão juntar-se aos outros ou se vão tomar o café aqui?
"Gazeteci misin, muhabir mi?" diye sordu.
"És jornalista ou repórter?"
Yardımcı olabilir miyim, diye sordu.
"Posso ajudar?", perguntou ele.
Demps diye sordu.
Ele provocou-me, Dempsey!
Bana "Hey, Marty'im için tanıdığın güzel bir kız var mı?" diye sordu.
Ela perguntou-me : "Conhece uma boa rapariga para o meu Marty?"
Starbuck, gece eşya deposunda kalabilir miyim diye sordu, evet dedim.
Starbuck perguntou se podia passar a noite no barracão e eu disse que sim.
Güzel, çünkü yukarı çıkıp ona iyi geceler diler misiniz diye sordu.
Porque perguntou se pode subir e dizer boa noite.
Dostum bir içki alır mısın diye sordu.
- Vemo-nos depois, Pat. - Claro.
Sana bir içki alır mısın diye sordu. Alacak mısın yoksa almayacak mısın?
Vá lá, Joe, sossega.
"Neydi o?" diye sordu garsona.
"O que é isso?", | perguntou ela ao criado.
Adamın teki beni fark etti ve burada ne işin var diye sordu.
Uma vez, um homem viu-me na rua perguntou-me que estava fazendo ali...
Babasını tanıyor muyum diye sordu, ki tanırdım onu.
Perguntou-me se conhecia o pai dele, e conhecia.
Her neyse, yaklaşık yedi ay önce bu avukat, Bay O'Shaughnessy, yalnız bir adamı teselli etmem karşılığında haftada bir yüzlüğü kabul eder miyim diye sordu.
E então, sete meses depois, o suposto advogado perguntou se eu queria animar um velhote e ganhar cem dólares por semana.
herhangi bir isteği var mı diye sordu.
É tudo por conta dele.
Ve diğer adam benimle dans edermisin diye sordu.
E outro rapaz convidou-me para dançar.
Ah, şu adam. Haritam var mı diye sordu.
ah, sim, aquele homem!
Arthur arabada. Orada ne kadar para var diye sordu.
O Arthur ficou no carro e pediu-me para perguntar quanto dinheiro há no armário.
Odile "Nasıl zaman geçireceğiz?" diye sordu.
Que fazer então para matar o tempo que se eterniza, perguntou Odile.
Altı ay öncesine kadar burnunu fark etmedim. Annem Amerika'dan ayrılmadan önce sandviç ister misiniz diye sordu.
Só reparei nisso há 6 meses e nunca me perguntaram antes de eu ir para a América se eu queria sanduíches.
Birgün, bu adam sendeleyerek ofise geldi ve Ian "Baba, alkolik bu mu?" diye sordu.
Esse homem veio até ao meu escritório um dia, e estava... um bocado atordoado e o Ian disse, "Pai, é este o alcoólico?"
Evet dedim, akrabalarımı ziyaret ettim dedim sonra bana Gromek'i gördün mü diye sordu.
Respondi que fora visitar parentes. Depois perguntou-me se vira lá o Gromek. Menti.
Dick, Bay Clutter zengin mi diye sordu, ben de dedim ki...
Dick queria saber se Clutter era rico, e eu disse :
"Uşağıma neden tehdit edici bir bakış fırlattın?" diye sordu.
"Porque fizeste um gesto ameaçador ao meu criado?"
- "50 bin dolar kazanmak ister misin?" diye sordu.
- "Quer ganhar 50 mil?"
"Sorun nedir Bay McDevitt?" diye sordu.
"Que houve comigo, Sr. McDevitt?"
'diye sordu,.. ...'Kâhyalığının hesabını ver bakalım. Bundan böyle kâhyalık yapamazsın!
"Presta-me contas da tua gestão, porque podes deixar de ser o meu capataz."
"Davayla ilgisi ne?" diye sordu bilgili, sevimli Yargıç Maltravers.
"Isto é absolutamente relevante?" Perguntou o adorável juiz Maltravers.
Ike, yok edilmeden önce gidip 101'inci Tümen'i kurtaracak biri var mı diye sordu.
O Ike quer saber se alguém pode ir substituir a 101ª, antes que deixe de existir.
Bilmiş bir şekilde "fotoğraf" diye sordu.
"Fotografias, hã?" pergunta ele intencionalmente.
"Özür dilerim efendim ama neden savaşıyoruz?" diye sordu.
"Senhor, por que estamos em guerra?"
"Ondan var mı?" diye sordu, hayır cevabı bekleyerek.
"Tem algum?" perguntou ele, esperando resposta negativa.
"Bu gülleri nereden buldun?" diye sordu? Kız dedi ki " Bilmiyorum.
Ela pergunta onde as arranjou e a outra diz :
Karım köşedeki çiçekçiye gidip büyük bir demet gül aldım mı diye sordu.
A minha mulher vai até à florista da esquina e pergunta se eu comprei um ramo de rosas vermelhas.
Sert, düşmanca bakışlarla öğrencisine, Hitler'e dönerek "Geçen yıl yaptığımız anlaşma halen geçerli midir?" diye sordu.
com os seus óculos, uns óculos hostis olhando o seu aluno, Hitler e dizendo : "O nosso acordo do ano passado continua válido?"
"Başka bir davada çalışıyor mu?" diye sordu.
Bem, ele disse, "Ele está a trabalhar para ti ou assim?".
Sana kaç para diye sordu, kaç kişi diye sormadı.
Ele perguntou quanto e não quantos.
Kaydolmaya gittiğimde oradaki görevli bana, "Asker miydiniz?" diye sordu. "Evet, tabiî ki." dedim.
Quando quis alistar-me, o responsável perguntou-me se já tinha sido soldado. Eu respondi-lhe : " Fui sim, senhor.
Höblinger bana, "Yapılanlar ilgini çekiyor mu?" diye sordu.
Höblinger perguntou-me : "Richard quer assistir ao procedimento?"
İşgâlden kısa bir süre sonra Alman güvenlik polisinden iki kişi bana geldi ve "Bu muhitte yaşayan Yahudi var mı?" diye sordu.
Pouco depois da ocupação, dois alemães da Polícia de Segurança perguntaram-me : "Há judeus no seu município?"
Katolik mi diye sordu ben de fikrimi söyledim.
Perguntou se o gajo é católico. Anotei isso. É a minha opinião.
"Hem de her şey bu kadar güzelken" diye sordu.
Quando tudo corria tão bem? "
Beni durdurdu ve "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.
Ele deteve-me e perguntou-me :
# "Ne isterse mi?" diye sordu...
"Qualquer coisa?", perguntou.
Birisi "Bu işin inceliği nedir?" diye sordu. Liddy de "Bu işin inceliği umursamamaktır." dedi.
Alguém perguntou : "Qual é o truque?" E Liddy disse : "O truque é não ligar."
"21 olmak nasıl bir şey?" diye sordu.
Perguntou como é ter 21 anos.
"Bu kadar acil olan ne?" diye sordu, Osaka Kalesi`nin efendisi.
"O que há de tão urgente?" perguntou o Senhor do castelo de Osaka.
"Bunlar ne anlama geliyor?" diye sordu.
'O que quer isto dizer? '- perguntava ele.
Mektupları açarken yakalandığımda... hakim beni 6 ay veya ingiliz jokeylerin tabiri ile... bir düzine 15 gün hapis cezası ile ödüllendirdi... ve bana kaç tane mektup açtın falan diye... bir sürü saçma sapan şey sordu.
- Quer saber? Quando fui apanhado a abrir as cartas, o juiz condenou-me a 6 meses... ou como ele disse, a uma dúzia de quinzenas... e só me fez perguntas idiotas, acerca de como fiz para as abrir... etc, etc, etc.
'diye sordu.
"Quanto deves tu ao meu amo?"
Efendi Buntaro, "Yine karı koca gibi yaşabilir miyiz?" diye sordu.
O Sr. Buntaro perguntou :'Podemos ser marido e mulher outra vez? "