Görmek traducir portugués
54,206 traducción paralela
Deneyimi görmek ister misin?
Queres ver a minha experiência?
Vali sizi görmek istiyor.
O Governador solicitou a vossa presença.
İlk günümdü, belki görmek istersin dedim.
Foi o meu primeiro dia. Achei que quererias ver como fico.
Eğer belediye meclisi mevzunun diğer tarafında Celeste ve Perry Wright gibileri görmek istiyorsa bu işe dikkat verip önemsemesi lazım.
Se o conselho municipal verem gente como a Celeste e Perry Wright do outro lado da barricada, vai começar a prestar atenção.
Ama notlarında böylesine keskin bir düşüş görmek beni okul dışında bazı sorunlar olduğunu düşünmeye sevk etti.
Para. - Mas uma descida tão abrupta, faz-me pensar que algo se passa.
Eğlenceli kısım ise herkesin aynı kişiyi nasıl yorumladığını görmek olacak.
Sim, uma parte do gozo será ver uma interpretação diferente.
Öfke kontrol sorununu görmek isterseniz ona "minik" deyin.
Querem vê-la irritada? Chamem-lhe "coisinha".
Görmek istiyorum. Ama yemekten sonra yapalım.
E eu quero ver, mas fazemos isso depois do jantar.
- Seni görmek güzeldi Tori.
- Gostei de te ver, Tori. Igualmente.
- Tavşan deliğinde ne var görmek ister misin?
Queres ver o que tem no buraco do coelho?
Bir imge görmek o imgenin anlamını bildiğin anlamına gelmez.
Teres uma visão não quer dizer que sabes o que essa visão significa.
Bir imge görmek o imgenin anlamını bildiğin anlamına gelmez.
Só porque tiveste uma visão, não quer dizer que sabes o que essa visão significa.
- Seni tekrar görmek istiyorum.
Quero vê-la outra vez.
Seni görmek güzel.
É bom ver-te.
İnanmak görmek demektir.
Crer é ver.
Arabayı kullanıp kullanmadığını sormadım, kimliğini görmek istediğimi söyledim.
Não perguntei quem conduzia, pedi a carta de condução dele. - E por quê?
Missy bir kez hipnotize ettikten sonra sigara görmek bile midemi bulandırıyor.
Mas ela hipnotizou-me uma vez e sinto ânsia ao ver um cigarro.
Burada bir siyahi kardeşimizin daha olduğunu görmek güzel oldu.
É bom ver outro negro aqui.
Hiç Lucy'nin memelerini görmek istedin mi?
Alguma vez quiseste ver as mamas da Lucy?
Seni görmek güzel eski dost Czernobog.
É bom ver-te, Czernobog, velho amigo.
Görmek istiyor musun?
Queres ver?
İşte babanın makinesinin göstereceklerini görmek için daha çok neden.
Mais um motivo para ver o que mostra a máquina do teu pai.
Seni yeniden laboratuvarda görmek güzel.
Ver-te de novo nos laboratórios é bom.
O listeyi görmek isterim.
Adorava ver essa lista.
Sizi görmek bir zevk.
Como sempre, é um prazer.
Sizi burada görmek çok güzel.
É bom ter-vos aqui.
Harap birini görmek istemezler, pozitif olmanın bir sorunu bu.
Eles não querem ver alguém que está em declínio, é o estigma típico de ser positivo.
İşimin kaçta biteceğini bilmek isterim. Ve saygı görmek isterim.
Gosto de saber a que horas vou terminar e gosto de ser tratada com respeito.
Asla arkama bakmadım. Başka birinin hayatının bir uzantısı gibi görmek istemedim kendimi.
Não me imaginava a ser uma extensão da vida de outra pessoa.
Okulları bir görmek, farklı neler yapabilirim görmek istiyorum çünkü pornodan sonra ne yapacağımı bilmiyorum.
O que quero fazer é ir ver as faculdades e ver os vários caminhos que posso tomar, porque nem sei o que quero fazer depois da pornografia.
Porter, Hannah'yla ilgili beni görmek istiyor.
O Porter quer falar comigo sobre a Hannah.
Bay Porter şimdi de beni görmek istiyor.
O Sr. Porter quer ver-me agora.
Seni görmek ne güzel.
Não esperava ver-te.
ertesi gün onu okulda görmek istiyorum.
Quero vê-la na escola amanhã.
Söylentilerin gerçek olup olmadığını mı görmek istedin?
Querias saber se os boatos eram verdade?
Çünkü ne yapacağını görmek istiyorum.
Quero ver o que farás a seguir.
Grubumuzun genişlediğini görmek güzel.
É bom ver que o nosso grupo está a aumentar.
Bir dost yüzü görmek güzel.
Que bom ver um rosto amigo.
Gerçek seksin nasıl olduğunu görmek işlerine yarar.
Só lhes faz bem ver como é o sexo a sério.
Bir yanım ise seni bir daha görmek istemiyordu.
Parte de mim não te queria voltar a ver.
Ayrıca seni görmek istedim.
E quis ver-te.
Bir daha asla yüzünü görmek, onunla karşılaşmak zorunda kalmayacağıma?
E que eu nunca mais vou ter de ver a cara dele, que não terei de o encarar?
Selam. Seni görmek güzel.
Que bom ver-te.
Muhtemelen beni iş üstünde görmek istemezsin.
Provavelmente não será um estado em que queiras deixar-me.
Önce onu görmek istiyorum, sonra konuşuruz.
Quero vê-lo primeiro. Então podemos conversar.
Freddie beni görmek istediğini söyledi.
O Freddie disse que querias ver-me?
- Bunu görmek istemedi, uzanıyor.
- Ela não quis ver isto. Está deitada.
Kimse senin öldüğünü görmek istemez.
Ninguém quer ver-te morrer.
Ben görmek istemem mesela.
Eu não quero ver isso.
Rick'in nasil bir kahraman oldugunu görmek ister misin?
Queres ver o quanto o Rick é um herói?
- Seni görmek güzel.
- É bom ver-te.